BÖLÜM 7: Kehanet

29 5 1
                                    

Alev ilk defa gerçekle yüzleşmişti. Çabucak kalktı ve kapıdan öyle sert çıktıki, Havva yavaş yavaş ağlamaya başladı. Belki de bunu onlara demek için çok erkendi...

Alev koşar adım ordan uzaklaşırken bunun gerçek olmaması için dua ediyordu. Böyle birşey nasıl olabilirdi?! Ama ya gerçekse acilen diğerlerine mesaj attı ve yine aynı kafe de buluştular.

Alev dolmuş veya taksi bulmakla uğraşmak istemediği için hızlı hızlı yürüyerek gelmişti. Kan ter için de sandalyeye oturdu. Deniz , Rüzgar ve Toprak ne olduğunu Alev'in neden endişeli olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Alev anlatmaya başladı.

"Ayrılmalıyız, kehanet yaklaşıyor..."

Bir cümle, üç kelime, on iki hece yirmi dokuz harf. Yaşayacaklarının özetiydi bu... Ne yapmalılardı? Ayrılacaklar mı, yoksa beraber kalıp cesurca kehanete göğüs mü geleceklerdi? Karar verme zamanı gelmişti...

Saat gecenin bir yarısı, Alev hala odasının tavanına bakakalmış düşünüyordu. Ona göre ayrılmak daha mantıklı geliyordu. Çünkü eğer kehanetin arkadaşlarına bu hayattaki ölmüş anne ve babasının üstüne yemin ederek koruyacağına söz verdiği kişilere zarar vereceğini biliyordu. Fakat kehanetle yüzleşmek ap ayrı bir macera olurdu. Ama o ayırmak zorundaydı. Yataktan kalktı ve mutgağa yöneldi. Canı kahve istiyordu.

Deniz kütüphaneden çaldığı kitaba bir göz attı. Yavaşça kapağını çevirdi. Baktığında şaşırdı kaldı. Kitabın sağ üst köşesinde tarih yeri vardı ve orda "06.06.1929" yazıyordu. Deniz tarihin bu kadar eski olmasına şaşırmıştı. Diğer sayfalarda baktı. Hepsinin sağ üst köşesinde tarih vardı. Bazı sayfaları birkaç gün , bazıları bir kaç hafta, bazıları da bir kaç ay arayla yazmıştı. Deniz tarihe pek takılmadan okumak istiyordu. Çünkü kitap yasak bir kitaptı ve eğer yasaksa bunun elbet bir sebebi var. İlk sayfaya geri döndü ve okumaya başladı.

Toprak eve giderken hep yere bakıyordu. Belki de bu yüzden kafasını iki kez direğe, üç kez birilerine çarpmıştı. Genellikle lolipop yemeği sevdiği için bugünde eve giderken lolipop almış ve ağzına atmıştı. Sinirini yatıştırıyordu.

Evin yolunu artık nasıl ezberlemişse hemen geldi. Kafasını kapıya çarpmaktan son anda kurtardı ve içeri girdi. Evde yine kimse yoktu. Kafasını dinlemek ona iyi gelecekti.

Rüzgar, herhalde en erken o eve gelmiş olmalıydı ki hemen uyumuştu. Uyumadan önce ne mi yaptı? Fazla bir şey değil canımm biraz odasına geçip ağladı, bayağı bir kehanete, annesinede çok azıcık sövdü. Çok bişey değil di mi? Yan bir şekilde dizlerini kafasına kadar çekip, ellerini dizlerinde birleştirmiş uyuyordu.

Hepsinin güzel bir uykuya ihtiyacı vardı... Fakat bir şey onları engelliyordu...

ELEMENT KILICI Ateş'in, Su' yun, Toprak'ın ve Hava'nın Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin