Not : Bir Belieber Hikayesi is back! Uzun zaman sonra bölüm yazmak gariip hissettirdi. Aslında yazmayı düşünmüyordum. Ama devam etmem için o kadar mesaj geldi ki, sizleri kırmak istemedim. Yazmadığım o zamanlarda okuma sayısı 3,7 K olmuş. Hemde sadece 7 bölüm var! O kadarr mutlu oldum ki anlatamam. En son 9 Temmuz 2014 'te 6. bölümü paylaşmışım. Neredeyse 1 yıl geçmiş.. Um, yine çok uzattım değil mi? En iyisi size iyi okumalar. Sizi çok seviyorum çikolatalarım. Vote vermeyi ve yorum atmayı unutmayın..
--------------
Ashley gülümseyerek bana baktı. Bende gülümsedim ekrandan tanıdığım kız gerçekte nasıl biriydi acaba?
İyi? Kötü? Sinir bozucu?
Kesinlikle ilk seçenek tercihim.
Ashley : Gel şu dudaklarını halledelim
Onaylarcasına başımı salldım. Gerçekten halletmemiz gerekiyordu. Kötü halde olan dudaklarım vardı.
Dudağıma birkaç krem sürdü uyuşmuş gibi hissediyordum ve biraz peltek konuşuyordum.
Çocukların yanına gittiğimizde ikisi de cep telefonlarına dalmış başka bir dünyaya geçiş yapmış gibiydi. Bizim geldiğimizi farketmediler bile.
Duvarda ki ihtişamlı saate baktığımda saat dörttü Aman Tanrım! Ailem deliye dönmüş olmalı. Meraktan çıldırmışlardır. Şuan her yerde deli gibi beni aradıklarına eminim.
'' Benim eve gitmem gerek'' Umutsuzca bakışlarımı Justin'e çevirdim. Önce gözlerini telefonundan ayırdı. Sonra bakışlarını üstümde sabitledi, gözlerime baktı ve sonunda konuşabildi. ''Burada kal.''
Keşke burada kalabilseydim.
''Kalabileceğimi sanmıyorum''
O kadar çaresiz söylemiştim ki bunu. Kalmak istiyordum. Ama benim de bir hayatım vardı. Düşünmem gereken ailem. Justin, sanki mümkünmüş gibi kaşlarını daha da çattı.
''Bu bir soru cümlesi değildi.''
Uh, ne diyeceğimi şaşırmıştım. Evet soru sorar gibi sormamıştı. Ama hayatıma müdahale edemezdi değil mi?
''Şey.. '' Bu sefer sözümü kesen Ryan olmuştu.
''Justin! Pekala, seni ben evine bırakırım.''
Şaşkındım, Justin'in umrunda bile değildim. Beni önemsemiyordu bile.
Yaşadıklarımıza ben mi fazla anlam yüklemiştim? Ne yaşamıştık ki biz?
Oh, hayır. O gerçek bir kalpsiz.
Ryan üzerine bir şeyler geçirdikten sonra evden çıkmak için kapıya yöneldik. Hala içimde Justin'in bir şey söylemesi için bir umut vardı.
Lütfen Bieber! Gitme de. Kal de. Ama bir şey söyle...
Ama hayır.
Hiçbir şey söylemedi.
Gözlerim yanıyordu sanırım ağlamak üzereydim.
İçimde bir şeyin acıdığını hisettim. Sanırım kalbim acıyordu.
Arabaya bindiğimizde öne Ryan'ın yanına oturdum. Artık suratımda nasıl bir ifade varsa Ryan dayanamayıp benimle konuşmaya başladı.
''İyi misin?''
Hayır. Değilim. Kalbim kırık. Bir daha O'nu göremeyeceğim. Ağlamak istiyorum.
Ama bütün bu söyleyeceklerimi yuttum.
''Evet, oldukça iyiyim. ''
Ardından gelen sahte gülücük.
''Justin biraz sert biri.''
Biraz? Pardon?
''Sert mi? Sadece sert mi? ''
Cidden mi?
''Bak o benim kardeşim gibi.. ''
Tabii ki öyle.
''Anlıyorum ona hak veriyorsun.''
''Hayır! Yüzünün ortasına geçirmek istiyorum. ''
Ben de.
''Tarif edemiyorum- ''
''Neyi? ''
'' İçimde acıyan bir şey var boğazım düğümlenmiş gibi yutkunmak imkansız gibi.. ''
''Sen aşıksın, Miley ''
'' Kime?!''
---------------
Yeeey! Bitti sonunda. Sonunda acaba Justin mi geldi? Yoksa başka biri mi? Y a da belki Miley sormuştur? Vee bunları öğrenmek için bidaha ki bölüme kadar beklemeniz gerek. Lütfen tahminlerinizi yazın. Sizi seviyorum, çikolatalarım. :*