dokuz

1.1K 58 19
                                    

Karşımdaydı.

Biraz uzağımdaki bankta arkadaşları ile oturmuş sohbet ediyordu.
Yanındaki kız ona biraz daha sokulduğunda Alinin yüzü kasıldı. O kızı umursamak yerine elindeki telefonu ile oynuyordu.

Bakışlarımı onlardan çektiğimde oturduğum banka başka biri daha gelmişti. Elindeki kitaplardan 11. Sınıf olduğunu düşündüğüm kız bana gülümsediğinde, zorla geri gülümsemiştim.

Öğle arası olduğu için çoğu bank doluydu ki tek boş burası olduğu düşünülürse kız buraya gelmişti. Önümdeki kimya kitabına daha çok odaklanırken kızın konuşması ile duraksadım.

"Zeynep ben, sende Evren olmalısın."

Adımı bilmesine şaşırmamıştım okul birincisi olunca böyle oluyordu.

"Evet."

Kestirip atmak, konuşmak istemiyordum ama kızın gülen yüzünü görünce benimle konuşmaya hevesli olduğunu anlamıştım.

"Nasıl her zaman birinci olabiliyorsun?"

Hevesle sorduğu soruya karşı gülümsemiştim.

"Bilmem, sürekli devam ettiğim içindir belki de." dediğimde bana içten gülümsemiş kitabımdaki işlemlere bakıyordu.

Biraz sonra oturduğum bankın önüne gölge düşünce kafamı kaldırdım.
Ali sinirli gözlerle kıza bakarken bana dönmemişti bile.

"Adın ne senin?" Sesinin sinirli çıkmasıyla kızın gülen yüzü düşmüş bana dönmüştü yardım ister gibi.

"Z-zeynep."

Kızın konuşmasına karşı Ali yeni boşalmış bankı gözüyle işaret edip,

"Dersini orda çalış Zeynep, Evren abini rahatsız ediyorsun." Dedi.

Ben şaşkınlıkla Aliye dönmüş neyin kafasında olduğunu düşünüyordum.

Kız bana bile bakmadan kitaplarını toplamaya başladığında içimden lanet ettim, Ali gibi birinin benim belam olmasına.

Kız görüşürüz bile demeden yanımızdan ayrılmıştı.

Ali boşalan yere oturunca onu umursamamış dersime odaklanmıştım. O ise sanki kendini belli etmek ister gibi kalemliğimdeki kalemler ile uğraşıyordu.
İçinden bir kalem alıp banka bir şeyler yazmaya başladığında artık ders çalışma isteğim de yoktu.

Yaptığı sesten rahatsız olunca,
"Şunu keser misin?" Dedim.

Yarım ağız sırıtmış, istediğini elde etmişti sanki.

"Hayır."

Pişkin pişkin konuşmasına karşı sinirlenmiş kitaplarımı toplamaya başlamıştım.
Son olarak önündeki kalemlerimi alacağım vakit bileğimi sertçe tutmasıyla duraksadım.

"Gitmeni söylemedim."

İşte şimdi başlıyorduk, Ali buydu emir veren, yapılmadığında deliren biriydi.

Elimi kurtarmaya çalıştığımda  tutuşunu sertleştirmiş, acıyla kasılmıştım.

"Ali bırak."

Gözlerine baktığımda gördüğüm tek şey öfkeydi.

Elimi bıraktığında bileğimin iz olduğunu görmüştüm.

Sinirle kalemlerimi toplarken konuştum,

"Kendine başka bir oyuncak bul."

O ise söylenmelerime karşı sadece sırıtıyordu. Eline aldığı kalemi almaya uğraşmadım bile. Hırsla banktan kalktığımda o da ayaklanmıştı.

"O engeli kaldır."

Arkamdan konuşmasıyla artık sinirlenmiş ona karşı dönüp hızla yanına adımlamıştım.

"Kaldırmazsam ne yaparsın?"

Ona dinklenmemi beklemiyor gibiydi,  hoşuna gitmiş gibi sırıttığında onun neden bu kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordum aynı zamanda yüzüne geçiresim de vardı.

Ellerini siyah tutamlarına attığında bir adım daha yaklaştı, şimdi yüzü çok yakındı.

Geri adım atmaya çalıştığımda belimden tuttu.

Aniden gelen bu temas karşısında ne yapacağımı şaşırmış, hızla gözlerimi bahçeye çevirmiştim.

Allah kahretsin ki çoğu öğrenci buradaydı.

Elinin yanına elimi koyup itmeye çalıştığımda belimi sıkmasıyla ağzımdan küfür savurdum.

Siktir cidden Ali ne yapıyordu?

Boşta olan elini boğazıma koyduğunda insanların fısıltılarını duyuyordum.

Boğazımı sıkmıyordu ama ben boğuluyordum.

"A-ali"

Seslenmeme gülümsemiş, yüzünü boynuma doğru yaklaştırdığında nefesimi tutmuştum.
Biraz daha yaklaştığında kulağıma doğru fısıldadı.

"Bundan daha fazlasını Evren, aklının eremeyeceği şeyleri yaparım."

Sanırım ben çoktan kaybetmiştim.

...



:)

YORUM YORUM

sen hep beklenendin (bxb) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin