Herkese merhabalar🧚♀️ yorum ve beğenileriniz beni mutlu ediyor🔔 belli bir sınıra ulaşana kadar bölüm atmayacağım lütfen dikkat edin 🔔
Hepinize iyi okumalar 🤍
[askerin A'sı]
Törenin üzerinden yaklaşık iki hafta geçmişti, Taehyung yeni hayatına tamamen alışmıştı. Her sabah Hoseok'un sesiyle uyanmak, ailesiyle sohbetler eşliğinde kahvaltı etmek daha sonrasında ise saray bahçesinde askerle yaptığı ufak çaplı keşifler artık yeni hayatının bir parçası olmuştu.
Bu keşifler sırasında aklına takılan çeşit çeşit sorularını sorarken çekinmiyor, asker de bunları cevaplamaktan bıkmıyordu. Eh, şimdiden bir sürü şey öğrenmişti; isminin anlamının tanrının hediyesi olduğunu, mavi taşlarla süslenmiş altın renkli tacının onun dış görünüşünü temsil ettiği gibi.
Bugün ise diğerlerine benzer bir sabaha uyanmıştı ama bugün farklıydı. Taehyung artık ders almaya başlayacaktı. Heyecanlıydı çünkü yazı yazabilecek, kitap okuyabilecek olma düşüncesi onu heveslendiriyordu. Ailesiyle yaptığı kahvaltının ardından askerle beraber yola koyulmuşlardı.
İlk başta okula gideceğini sanmıştı fakat Jungkook'un anlattığına göre prens olduğu için özel derslere gidecekti. Hevesle yanındaki askerin bilgilendirmelerini dinlerken faytondan kendisine sallanan elleri de karşılıksız bırakmıyordu.
Nihayet atölyenin önünde durduklarında Hoca Min Yoongi'nin çoktan kapıda beklediğini görmüşlerdi. Asker yardımıyla faytondan indiğinde kendisine yaklaşan beyaz tenli adamdan çekinmiş, yanındaki askerin kolunu tutma ihtiyacında bulunmuştu.
Adam kendilerine yaklaşarak selam vermiş prensi önünde saygıyla eğilmişti."Hoşgeldiniz efendim, ben Min Yoongi. Sizin öğretmeniniz olmaktan gurur duyuyorum, hiçbir pişmanlık duymayacaksınız."
"Merhaba." dedi kısık bir sesle Taehyung. Ders boyunca yalnız kalacak olmaları onu bi' tık endişelendiriyordu. Utangaçlığını henüz tam anlamıyla yenememişti. Yine de yeni insanlarla tanışacağı için mutluydu. Prens, askerle vedalaştıktan sonra Hoca Min'le beraber atölyeye girdi.
Uzun bir koridordan geçip büyük salona ilerlerken genç hayranlıkla izliyordu etrafını. Asılı tablolar yeri boydan boya kaplayan halılar, bir duvarda asılı büyük bir kara tahta vardı. Diğer duvarı ise boydan boya bir kitaplık dolduruyordu.
"Bunları ben de okuyabilecek miyim?" diye sordu Taehyung şaşkınlıkla. Öğreticisi Min, küçük prensin bu tatlı heyecanına güldü. "Elbette efendim, okumayı öğrendiğinizde buradaki tüm kitapları kullanabilirsiniz."
"Bana efendim demenize gerek yok, lütfen bir öğrenciniz gibi davranın bana" dedi Taehyung hocasına karşı. Yoongi gülümseyerek öğrencisini onayladığında dersin işleyişi hakkında biraz sohbet ettiler. Prensin meraklı hali yerini yavaş yavaş heyecana bırakıyordu, hocasının anlattığı tüm şeyleri öğrenmek için sabırsızlanıyordu.
Beraber karşılıklı bir şekilde yer masasına oturdular. Min Yoongi, öğrencisine bir defter kalem ve silgi getirdiğinde ilk dersleri başlamıştı.
Ders Taehyung'un sandığından daha eğlenceli geçiyordu. 'A' harfini öğrenmişlerdi, yazmaya başlamadan önce öğretmeni ondan çevresindeki 'A' harfli cisimleri saymasını istemişti. Taehyung bunu başarıyla tamamladığında ise yazılışına geçmişlerdi.
Taehyung şimdiden hocasına başarılı bir öğrenci olacağını göstermişti. Anlatılanları çabucak kavrıyor, bir yenisi için sabırsızlanıyordu kendi elinde olsa günde üç dört harf öğrenirdi, fakat öğretmeni yavaş ve tedbirli gitmekten yanaydı.