ELEMENT KILICI Ateş'in, Su' yun, Toprak'ın ve Hava'nın Hikayesi

BÖLÜM 6:Araştırma

Buluşacakları yer bir kafeydi. Alev'le Deniz heyecandan buluşma yerine çok erken gelmişlerdi. Toprak ve Rüzgar'da bir kaç dakika sonra yanlarına gelmişlerdi.

Alev tek tek ne olduğunu anlatmaya başladı. Rüyayı, ödev konusunu ve isim benzerliğini.

Rüzgar inanmak istemiyor gibiydi. Hayır, hayır, hayır! Diyordu içinden. Acaba "Seçilmiş kişiler" olabilrler miydi? Bu soru akıllarında dönüp dolaşıyordu. Deniz araya girip bu huzursuz sessizliği bozdu. "Arkadaşlar, aklınızdan geçenleri anlıyorum. Ama toparlanmamız lazım. Bence elementler hakkında ilgi çekici kitaplar, bilgiler... Artık ne olursa bulup tekrar burda bir araya gelelim." dedi. Herkes birbirine baktı. Sonra onaylar şekilde başlarını salladılar.

Herkes farklı yerlere dağıldı.

Deniz, kütüphaneye gitmeye karar verdi. Oradaki kitapları inceleyecekti. Taksiye atladı ve en yakın kütüphaneye gitti. Bir süre sonra kütüphanenin önünde durdu. İçeri girdi. Bazıları ders çalışıyor, bazıları kitap okuyor ve bazıları da kitap arıyordu.

Deniz önce ne tür bir kitap aradığını görevliye sordu. Görevli ona kütüphane kartı olmadan yardım edemeyeceğini söyledi. Deniz şanslıydıki önceden buraya ders çalışmaya gelmişti. Kartını gösterdi. Görevli seve seve aradığı kitapları nerde bulabileceğini gösterdi. Deniz görevliye teşekkür etti ve kitapları aramaya başladı.

Yarım saat sonra seçtiği masaya bulduğu tüm kitapları doldurdu. Son kez kitap bakmaya karar verdi. En tenha köşede duran kitaplığa gitti. Kitaplığın tepesinde " Yasak Kitaplık. Kitap Almak Yasaktır!" yazıyordu. Ama Denşz çok meraklanmıştı. Kitaplara göz ucuyla bakarken bir kitap o kadar dikkatini çektiki, aklından çalmak geçti. Gerçekten çalmak istedi. Çünkü bu kitap araştırmalarında çok işlerine yarayabilirdi. Kitabın adı "Elementler Hakkında Herşey. Ateş, Su, Toprak ve Hava" idi. Bu kitap diğerlerinden farklı duruyordu. Diğer kitapların sayfaları bu kadar yoğun kokmazken bu kitabın biraz daha yoğundu.

Deniz etrafına bakındı. Suç olduğunu bilsede bu kitabı çalacaktı. Burası biraz eski bir kütüphane olduğu için kamerası da yoktu. Görevli etrafta mı diye bakınırken kimsenin ona bakmadığını fark etti ve zaman kaybetmeden kitabı çantasına koydu. Koyarken sayfalarının eskidiğini yani sararmış olduğunu gördü. Bu da sayfalarının neden bu kadar yoğun koktuğunu açıklıyordu. Hem böyle kitaplarda daha güzel bilgiler oluyordu. Hemen diğer kitaplara bakıp zaman kaybetmenin kötü olduğunu düşündü. Çünkü yarım saat olmuştu ve orda 15 tane kitap falan olmalıydı. Hemen onları aldığı yerlere geri koydu ve hızlıca ordan ayrıldı.

Rüzgar, Toprak'la beraber araştırmaya karar vermişti. Onlar kütüphane ortamını pek sevmezdi. Yani ders çalışmak pek onlara göre değildi. O yüzden internet kafede elementler hakkında araştırma yapacaklardı.

Rüzgar'la Toprak yanyana iki boş bilgisayar bulduklarına şükrettiker ve kırk beş dakika araştırma yapcakları için parasını verip araştırmaya başladılar. Yanlarındaki not defterine herşeyi not ettiler.

Araştırırken bir beşinci element olduğunun teorisini gördüler. Bu element ya metal ya da tahta olabilirmiş. Rüzgar "Düşünsene biz seçilmiş kişileriz ama aramızda gizli bir beşinci var. Güzel olmaz mıydı?" dedi. Toprak "Saçmalama." diye kestirip attı. Rüzgar, Toprak'la pek boş muhabbetler edilmediğini anlayınca önüne dönüp araştırmaya devam etti.

Onlar araştıra dururken Alev'in aklına isim benzerliği takılmıştı. Sonra aklına çok güzel bir fikir geldi. Onlara isimleri kim takmıştı? Tabii ki anne ve babaları. Tabii Alev kendi isim benzerliğinin durumunu öğrememezdi. Çünkü onun annesi ve babası vefat etmişti. Ama bir tahmin yürütebilirdi. Annesinin adı Ateş'ti. Onun ise Alev. Bu iki kelime birbirine çok benziyordu. Büyük ihtimal ona bu ismi annesi takmıştı.

Geriye diğerlerinin isim benzerliğini bulmaya gelmişti. Rüzgar'dan başlamaya karar verdi.

Dolmuşa atladı ve Rüzgar'ın evinin yolumu tuttu. Eve geldiğinde hemen Rüzgar'ın evinin katına çıktı. Nermin teyzeye yakalanmamak için dua etti. Şanslıydıki yakalanmadı. Rüzgar'ın dairesine geldiğinde derin bir nefes alıp kapıyı tıklattı.

Tık,
Tık,
Tık..!

Bir süre sonra kapıyı Rüzgar'ın annesi Havva açtı. Alev'e neden geldiğini sordu. Biraz telaşlanmış gibiydi. Rüzgar'a bir şey olduğundan korkuyordu sanırım. Alev Rüzgar'ın iyi olduğunu sadece bir sorusu olacağını söyledi. Kadın rahatlamıştı.

Alev'i içeri buyurdu. Salona geçtiler. Alev bir bardak su istedi. Havva su getirmek için mutfağa gitti. O sırada Alev soruyu nasıl soracağını düşündü. Öyle pat diye sorarsa kadın garip bir tepki verebilirdi.

Bir süre sonra kadın geldi ve suyu Alev'e verip karşı koltuğa otırdu. Alev başladı konuşmaya "Havva teyze öncelikle rahatsız ettiğim için özür dilerim." dedi nazikçe. "Yok canım. Ne rahatsızlığı? Canım sıkılıyodu zaten evde." dedi ve devam etti. "Ee... Söyle bakalım okul nasıl? Sevgili arama nasıl gidiyo..?" diye sorularonı sıralarken Alev daha fazla sıralamason diye hemen cevap veriyordu. "İyi iyi, idare eder işte. Kız falan da aramıyorum bekarlık sultanlıktır derler."

Ama o...

Diye geçirdi içinden." Neyse, soru sorma sırası bende. Asıl sen nasılsın? Nasıl gidiyo ev işleri? Temizliğe dikkat ediyon mu..?" diye Alev'de karşılıklı onun gibi sorularını sıraladı. Havva teyze ufak bir kahkaha attı." İyiyim iyi, temizlik güzel gidiyo. Pırıl pırıl her yer." diye yanıtladı onu.

Alev " O zaman bir sorum daha var. Rüzgar ismi çok güzelmiş neden Rüzgar'a böyle bir ad koydunuz?" Hava'nın yüzü hafif ciddileşmişti. "Şeyy..." derin bir nefes aldı. Artık gerçekleri açıklamanın zamanı gelmişti. " Ateş, Yağmur, Doğa ve Havva yani ben eskiden çok iyi arkadaştık. Sonra ayrıldık çünkü biliyordukki bir araya gelirsek çok kötü şeyler olacaktı... Fakat kehanet işte, n'yaparsın? Kehanete göre çocuklarımız olursa onların isimleri de elmentlere benzer olmak zorundaymış... Artık kehaneti bozacak dört yeni seçilmiş kişi vardı: Alev, Deniz, Toprak ve Rüzgar..."