bölüm sekiz, yağmur damlaları.

2 1 0
                                    

Bir inanışa göre, her bir yağmur damlasını bir melek taşır, gökyüzünden özenle indirirmiş. Küçüklüğümde her ağladığımda neden yağmur yağdığını düşünürdüm, çocuk aklı işte, gökyüzü benimle beraber ağlıyor zannediyordum. Büyüdüğümde inancım azaldı lakin yağmur tanelerine olan sevgim azalmadı hiç. Benim için özel bir anda, yağmur yağarken, dudaklarını öpmek isterdim, benim için özel olan insan.

Onun dışında yağmur damlalarına yüklediğim anlamlar çok daha derindir bende, şimdi senden bir şey hayal etmeni istiyorum meleğim.

Yağmurun altındasın, meleklerin taşıdığı her bir damla yavaş yavaş üzerine düşmeye başlıyor, şemsiyen yok, kutlulamazsın hiçbirinden. Avucunda biriktirmeye başlıyorsun, lakin üzülüyor biriktiremediklerin, sana gelip de avucunda yer edinemeyenler. Asla kaybetmeyeceğim duygularım seni sarmalarken avucuna topladığın her bir sevgin, aşkımı yaralıyor. Beni de al diyor, ben de olayım avcunda, böyle kalmak istemiyorum diyor, yere düşmek istemiyorum, kalbine düşmek istiyorum, zaten seninim ama seninle olmak istiyorum diyor, lakin avucundaki duygular yetiyor sana, senin bana karşı olan sevgin avucunda biriktirdiklerinse, benim sana olan aşkım yakalayamadıklarındır.

Ardından bir şemsiye beliriyor ufakça, sana doğru yaklaşıyor. Merak ediyorum, bırakacak mısın avucundakileri? Sığınacak mısın şemsiyenin altına? Benim güzel sevdiğim, beni bırakmayacaksın değil mi? Bana karşı olan hassas tavrının yokolduğunu görmeye başlıyorum, korkuyorum, affet beni sevdiğim.

Şemsiye üzerine yerleşiyor, seni duygularımdan uzaklaştırıyor, lakin bırakmıyorsun elindeki su damlalarını, sevmeyi bırakmıyorsun beni asla ama gözlerinin yıldızları kırık beyaz şemsiye için parlıyor, yağmurum durmuyor artık lakin gökyüzü ağlıyor artık sanki, meleklerin taşıdığı her bir zerre gökyüzünün kalbinden akan birer kan misali.

deniz kızına mektuplar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin