2

1K 26 10
                                    

  Sabah Önder Deryadan önce uyanır. Nerede olduğuna bakar ve salonda olduğunu anlayınca kendisine kızar. 'Ah aptal ne diye uyuyakalıyorsun ki kadın yaralı yaralı iki büklüm uyumuş.' diye söylenip kafasına vurur. "Vurma kafana niye vuruyorsun ki?" "Uyuyakaldığım için kendime kızıyorum seni burada iki büklüm yatırmışım." "Ben halimden memnunum. Önder biraz abartıyor musun sanki? Ben iyiyim, hiçbir hayati tehlikem yok doktor da dedi hareket edebilirim lütfen sakin olur musun?" "Ben seni kaybetmekten korkuyorum. Bu sefer öyle spor salonunda söylediğim gibi bir kaybetme değil tamamen kaybetmekten. Sana bir şey olursa yaşayamam ben Derya. O ameliyathane'nin, yoğun bakımın önünde beklerken çok daha iyi anladım. Sen sensiz kalmadığın için bilmiyorsun ama sensizlik çok zor. Nefes alıyorum, hareket ediyorum ama mecburi eylemler bunlar benden bağımsız oluyor her şey. Bazen diyorum ulan Önder sen ne ara bu hâle geldin. Ne ara bu kadına bu kadar bağlandın. Ne ara aşık oldun. Farketmeden senin olmuşum, farketmeden aşık olmuşum. Ve ben ilk defa aşık olduğum için pişman değilim. Ve şimdi sadece aşık olduğum kadını kaybetmemek için elimden geleni yapacağım. Abarttığımı düşünebilirsin ama konu sen olunca abartmadan yapamıyorum ben." Derya bu cümleler karşısında diyecek bir şey bulamaz. Önderin gözlerinin dolduğunu hatta bir iki yaş damlasının aktığını fark eder. Elleriyle o yaşları siler. "Beni kaybetmeyeceksin. Biz evimizde, yatağımızda, yan yana öleceğiz. Ben sana dedim nereye gidersen bulurum dedim. Bu dünyada ya da öbür dünyada ben seni hep bulurum. Ağlama ama lütfen." "Engel olamıyorum. Bu düşünce bile beni ürkütüyor." "Sadece anı yaşayalım. Şuan buradayız, birlikteyiz, yan yanayız ve yapabileceğimiz bir sürü güzel şey var. Onları düşün, ilerde yapacağımız güzel şeyleri düşün, kız çocuk hayalin vardı mesela onu düşün. Bende sana kötü düşünmeyi yasaklıyorum." "Tamam.. tamam kötü düşünmeyeceğim. Sen kız çocuk hayali mi dedin?" "Hı hı. Tabi bunun için önce iyileşmem ve Kenandan boşanmam gerekiyor." "Birde öyle gerçeğimiz vardı bizim dimi. Off bitmiyor gerçekten bitmiyor. Onunla da hesaplaşacağım sadece beklesin." "Hiçbir şey yapmayacaksın. Ben gerekirse ceza alırım ama sen Kenan'a bir şey yapmayacaksın. Söz mü?" "Derya.. Ben aylardır o adama dokunmuyorum neden bize zarar gelmesin diye, sen üzülme diye ama şuan sana zarar veren bir adamın, seni ölüme götüren bir adamın iyiliği için benden söz isteme lütfen. Benden her şeyi iste ama bunu isteme." "Peki. Git öldür o zaman sende onu. Sonra ne olacak? Öldüreceksin onu sonra ne olacak? Ben sana söyleyeyim ne olacağını. Kenan mezara sen hapse gireceksin. Çağrı harap olacak, ben ne hâlde olurum kim bilir. Yıllarca senin çıkmanı beklerim. Çıkarsın evleniriz sonra kızımız olur onun yüzüne nasıl bakacaksın peki? Büyüdüğünde katilin kızı olarak anılacak. Sen bu değilsin Önder. Benim tanıdığım, aşık olduğum Önder bırak insanı karıncaya zarar vermez. Ben bu yüzden sevdim seni Kenan'dan bu yüzden farklısın. Senin kalbin merhametli, vicdanın var senin. Şimdi tekrar düşün." diyip koltuktan kalkar. Kalkarken zorladığı için yarası acır ve ağzından inleme çıkar. "İyi misin?" "İyiyim." diyip önce lavaboya sonra da mutfağa geçer.

  Derya kahvaltı hazırlarken Önder gelip beline sarılır ve boynundan öper. "Özür dilerim güzelim. Haklısın. Ona karşı o kadar nefret doluyum ki benliğimi unutuyorum. Sadece konuşacağım onunla tamam mı? Korkmanı gerektirecek hiçbir şey olmayacak. Haklıyken haksız konuma düşmekte istemem." Derya olduğu yerde Önder'e doğru döner. "Sadece konuşacaksın söz mü?" "Söz. Bu da senedim olsun." diyip dudağından öper. "Kasaya koydum senedini hatırlatmam gerekmez umarım." "Ben unutmam zaten bu senedi. Sen ne yapıyorsun?" "Kahvaltı hazırlıyorum bize." "Tamam sen geç kenara ben hallederim geri kalanı." "Birlikte hazırlasak? Çok sıkılıyorum bir şey yapmadan alışmışım iş yapmaya." "Tamam hayatım birlikte hazırlayalım." "Ben çoğu şeyi hazırladım aslında sadece omlet kaldı." "Oww onu da ben yapayım ama sürpriz olacak sana." "Yaa omlette ne sürprizi Allah aşkına?" "Şefin spesiyeli." diyip göz kırpar. "İyi peki madem. Ben bunları masaya götürüyorum." "Tamam bitanem bende omleti ve çayı alıp geliyorum."

Gül GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin