Sabah uyandığımda ilk defa uykumu almış gibi hissediyordum. Hakikaten yatak rahattı. Sürünerek banyoya geçtim. Yüzümü güzelce yıkadım ve yatagımı topladım alışkın değilim öyle hizmetçilerin toplamasına ben kendi işimi kendim görürüm. O koca dolabın önüne geçtim ne giysem diye düşünürken gözüme siyah iki omuzu açık bir t shirt ve koyu renk bir kot pantolon geçirdim üzerime. Aynadan kendime şöyle bir baktımda fiziğim iyiydi de birşey eksik gibi geldi. Evet şuan anlıyorum üvey annemin beni uyandırmaması evet yıllar sonra gerçek evimde.. Biran önce kendime gelmeliydim. Saçlarımı tarayarak düzelttim ve ev topuzu yaptım aşağı inerken odaların birinden ses geliyordu. Dinlemenin ayıp olduğunu bildiğim halde karşı koyamayıp dinlemeye başladım.
- Yeni gelen kız dur neydi onun adı heh Sare o kız varya çok fenaymış araştırıp bulmuş burayı birde kıyafetleriyle fakir görünümü verecek tevazulu sanar gören ama hiç sanmıyorum.
- aynen bence de asıl böylelerinden korkacaksın.
Daha fazla dayanamayıp sessizce aşağı indim farkındayım ki suratım beş karıştı babam ağzını açtı ama uygun kelime bulamayıp geri kapadı.
Önümdeki zeytinleri kovalarken iştahımın tamamen kaçtığını anladım ve çatalımı gürültüyle masaya koydum. Gazetenin başından kafasını kaldıran babam yüzüme bir şey mi var der gibi baktı. Ben cevap vermeden merdivenleri tırmandım. Dışarıya çıkmak iyi gelirdi zaten son gunlerde pek iyi olduğum söylenemezdi. Dolabın önünde ne giysem gibi düşünürken telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Yatağın üzerindeki yanıp sönen telefonumu alıp ters M şekli yani W şeklini girdim. Mesaj gelmişti. Numara tanıdık değildi. "Bugün saat 15.30 gibi manolya cafe de ol" yazıyordu. İlk işim "kimsiniz?" Mesajı atmak oldu. "Alper" değip kısa bir mesaj atmıştı. Evet şimdi işim daha zordu. Su Yeşili mini bir elbise giydim kalın askılı olan yeşil elbise dizimden 2 karış yukarıdaydı bu elbise ile çıksam o hizmetçilerin dediklerini tasdiklemiş olurdum. Aman banane ben neysem oyum diyerek elbiseyi giydim. Ayağıma beyaz topuklularımı geçirip hafif bir makyaj ve saçlarımı düzleştirip çantamı alıp çıktım. Kapıda beni bekleyen bir araba vardı. Anahtarıyla açarak içeri girip sürücü koltuğunun yanındaki yere çantamı attım. Manolya cafe buraya 30-40 dk yol mesafesiydi ve saat 14.56 yetişmem an meselesiydi aman beklesin biraz ölmez zaten dedi bir yanım. Açık olan yolda ilerlerken telefonun melodisiyle doldu arabanın içi. Helin arıyordu. Efendim dedim kulaklıklarımı takarak.
Nasılsın güzelim
İyiyim ya ne olsun cafeye gidiyodum.Niye ? Bu saatte
Alper mi ne birşey konuşacakmışız
Amann kızım dikkat et dolanma öylelerinin yaninda
Yavrum iyimisin konuşulacak çok sey var bu alper babamın oğlu ama üveymi bana bilmiyorum.
Onu konuşacak heralde.Sen bana bunu demedin öylemi sare iyi iyi neyse bunu konuşacağız haberin olsun hadi ben kapatıyorum canım kendine iyi bak.
Tamam bebeğim hadi görüşürüz.
Evet 10 dakikalık yolumuz kalmıştı. Bakalım ne olacaktı.
İnsan yıllardır baskasina anne baba deyince ağır gelmezmi size. Bana duyunca çok ağır gelmişti. Belki gerçek anne babamın yanında büyütülseydim şımarık olabilirdim zaten zengin çocukları öyle olmuyormuydu. Hele bide tacize uğrarken sizi kurtaran sevdiğinizi öldüren adam abinizse ne yapardınız. Ben güçlü olmaya çalıştım ama olamadım sanırım beynimi yiyen düşüncelere son vererek manolya cafeye yakın bir yere ustaca park ettim. Arabadan inerken derin bir nefes aldım evet ben ezik değildim konuşacaktım hakkım neyse savunacaktım. Emin adımlarla cafeye doğru ilerledim ve cam kapıyı ittirdim. Gözlerim alperi ararken en arka masada bana işaret verdiğini gördüm ilerlerken bir yandanda kolumdaki saate baktım zamanı çok aşmamıştım. Sorun olacağını sanmıyordum. Saat 15:50 di. Çantamı yan sandalyeye indirirek karşısındaki sandalyeye oturdum. Yayvan bir şekilde oturuyordu ve hala istifini bozmamıştı. Gelirken gözleriyle beni süzmesi daha da rahatsız etmişti. Bacağımı diğer bacağımın üzerine atarak masaya doğru eğildim." ee konuşmayacakmısın? Beni buraya kadar getirdin. Yada dur yüzün yok demi ne diyebilirsin?"
"Seninle buraya alay etmeye gelmedim. Gel gidelim yarın adli tıpa kardeşmiyiz değilmiyiz öğrenelim. Kardeş olma havalarına girme sonra."
" Benim zaten senin gibi abim olsun istemem kim olsun isterki. Sen bundan sonra bana ne yapsan kar etmez. Çıkmaz sokakların zübbesisin sen. Ne benim senle bi işim olur nede senin bi işin olur. Sen benim abim olma ihtimalini çağatayı kucağıma vermenle ve bana tacizde bulunmanla kaybettin. Bu konu hakkında da eve erken gel o boş işsiz olan arkadaşlarını bırak da babamla konuşalım. Herşey gün yüzüne aydınlığa çıksın ozaman görürüz he adli tıp demişken seve seve gelirim varsin bir avuç saç kesilsin inanmak senin elinde." Diyerek masadan bir hışımla kalktım çantamı alarak topuklarımı yere vura vura yürüdüm. Uzaktan açtığım arabanın kontağına anahtarı soktum ve gaza var gücümle bastım. Malesefki sağa girilemez tabelasını göremediğimden sağdan gelen arabanın gündüz vakti boş yere açtığı fardan dolayı gözümü aldı ve karşı taraftan gelen arabanın sürücüsünün çocuk olduğunu görmekte geç kalmıştım.
Saniyeler vardı çoğu insana kısa gelen oysa o an saat gibi işlemişti. Neden her seferinde bir bela vardı peşimde hiç beni bırakmayan. O an anladımki kendime değil karşımdakine acıdım. Ve o müthiş bir şekilde kulakları dolduran metalin metale çarpma sesi... Ve burnumdaki o kan kokusu..Öncelikle yazmakdan vazgeçtim ilgi hiç birşey yok eğer biraz ilgi olsa devam edebilirim.. Sizi seviyorum
![](https://img.wattpad.com/cover/31378078-288-k761820.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ ŞEHİR #wattys2015
Teen FictionHerşeyi geçmişte bırakmaya karar vermiştim. Ailemi sevdiklerimi en önemlisi sevgilimi geride bırakmaya karar vermiştim. Bir bilet ile yeni şehre gitmeye karar almıştım. Artık yeni bir sayfa yeni bir hayat başliyoru bakalım yeni şehirde beni neler be...