hepinize tatlı bayramlar🤍 (vote ve yorum belli sınıra ulaşana kadar bölüm atmayacağım)
herkese iyi okumalar💕[daha büyük bir kafes]
Ülkeyi kışın habercisi soğuklar sarmışken asker ve prens ders için atölyeye ilerliyordu. Hoş sabah sohbetlerinin eşliğinde, prens kurumuş yaprakların yarattığı görsel şöleni büyük bir zevkle izliyordu.
Sarayda geçirdiği ikinci ayın sonlarındaydı. Ailesine kavuştuğu için minnettardı fakat içi buruktu. Bunu ise şimdilik sadece askerle paylaşmak istemişti.
"Önceden bir kafesin içerisinde tıkılı kalmıştım, şimdi ise daha büyük bir kafesteyim." diye sızlandı prens. Bu masumane sözleri askerin içinde bir burukluk yaratmıştı. "Neden öyle düşünüyorsunuz?" diye sordu sebebini çok net bilmesine rağmen.
"O zamanlarda da dışarının tehlikeli olduğu söylenip izin verilmiyordu, şimdi de. Sanırım hiçbir zaman özgür olamayacağım."
Atölyenin önüne varmışlardı. Asker elbette birkaç şey söyleyebilirdi fakat o anlığına sessiz kalmayı tercih etmişti. Prensini Bay Min eşliğinde atölyeye yolladıktan sonra tekrardan faytona binerek sarayın yolunu tuttu. Bu süreç içerisinde prensin sözleri kafasında dönüp durmuştu. Aklına gelen fikirden biraz çekinse de 'denemekten zarar gelmez' diyerek saraya iner inmez kendisini kralın huzurunda bulmuştu.
Tüm saygısını koruyarak prensiyle arasında geçen konuşmayı üstünkörü anlatmış, en azından bir kaç saatliğine izin istemişti.
Askerden duyduklarıyla pişmanlık duyan kral, hatasının farkına yeni yeni varmıştı. Askere ufak bir teşekkürle izin vermişti. Küçük oğlu eve geldiğinde bu durumu onunla da konuşmak istiyordu.
İzin vermişti fakat yine de güvenliğini sağlamak için şehre asker yollamayı da es geçmemişti. Oğlunu bulduğuna şükürler ediyordu fakat hala o kadını bulamamış olması içini kemiriyordu.
Taehyung ise bugünkü dersine yaşları öğrenmişti. Hatta hocası ve kendisi arasındaki yaş farkını bulmaya yetecek kadar matematiksel işlemlere de başlamışlardı. Artık dersin bitmesini dört gözle bekliyordu, hemen askerin yaşını öğrenmeliydi. Bunu hocasına sormuştu fakat hocası affına sığınarak bilmediğini söylemişti.
Yoğun bir çalışmanın ardından ders nihayetinde bitmişti. Taehyung hocasına sarılarak atölyeden ayrıldı. Sarılabiliyordu, onun sevgi dili buydu. Yalnızca birkaç hafta içersinde yakınlaştığı hocası artık onun çoğalan çevresinden birisiydi.
Faytonun önünde bekleyen asker, prensini görmesiyle genişçe gülümsedi, prens merdivenleri inip kendisine yaklaştığında ise saygıyla eğildi.
"Asker kaç yaşındasın?" diye sordu Taehyung merhaba bile demeyi unutarak. O böyle sabırsızdı da biraz.
"26" diye cevapladı asker meraklı prensi. Taehyung bir cevap vermeden anladığını belli edercesine başını salladığında faytona geçti.
Askerin yanına oturmasıyla da "Yedi yaş varmış aramızda" dedi hemen ardından devam etti. "Ben doğduğumda sen yedi yaşındaymışsın yani."
Asker güldü. "Evet yedi yaşındaydım. Doğduğunuz günü çok iyi hatırlıyorum."
"Gerçekten mi! Nasıldım, bebekken beni görmüş müydün?"