9. Bölüm

250 41 26
                                    

Heyecandan altıma kaçırabilirim.

Yapmadığım şey değil. Yaparım.

Okuldan çıktığım gibi eve geldim. Evde silmediğim yer kalmadı. Gerçi dün akşam üşenip yıkamadığım bulaşıklar hariç pek bir şey yoktu ama bugün benim için çok özel bir misafir gelecekti ve evin kirli gözükmesini istemiyordum.

Daha doğrusu pasaklı olduğumu düşünüp benden soğumasını istemiyordum.

Son bir kez mutfağı kontrol edip üzerimi değiştirmek için odama gittim. Genelde giyindiğim gibi giyinirsem eve girmeden kaçar.

Çünkü evde genelde sadece boxerla geziyorum.

Beni öyle görüp iğrenmesinden korkuyorum.

Üzerime siyah geniş bir sweatshirt ve altıma da şort giyip onu beklemeye başladım. Umarım evimi beğenirdi. Umarım beni beğenirdi.

Yaklaşık on dakika sonra zil çaldı. Kapıyı açtıktan sonra yüzüme yerleştirdiğim gülümseme ile "hoşgeldin" dedim. Karşılık olarak "hoşbuldum" dedi ve ileri geçmesi için kenara çekildim. İçeri girdi ve elinde tuttuğu poşeti bana uzattı.

"Ödevi yaparken atıştırırız diye bir şeyler aldım" dedi.

Dudaklarına bakmaktan ne dediğine doğru dürüst odaklanamıyordum.

Dudakları çok güzel. Bir kere daha öpsem nolur ki?

Saçmalama siz arkadaşsınız.

"Beomgyu?" diyip elini önüme sallayınca daldığım yerden sıyrıldım ve ona karşı tebessüm edip başımı salladım. Salona geçmesi için salonu işaret ettim ve "İçeriye geç ben geliyorum" dedim. Elindeki poşetleri alıp aldığı abur cuburları yerleştirmek için mutfağa yöneldim.

♡^▽^♡

Taehyun'un Ağzından:

O mutfağa doğru ilerlerken bende gösterdiği yöne doğru gittim. Evinde neden bu kadar pembe var? Neden bu kadar düzenli? Neden evi de onun gibi lavanta kokuyor? Neden ben bunları düşünüyorum?

Koridorda biraz daha ilerledim ve salonun yan tarafındaki odanın ışığı yandığı için dikkatimi çekti ve oraya gittim. İçeri girmemle sanki cennetin bir kısmını buraya koymuşlar gibi hissettim. Diğer odalar gibi bu oda da pembe duvarları ile çevriliydi. Beyaz iki kişilik yatağının üzerine serdiği beyaz yatak örtüsü ve beyaz mobilyaları odasında çok şık duruyordu. Odasında turlamaya başladım. Yatağının sağ tarafında bulunan kafesin içinde bir papağan vardı. Yanına yaklaştığımda "Beomgyu, Beomgyu! " diye ötmeye başladı. Panikle kuşun yanından uzaklaştım ve kapıya doğru ilerledim. Bu tarafa doğru yaklaşan adım sesleriyle odadan çıkıp hemen salona geçtim. Projeyi hemen bitirmek istiyordum. Hemen.

"Yemek hazırladım. Gidip yiyelim sonra başlarız projeye" dedi ve ilerlemeye başladı. Bende onaylayan mırıltılar çıkartıp arkasından ilerledim. Hazırladığı sofraya karşı tebessüm ettim ve gösterdiği yere oturdum. Yemekleri servis ettikten sonra karşıma geçti.

Derin bir sessizlikten sonra artık sıkıldığım için konuşmaya başladım.

"Bölüm olarak ne düşünüyorsun?" diye aklıma ilk geleni sordum. Kafasını tabağından kaldırdı ve o güzel gözleriyle, gözlerimin en derinine bakarak konuşmaya başladı. "Tıp istiyorum. Sen?" dedi. Böyle bir cevap bekliyordum çünkü onu ne zaman görseniz hep ders çalışıyor oluyordu. Tebessüm ettim ve sorusunu yanıtladım. "Gıda mühendisliği okumak istiyorum." dedim.

Gözünün önüne gelen saçlarını geriye doğru ittirdi ve bu sefer o soru sordu. "Hangi şehirde okumak istiyorsun peki?" dedi. "Aslında farketmez. İyi bir üniversite olsun yeter bence. Bulunduğu şehir önemli değil." dedim. Ben sormadan o yanıtladı. Bakışlarını tabağına indirdi ve "Ben üniversiteyi asla burada okumam. Bu şehir hariç her yere giderim yeter ki buradan kurtulayım" dedi. "Neden?" merakıma yenilip sordum. Cevap vermedi. Vermesini bekledim ama bir cevap vermedi. Yemeklerimizi bitirdikten sonra birlikte sofrayı topladık.

Sonrasında telefonumu çıkartıp fotoğraf çekmek için kamerayı açtım. Doğru dürüst fotoğraf çekemedik ama yine de bir şeyler vardı elimizde. Fotoğrafları ona da attım. Abur cuburları tabaklara koyduk.

"Eeeee nereden başlayacağız?" dedim salona geçerken.

"Bilemiyorum. İlk önce gidip araştırma konularını çıkartıp sonra sunuma dökelim bence" dedi. Bende kafamla onayladım ve onun bilgisayarını alıp gelmesini beklemek için koltuğa oturdum. Biraz sonra elinde bilgisayarla beraber salona geldi. Araştırmayı yapmaya başladık.

23.56

Beomgyu'nun Ağzından:

"Yeter artık gerçekten artık kafamı hissetmiyorum" diye bir milyonuncu defa sızlanınca artık ekrana bakmaktan şişmiş olan gözlerimi kırpıştırdım ve bilgisayarın ekranını kapattım. "Bence de yeter" dedim. Saate doğru kafamı çevirdim. Çevirmez olaydım. Yaklaşık dört saattir ders çalışıyorduk. Daha projenin yüzde onunu bile halledemememiştik. İki hafta içerisinde projeyi bitirmemiz gerekiyordu.

"Artık gitmeliyim." dedi bir anda. Saat çok geç olduğu için ailesinden izin alıp burada kalması daha doğru olurdu. Yalnız gitmesine izin veremezdim. "Burada kalabilirsin. Geç oldu hem. Gitme yarın okula beraber gideriz oradan da tekrar buraya geliriz. Projeye biraz daha devam eder sonra gidersin. Olmaz mı?" diye sordum. Tebessüm edip "bekle" dedi.

Annesinden izin almak için onu aradı. Geçen bir dakikalık konuşmanın ardından izin almayı başarmış, bende ona kendi yatağımı hazırlamaya başlamıştım. Odaya girdiğinde eline pijama takımlarımdan verdim ve ona banyonun yerini gösterdim. Arkasını dönüp ilerleyecekken bir anda bana doğru dönüp "sen nerede yatacaksın?" diye sordu.

"Salonda yatacağım." diye yanıtladıktan sonra yatağının çarşafını düzeltmeye devam etmek için arkamı döndüm. "Aslında beraber uyuyabiliriz" dedi. "Tabi iki arkadaş olarak" diye ekledi. Arkamı döndüm ve "olmaz rahatsız olursun" dedim ama itiraz etti. En sonunda kabul ettim ve onu banyoya gönderdim. Yatağı serdikten sonra bende üzerimi değiştirdim ve salonu toparlamak için oraya geçtim.

Salonda döktüklerimizi topladıktan sonra odaya girdim ve Tae'nin yanına uzandım. Onu rahatsız etmemek için yatağın en uç köşesine geçtim. Telefonumu elime alarak gruptan gelen mesajları umursamadan çektiği 'mükemmel' fotoğrafı paylaştım. Fotoğrafa bakarak sırıtan Tae'ye karşı tebessüm ettim.

Telefonunu kapatıp uyku moduna geçen Tae'ye karşı tebessüm edip salak arkadaşlarıma yazmak için grubumuza girdim. Onlarla konuştuktan sonra gözlerimi kapattım ve kendimi derin bir uykuya bıraktım.

Arkadaş kalacaktık. Dediği gibi olacaktı. Böyle daha iyi hissediyorduk

♡^▽^♡

Gruptaki yazışmalar diğer bölümde. Bu bölüm zerre içime sinmedi ama yapacak bir şey yok ne yazıkki

𝑭𝒂𝒓𝒆𝒘𝒆𝒍𝒍, 𝑵𝒆𝒗𝒆𝒓𝒍𝒂𝒏𝒅 [𝑻𝒂𝒆𝒈𝒚𝒖]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin