10| Kucak Sorunsalı
Yusuf
Karanlık odayı sadece perdesi açık camdan içeri yansıyan sokak lambasının ışığı aydınlatıyordu. Yine de yanımda uyuyan Mavi'yi oldukça net görebiliyordum. Her zamanki gibi uyurken üstünü açmıştı. Uyurken abisi gibi kaşlarını çatıyordu, sabahları bu yüzden başının ağrıdığını söylemişti. Yine de bu huyunu değiştiremediği için elinden bir şey gelmiyordu.
Mavi'ye bakmayı kesip yatakta doğruldum. Hiç uykum yoktu anasını satayım.
Dudaklarımın kuruduğunu fark edip su içmek istedim. Yataktan yavaşça kalkıp Mavi'nin üzerini örttüm. Aralık kapıdan çıkıp şortumun cebindeki telefonumun flaşı yardımıyla merdivenlerden aşağı indim.
Mutfaktan içeri girip telefonumu tezgaha bıraktım ters bir şekilde. Flaşın ışığı tavana vurup mutfağın aydınlanmasını sağlarken mutfak dolabından bir su bardağı alıp tezgahın üzerine bıraktım. Şortla uyumayı seviyordum ama sıcak yataktan çıktığım için şimdi bacaklarım donuyordu. Daha fazla üşümemek için sürahideki suyu bardağa boşalttım. Suyu içtikten sonra bardağı bırakıp telefonumu aldım.
Arkamı dönmemle yemek masasına kalçasını yaslamış sigara içen Altay'ı görüp küçük bir çığlık atmam bir oldu.
Kimseyi uyandırmamam için Altay atılıp elini dudaklarıma bastırdı. Şok içinde irileşen gözlerimle aşşşşşırı yakınımdaki bedene baktım. Kalbim deli gibi atıyordu ve aşırı hızlı nefes alıp veriyordum.
O kadar korkmuştum ve o kadar heyecanlanmıştım ki.
"Şişştt. Sakin ol, benim." Sakin ve kalın sesini duymamla daha da heyecanlanmıştım ama sadece başımı sallamakla yetindim. Elini çekip masanın yanındaki sandalyeye oturdu.
"Uyumadın mı ya sen?" dedim.
Başını iki yana sallayıp "Uyku tutmadı." dedi ve sigara paketinden bir dal çıkardı. İnce dalı dudaklarının arasına yerleştirip yaktı. Bir nefes çektikten sonra bana bakmadan "Sen?" dedi.
Oturduğu sandalyenin önüne gelip dudaklarının arasında öylece yanan dalı aldım. Kendi dudaklarımın arasına yerleştirip içime çektim. Çıkan dumanı havaya üfledikten sonra dalı ona geri uzattım. Bunu lisenin ilk yıllarından beri yapıyordum, bana hiç kızmamıştı. Her seferinde hiçbir şey demeden beni izlemişti, şimdiki gibi. "Uyuyamadım."
"Sigarayı bırakmanı söylemiştim." diye mırıldandı.
Hafifçe tebessüm edip "Bende henüz bırakmayı düşünmediğimi söylemiştim." dedim.
İçine çektiği nefesi bana bakarak bıraktı. Sigaranın dumanı yüzüme değip havada yok olurken sessizce gözlerinin içine baktım. "Dediğim her şeyi yaptığını sanıyordum."
"Bilmem." dedim bakışlarımı külünü döktüğü sigaraya indirirken. "Yapmama kararı almışımdır belki."
Cümlemin bitmesiyle Altay'ın bileğimden tutup beni kendisine çekmesi bir oldu. O kadar hızlı çekmişti ki direkt olarak bacaklarının üzerine oturmuştum. Ben şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırırken o sıkıca belimi kavramıştı tek eliyle. Birkaç saniye önce buz gibi olan bacaklarım şimdi onun bacaklarına değdiği için alev alev yanıyordu. Yüzlerimizin arasında çok az bir mesafe olmasına rağmen bundan rahatsız oluyormuş gibi durmuyordu. "Dediklerimi yapmama kararı aldım mı dedin, yoksa ben yanlış mı duydum?"
Sesi her zamankinden cüretkar çıkıyordu ve ben her zamankinden daha heyecanlıydım. Altay'ın kucağında oturuyordum amına koyayım. Kaç numaralı rüyam bu Allah'ım?
En az onun kadar rahat görünmem gerektiğini düşünerek elindeki dalı aldım bir kez daha. Yüzümü yandan gördüğünü ve bakışlarını kaçırmadığını hissedebiliyordum. Küllüğe bakarak sigaradan bir nefes çektim. Dalı küllüğe bırakıp yüzümü yeniden ona döndüm. Bakışlarımı dudaklarına indirdiğim an, onun bakışları da benim dudaklarıma indi.
Hafifçe dudaklarımı aralayıp sigara dumanını onun kapalı dudaklarına doğru bıraktım. "Evet, öyle karar verdim."
O hala dudaklarıma bakarken gülümseyip kucağından kalktım. Telefonumu da alıp mutfaktan çıkarken duyduğum son şey arkamdan söylediği "Yaramaz velet." olmuştu.
.
altay çok hot lan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Epiphany | bxb
Romance[TAMAMLANDI] Başta amacım platonik olduğum çocuğa mesaj atıp tanışmaktı, onu kandırıp kız olduğuma inandırmak değil. - Akın: ne diyoduk ha eğlenceli kızmışsın demiştim Mavi: ehh öyleyimdir eğlenceli olduğum doğru ama kız olduğum doğru değil| Aynı li...