Büyük sarayda hizmetçiler bir oraya bir buraya koşturuyordu.Jisoo,Hyunjin'in arkasında yürüyordu.Hyunjin onu kocaman büyük kapılı bir odaya götürdü.Odanın duvarları sarı motiflerle süslü bir duvar kağıdıyla kaplanmıştı gerçi sarayın her köşesine sarı renkten oluşan objeler vardı çünkü Lalisa'nın en sevdiği renk sarıydı.Odanın ortasında çift kişilik büyük bir yatak vardı.Jisoo daha önce bu kadar güzel bir yatak görmemişti.Tüm duvarı kaplayan büyük kapılı dolaplar ve oldukça fazla süs eşyası olan oda göz yoruyordu.Jisoo odayı incelerken Hyunjin
''Nasıl çok güzel değil mi?"
"Evet,bir kraliyet mensubunun odası gibi duruyor."
"Ah,burası sizin odanız."
Jisoo şaşkın bir ifadeyle
"Nasıl?" dedi.
"Doğru duydunuz."
"Burası çok büyük."
"Bende saraya ilk geldiğimde sizin gibi bir tepki vermiştim. Kraliçe'nin özel misafirleri en güzel şekilde ağırlanır ve üst düzey odalarda konaklarlar."
"Bu oda böyleyse kraliçenin odasını düşünemiyorum bile."
"Burada 2 gün konaklayacaksınız. Bu 2 günlük süreçte siz planı düşünün."
"Bana siz demene gerek yok,alışık değilim zaten."
"Peki sen nasıl istersen,sen biraz dinlen ben birazdan yine geleceğim." bu sözlerinden sonra Hyunjin dışarı çıkmak için kapıya yöneldi.
Kapı kapandıktan sonra,Jisoo odanın ortasında bulunan yatağa uzandı.Neler olacağını çok merak ediyordu ve sarayda olması onu çok heyecanlandırmıştı.
***
''Bunu istemiyorum,bunlar ne? Berbat"
"Ama wonyoung sende hiç bir şeyi beğenmiyorsun." Bunu söyleyen 7 krallığa hükmeden genç kraliçe Jane Kim'di.Jane ve Wongyoung kardeşti. Wonyoung çok şımarık bir çocuk ve aynı zamanda krallığın tek prensesiydi.Ailesi onu şımartarak büyütmüştü.Wonyoung ve Jane'in babası berbat bir insandı.Jane babasının ölümüne üzülmemişti bile.Çünkü kral zamanında Jane'e çok kötü davranmıştı.
Prenses Wonyoung:
Jane babasıyla arasındaki meseleleri asla konuşmak istemezdi,annesiyle bile.Zaten annesi, babası öldükten sonra krallıktan uzakta yaşamak istediğini söyledi. Sarayda kilitli geçirdiği 20 yılın ardından sessiz bir yaşam sürmek istiyordu.Jane ve Wonyoung da onunla gitmek istemişti ancak anneleri izin vermemişti çünkü krallığı yönetecek başka kimse yoktu.Gerçi annesi de istememişti kızlarını.Aslında kimsenin bilmediği bir şey vardı.Herkes krallığı Jane'in bu kadar genç yaşta 7 krallığa hükmetmesini tebrik ediyordu.Jane krallığı yönetmiyordu,sadece mührü basıyor,gerekli izni veriyordu.Ona yardımcı olan babasına da yardım eden Vezir Chan'di.Her şeyle hemen hemen o ilgileniyordu,bunu sadece Chan ve Jane biliyordu yoksa krallığı yönetemediği öğrenilirse tahttan indirilir ve prenses wonyoung tahta çıkardı.Wonyoung şımarık bir kız çocuğuydu,Chan'in sözünü dinlemez,yıllarca emek verilen krallığı batırırdı.
Wonyoung sonunda kararını verdi ve ''şu elbiseyi istiyorum'' dedi ve koşarak fuşya elbisenin yanına koştu.
''Bu kadar saat şu elbiseyi seçmen için mi bekledim?" diye söylendi Jane ardından.
"Elbiseyi prensese verin ve giymesine yardımcı olun." diye emir verdi hizmetçilere.
***
Hyunjin 1 saat sonra tekrardan Jisoo'nun odasına geldi.Kapıya 2 defa vurdu.Jisoo'dan
''Gel'' yanıtını duyunca kapıyı açtı.
''Umarım yeterince dinlenmişsindir."
"Sayılır"
"Pek zamanımız kalmadı Jisoo,sana her şeyi anlatacağım.Pür dikkat dinle."
"Peki."
"Kraliçe Jane etkilenmesi zor kişilerdendir.Bu yüzden senin kadar güzel bir kadın seçtik.Bu arada Kraliçe Lalisa arada sırada Jane ile sohbet etmeye gider."
"Arkadaşlar mı yani?" diye şaşırarak sordu Jisoo.Çünkü Kraliçe Lalisa'nın arkadaşını tahttan indireceğini düşünmemişti,düşmanı zannediyordu.
''Şaşırdın değil mi? Taht için oynanan oyunlardan biri.Kraliçeler veya krallar sadece siyasi ilişkiler için arkadaş olurlar.Kraliçe Lalisa,Jane'i az çok tanıyor.Jane çiçeklere bayılır ve eşinin de çiçekleri sevmesini ister.Sarayın arka bahçesindeki çiçeklerle her gün ilgileniyor ve orada oturup hava alıyor.Çok fazla soru soran kişilerden hoşlanmaz,sessiz insanları çekici bulur."
"Anladım,peki saraya nasıl gireceğim?"
''Seni arka bahçeye kilitlenmiş eski kapıdan sokacağız.Kapı tahta zaten kolayca açarız.Ancak gerisi sana kalmış."
"Ne? Bu kadar mı? Napacağımı bile bilmiyorum.Ya kafamı kopartırsa orada olduğum için,yalan uydurmamız lazım."
"Üzgünüm Jisoo ancak bizden bu kadar,gerisi sana kalmış.Görevinde bu zaten,her şeyi biz sana anlatamayız."
Jisoo sinirden kafayı yemek üzereydi ama en ufak yanlışında kraliçeyle karşı karşıya kalacaktı.
"Tamam" dedi berbat bir ses tonuyla.
Hyunjin ayağı kalktı.
"Unutmadan adın Sooya olacak."
"En azından bunu düşünmüşsünüz."
"Usta ajanlardansın,ne yapacağını planlayabilirsin.Bu 2 günü sana bunun için ayırdık zaten."
Dedi ve çıktı Hyunjin.
Bölümü nasıl buldunuz? Önceki bölümü oylayan,okuyan herkese çok teşekkür ederim.Jane'in babasıyla olan hikayesini direkt atladım.İlerde yazacağım bölümlerde bu konuya da değineceğim ❤
Bölümü oylamayı unutmayın ve yorumlarınızı bekliyorumm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taht Oyunu | Jensoo
FanfictionBir taht için oynanan oyun bir anda tam tersi yönde gerçekleşir.