Merhaba güzellerim. Hepimize baş sağlığı diliyorum öncelikle. Bir haftadır ölü gibiydik ama kafamızı dağıtmaya ihtiyacımız var, biz de insanız, ölümün ne zaman geleceği belli olmuyor maalesef.
Panoma yazmam gerekenleri yazdım, artık söyleyecek bir şeyim kalmadı, bir hafta boyunca bu konu hakkında çok konuştum, dilimde tüy bitti.
Neyse, sizi tutmayayım bölüme geçin.
İyi okumalar 💋
Şu anda hızlı bir şekilde evden çıkıyorduk. Jimin hyungun her şeyi anlatması üzerine Yoongi hyung bir plan yapmış, hızlıca bizi yönlendirmişti. Herkes ayakkabılarını giydikten sonra Yoongi hyung bize döndü. Cebinden bir anahtar çıkarıp Jimin hyungun eline bıraktı.
"Jungkook'u al oraya götür, emniyette olduğundan emin ol. Ben ofise geçiyorum, bir şey olursa konum atman yeterli. Sana güveniyorum güzelim. " Jimin hyungun dudağına buse kondurup evden çıktı hızlıca.
Şu olanları öğrendiğimden beri Jimin hyunga neler olduğunu soruyordum ancak asla cevap vermiyor, sadece anlatacağım bekle deyip geçiştiriyordu. "Hadi Jungkook seni götürmem gerek. "
Beni de kolumdan çekiştirerek evden çıkarmış asansöre bindirmişti. "Neler oluyor hyung? Beni kim istiyor?" Jimin hyung sinirle oflayıp etrafına bakındı. Sürekli soru soruyor olmam onu sinirlendirmişti anlaşılan. Ben de merak ediyordum, sonuçta benimle alakalı bir şeydi.
Asansörden indikten sonra hızlıca arabaya ilerlemiş, değneklerimi arka koltuğa atarak beni oturtmuştu. O da bindikten sonra yine ona döndüm. Telaşla kontağı çevirip arabayı çalıştırmış, sertçe gaza yüklenmişti.
Ben de sinirlenmeye başlıyordum artık. Sürekli bir şeylerden kaçma eğilimindeydi. "Artık neler olduğunu öğrenebilir miyim? Bizi neden takip ediyorlar hyung?" Sinirle bana döndüğünde bakışlarımı hiç çekmedim ondan. "Sana anlatacağım diyorsam anlatacağım. Eğer bana yardımcı olmak istiyorsan susmakla başlayabilirsin, böyle yaparak beni zor duruma sokuyorsun." Ve geri önüne döndü.
Kim kimi zor duruma sokuyor acaba! Burada canı tehlikede olan o değildi, ben ve Yoongi hyungtu. İkimizi de kurtarması gerekiyordu. Anlıyorum kolay değil muhtemelen yıllardır benimle ilgileniyor ama yalan söyleyerek hiçbir şey olmuyor ki!
"Şimdi seni bir eve götürüyorum, daha sonra birileriyle geleceğim. Orada kimseye Yoongi'den bahsetmeyeceksin. Eğer kapı çalarsa veya cam kırılma sesi bir şey duyarsan, mutfak masasının altında kırmızı halı var. Onu kaldır ve bodruma in, bodrumda bir telefon var oradan beni ara. "
Şaka gibi. Gittiğimiz evin gizli bölmesi var! Bu adamların işi ne ki bu kadar güvenlik önlemi alıyorlar? Delireceğim şimdi. Jimin hyunga olan tüm güvenim gitti ama ona güvenmekten başka bir çarem de yoktu. Zihnimdeki sorularla beni sürekli baş başa bırakıyordu.
Bir evin önünde durduğumuzda beni arabadan indirip evin kapısını açtı. "Ben de mutfağın giriş kapısının anahtarı var, kapıyı onunla açacağım. Dediğim gibi kapı çalarsa saklan Jungkook. " Göz devirip başımı salladım. Kabul etmekten başka çarem de yok gibiydi.
"Anlatacak mısın artık? Bak evdeyiz. "
"Söz anlatacağım ama şu an zamanı değil. Lütfen dinle beni Jungkook, tamam mı? Senin için uğraşıyorum. " Bir şey dememe izin vermeden evden çıkıp kapıyı suratıma kapattı. Ah, şaka mı bu!
Ben koskoca evde tek başıma ne yapacaktım şimdi? Ayrıca bu evde neden bodrum var? Müstakil bir evde bodrum olur ama gizli bir bodrumu olmaz!
Akşama kadar oturup beklemekten başka çarem yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
atlantis : tk
Fanfiction"Gerçekten kimsin sen?" "Sol gözündeki okyanusta boğulan bir adamım ben, Jungkook." Yeraltı lordu olan Kim Taehyung, uğradığı suikast sonucu hafızasını kaybeden eşi Jeon Jungkook'un bir yıl sonra komadan uyanınca karşısına çıkar. Yan shipler: Yoonm...