Karakterlerin isimlerinin birbiri ile alakasız olduğunu biliyorum ama karakterler için kafamda onlarla uyuşan, olabildiğince hoşuma giden isimleri seçiyorum. Yani isim konusunda bir sisteme bağlı kalmadan bu şekilde devam edeceğim büyük ihtimalle.
Saatlerdir yazmayı sürdüren Kino, vücudunda hissettiği ağrılar ile daha fazla çalışamayacağını anladı.
Yavaş yavaş gerinerek, uzun süredir aynı pozisyonda oturmaktan tutulmuş olan kaslarını rahatlattı. Bedeninin ona verdiği mesaj açık ve netti; bugünlük bu kadar çalışma yeterliydi. En azından birkaç gün öncesine nazaran daha iyi ve sakinleşmiş hissediyordu.
Önündeki yazılmış sayfalara baktı ve yüzünde hafif bir gülümseme ile uzun zamandır bu kadar üretken hissetmediğini düşündü. Geçen üç günde birbirinden farklı beş adet hikaye tasarlamıştı ve bu kadar kısa sürede yazmasına rağmen hepsi içine sinen taslaklar olmuştu.
Sandalyesinde son kez geriye doğru gerilebildiği kadar gerildi ve saatlerdir çalışmaktan dağılmış olan masasını acele etmeden toparlamaya başladı. Geçen üç günde uyumak dışında sürekli işinin başındaydı ve Katherine'e verdiği yedi günlük sürenin üç gününü, olabildiğince Katherine ve anlattığı şeyleri düşünmekten kaçınarak harcamıştı.
Masasının eski düzenine kavuşması ile beynini meşgul edecek başka bir işi kalmayan Kino; üç gün önce yaşadığı olayın düşüncelerinin beynine akın etmesine istemeyerek de olsa izin verdi.
Yaşananları düşündükçe içindeki korku da yavaş yavaş yerine geliyordu ama ilk baştaki kadar şiddetli değildi. Eğer Katherine gerçekse ve söylediği gibi yedi günün sonunda geri gelecekse sadece dört günü kalmıştı ve bu düşüncelerden kaçarak bir yere gelemeyeceğini biliyordu.
Katherine'in açıklamalarında bir mantık hatası yoktu ve durumun anlaşılmasını kolaylaştırıyordu. Lakin anlaşılmasının daha kolay olması, kabullenmenin de kolaylaştığı anlamına gelmiyordu.
Katherine'in dediği gibi bu dünyada olması imkansız bir şeyi bünyesi kabullenmiyordu. Katherine'i duymak dışında hayatında değişen hiçbir şey yoktu ve öncesinde de böyle bir şeyi tetikleyebilecek olumlu veya olumsuz yönden herhangi bir şey yaşamamıştı. Yani tamamen normal ilerleyen hayatında birden bire delirmesine yol açacak hiçbir şey göremiyordu. Bu durumda Katherine gerçek miydi?
Ne kadar düşünürse düşünsün içinde çıkamadıgı bu ikileme yine dalmışken gözü duvardaki saate kaydı. Gün içinde, neredeyse altı ayı geçkin süredir görüşemediği en yakın arkadaşını aramış ve beraber akşam yemeği yemek isteyip istemediğini sormuştu.
Vefakâr Kino elbette yakın zamanda arkadaşı ile görüşmeyi planlıyordu ama Katherine'in arkasından gelen sessizlik hissinden ötürü bu plan daha erkene çekilmişti. Kendi teklif ettiği buluşma saati ise tamamen aklından çıkmıştı ve duvardaki saate göre fazla bir zamanı kalmamıştı.
Duşa girmeye vakti olmadığı için sadece üzerinde ki elbiseleri değiştirip hızlıca hazırlandı. Tam elini kapının koluna atmıştı ki; çalışmaya daldığı için saatlerdir ağzına ne bir lokma yemek ne de bir damla su girmediğini hatırlatan bir mide ağrısı ile duraksamak zorunda kaldı.
Hızlı adımlarla buz dolabına yöneldi ve idare etmesi için eline orta boyutta bir elma aldı. Her ne kadar yemek yemeye gidiyor olsa bile yoldayken karnının tekrar ağrıması veya yemeği beklerken insan içinde karnının guruldaması hiç iyi olmazdı.
Kapıyı açması ile yüzüne soğuk havayı yemesi bir oldu. Eğer anında bu kadar üşümesinin sebebi kendisinin pek dışarı çıkamaması değilse; kış bu sene öncekilerden daha ağır gelmiş demekti.