Merhabalar ben geldim. Nasılsınız? Ben şahaneyim arkadaşlar, geçen gün otobüste birisiyle flörtleştim çocuk tam bir serendipitydi... Jimin'den sonra ancak birisi bu kadar serendipity olabilirdi.
Heyecanla anlattığıma göre bölüme geçebilirsiniz, hepinize iyi okumalar dilerim. 🫶🏻
"Jungkook! " Jimin hyungun bana seslenmesiyle dikkatim siyah irisli adamın üzerinden ayrılmış, ona yönelmişti. Başımı çevirip ona baktım. "Efendim hyung?"
"Sıkılmadın, değil mi? Birkaç işim daha var. " Başımı sağa sola salladım. Bir dakika boyunca onunla bakışmamda kalmıştı aklım. "Tamam, gelirim birazdan. " Yanımdan uzaklaştığında tekrardan onu gördüğüm yere döndüm ama orada yoktu. Adam yirmi saniyede nereye kaybolmuş olabilirdi ki? Etrafa hızla bakındım. Bahçe kapısının açılıp kapandığını görmemle oraya gittiğini anlamıştım.
Değneklerimi yasladığım masadan alıp hızlıca insanların arasından geçerek bahçeye çıktım. Oradaydı. Demirlere yaslanmış, nefesleniyordu. Nesi vardı? Yanına gitmem gerekiyor muydu bilmiyorum ama gidecektim.
Yavaşça ona yaklaşıp elimi omzuna değdirdim. "Bayım, iyi misiniz?" Başını yasladığı ellerinden kaldırmış, bana dönmüştü hızla. "Bayım derken?" Sesinin kalınlığı ve zarifliği beni ister istemez ona çekerken yanlış bir şey söylediğimi düşünmüştüm.
"Ah, şey üzgünüm. Yanlış bir şey dediysem kusura bakmayın. İlk defa böyle bir ortama giriyorum. " Bakışları şaşkınlık doluydu. Beni gördüğüne neden bu kadar şaşrmıştı ki? Titremeye başladığını gördüğümde tek elimi değneğimin düşmesi uğruna, o düşmesin diye kolundan tutmuştum.
"Titriyorsunuz, oturun isterseniz. " Derince nefeslenmiş başını sağa sola sallamıştı. "Ben en iyisi gideyim. " Deyip değneğimi yerden aldım. Arkamı dönüp uzaklaşacakken kolumdan tutmasıyla durmuştum yerimde.
"Hayır, hayır. Yanlış bir şey demedin. " İstemsizce gülümseyip içimde rahatlama hissi oluşurken ona geri dönmüştüm. "Sanırım yediğim bir şey dokundu, problem yok. " Başımı sallayıp yüzünü incelemeye başladım. O fotoğraftaki adamdı eminim ama ona böyle soramazdım ki.
Tanrım ne diyecektim? Neden bu kadar nefes almakta güçlük çekiyordum? Kalbim çok hızlı atıyor ve rahatsız ediyordu. Yüzünü biraz daha incelemeye devam ettim. Burnunda bir ben vardı, gözünün altında da, yanağında da... Yanağının üstünde küçük bir çizik vardı. Yara izi olmalıydı.
"Yüzümde bir şey mi var?" Çekingence sorduğu şey kendimi toplamama sebep olurken gülümseyerek sağa sola salladım başımı. "Ah, hayır! Ben sadece inceliyordum. Her zamanki ben işte." Değneğimi bacağıma yaslayıp ensemi kaşıdım ister istemez.
O da hareketime karşı gülümsemişti. Bu kadar sert ve katı bir adamın, bana içten gülümsemesi içimi ısıtmıştı. Onunla tanışmalıydım. Ensemdeki elimi çekip ona uzattım hızla. "Ben Jungkook. "
O da elini uzatmış, kemikli eliyle sıkmıştı elimi. "Taehyung." Beni tanıyordu aslında. Sanırım ben onu tanımadığımdan, kötü hissetmemem için böyle yapmıştı.
"Jungkook?" Jimin hyungun telaşlı sesini duyduğumda ona döndüm hızla Taehyung'un elini bırakıp, "Hyung?" Diyerek cevap verdim. Jimin hyung beni gördüğü gibi rahatlamış, gözlerini kapatıp derin bir nefes vermişti.
"Her yerde seni aradım. Arabada o kadar tembih ettim seni, neden beni dinlemiyorsun?" Yanıma geldiğinde, karşımdaki Taehyung'u işaret ettim. "Beyefendi iyi değildi, dikkatimi çekince yanına geldim. " Jimin hyung kaşlarını çatarak Taehyung'a dönmüş, beni arkasına almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atlantis : tk
Fanfiction"Gerçekten kimsin sen?" "Sol gözündeki okyanusta boğulan bir adamım ben, Jungkook." Yeraltı lordu olan Kim Taehyung, uğradığı suikast sonucu hafızasını kaybeden eşi Jeon Jungkook'un bir yıl sonra komadan uyanınca karşısına çıkar. Yan shipler: Yoonm...