BÖLÜM 23

26 2 0
                                    

Dengemi kaybedip yere düşerken söylenenleri toplamaya çalışıyordum.Ayaz kaza yapmıştı.Belkide o kaşar markası yüzündendi.
"Durumu çok kritik Çağatay ben onsuz yapamam"dedi Melek hıçkırıkları arasından.
"Ona bir şey olmaz merak etme"dedi Doğa.
"Hastaneye gidelim çabuk"dedi Çağatay.
Herkes bir şeyler söylerken ben onların söylediklerini beynimde tekrar ediyordum.Ayaz benim için değerliydi.Her ne kadar bana aşık olmayıp arkadaş olmak istediğini söylesede ona herkesten fazla değer veriyordum.Bana aşık olmadığı için ona bencilce davranamazdım.
"Sende geliyor musun Hira"dedi Doğa.
Elimden tutup beni kaldırdı ve evden çıktık.Yolculuk boyunca Doğa'nın ve Çağatay'ın düşünceli bakışları,Melek'in hıçkırıkla ağlaması ve benim camdan gittiğimiz yolları izleyerek içimden attığım çığlıklar vardı.Hepimiz üzgündük.Ayaz'a birşey olması ihtimali bile hepimizi berbat etmişti.Zaten onu hiç tanımasak bile dünyadan iyi bir insanın gideceği için üzülmemiz gerekirdi.Ama ona bişey olmaması için elimden ne gelirse yapacaktım.
"Geldik hadi inin ama bakın ona bir şey olmayacak tamam mı bunu aklınıza sokun"dedi Çağatay.Hastanenin içerisine girdiğimizde birçok koşuşturan insanlar vardı.Kim bilir niçin buradalardı?Asansöre binip -2ye indik.Yoğun bakım ve ameliyat üniteleri vardı.Ameliyathanelerinin olduğu bölüme ilerledikçe içim acıyordu.
"Abi"diyerek bağırarak ağlamaya başladı Melek.
"Ona bişey olmayacak Melek.Bu hastaneden bana bağırarak çıkacak anladın mı"diye bende bağırdım.Kafasını 'evet'anlamında sallayıp bana sarıldı.Ameliyathanenin önünde 1 saat bekledikten sonra içeriden bir doktor çıktı.
"Ayaz nasıl"dedi Doğa bizim konuşamayacağımızı anlayarak.
"Ayaz Bey fazla hız yapmış ve şarampolden yuvarlanmış.Bunun gibi vakalarda omuz,kol ve bacak kırıkları,dalak ve böbrek zedelenmesi hatta ölüm bile gerçekleşebiliyor.Fakat arkadaşınız sanki ölmek istercesine kendini arabadan dışarı atmış"dedi.
"Kısa konuşun lütfen"dedi Çağatay.
"Beyni büyük hasar görmüş şuan çok riskli bir ameliyatta ve bir süre daha sürecek"dedi.
Melek'in ağlamaları şiddetlenirken benimde gözlerim kendini tutamayıp yaşlarını bırakmaya başladı.O sırada kaşar markasının Tiz ve iğrenç çığlıkları duyuldu.
"Sevgilim nerede"diye bağırıyordu.Bizi gördüğü gibi hemen yanımıza koştu.
"Defol git buradan"diyip önüne atıldım.
"Kavga çıkarmak için gelmedim onu merak ediyorum gerçekten"dedi.
"Kızım neyin merakı bu?Ben senin gibileri çok iyi bilirim.Ayaz'ı nasıl bırakıp gittiysen 3 yıllık ilişkini nasıl bırakıp gittiysen şimdide öyle defolup gideceksin.Sırf Ayaz bizimle yaşadı ve maddi anlamda iyi duruma geçti diye onunla iletişime geçtin.Hemen buradan gidiyorsun"dedim sinirle.
"Siktirip git yoksa fena olacak"dedi Çağatay.
"Pardon ama siz beni buradan gönderecek yetkiyi kimden aldınız"dedi kaşar markası.
"Abim burada olsa oda aynen böyle yapardı"dedi Melek.
"Seni buradan fırlatmamamız için 5 dk izin veriyoruz"dedi Doğa.O anda içeriden bir kadın çıktı.
"Nasıl oldu bitti mi ameliyat"dedi Melek hızla.
"Bitmek üzere hemen yoğun bakıma alacağız hayati tehlikesi hala devam ediyor olacak"dedi kadın.
"Peki yoğun bakımdan ne zaman çıkacak"dedi Çağatay.
"Gün veya saat veremem.Belki günler belki aylar sürer ama bekleyeceğiz şuan yaşadığına şükretmelisiniz"diyip gitti.Ameliyatın bitmesinin sevincini yaşayıp birbirimize sarıldık.Kaşar markası ise oturup öylece telefonuyla oynuyordu.Bizimkilerin sevincini yarıda bölmeyip onun yanına gittim.Kolundan tutup kenardaki duvara yasladım.Kolumu boğazına koyarak nefes almasını zorlaştırdım.
"Şimdi beni iyi dinle kaşar markası.Ya buradan hemen gidersin ya da seni adamlarımla zorla götüttürürüm ki bunu hiç istemezsin.Babamın mafya olduğunu söylememe gerek yok zaten bunu sen araştırıp gelmişsindir"dedim.Kolumu elleriyle ittirsede başarılı olamadı.Bacağıyla bana engel olmaya çalıştığında ona tekme atarak durdurdum.Mafya kızı olmak bazen cidden işe yarıyordu.
"Bir dahakine ben böylesine dokunmam sana şimdi buradan gidiyorsun ve birdaha da ortaya çıkmıyorsun"dedim ve kolumu bıraktım.
"Ayaz'ı sana bırakmayacağım lanet olası"diyip gitti.Bu söylediğine tıslayıp bizimkilerin yanına gittim.
"Neredeydin"dedi Çağatay.
"Hiç geziniyordum öyle.Çıkardılar mı"diye sordum merakla.
"Birazdan çıkar"diye söyledikten sonra ameliyathane kapısı açıldı.Fakat bize yüzünü dahi göstermeden hemen yoğun bakım ünitesine götürdüler.Melek arkasından koştursada işe yaramadı.Gözyaşlarım kendini tutamayıp akmaya başladı.Ayaz'a bişey olması ihtimali bile beni mahvediyordu.Çağatay Melek'e sarılmış teselli ediyordu.Doğa ise telefonla konuşuyordu.Ben ise boş bakışlarımla insanları inceliyordum.
"Ulaç'ta geliyor sorun olmaz dimi"dedi Doğa.
"Gelsin tabi"dedim tepkisizce.
"Şey,Kıvanç'ı çağırdım birazdan oda burada olur"dedi utanarak.
"Çağırmışsın ne diyeyim"dedim konuşmaya halim olmayarak.
Fazla zaman geçmeden Kıvanç pisliği geldi.
"Ah,çok üzüldüm çocuklar geçmiş olsun"dedi Kıvanç pisliği.
Çağatay ve ben ona 'iğrençsin'bakışlarımızı attık.Doğa ve Melek ise minnettar şekilde bakıyordu.Doğa köşeye gidip annesiyle konuşmaya başladı.Kıvanç pisliği ise bana yaklaşmaya başladı.
"Çok üzüldüm prenses gerçekten arkadaşın için elimden gelen her şeyi yapabilirim"dedi kulağıma doğru.Fısıltı şeklinde söylemişti ama Çağatay bizi izliyordu.
"Eğer bir şey gerekse biz yaparız zaten"dedim dayanamayıp.
"Hep yanındayım.Sakın üzülme olur mu"dedi yavşakça tavırlarıyla.
"Herkes yanımda merak etme"dedim.
"Neyse tekrar yanına gelirim"diyip Doğa'nın yanına geri döndü.
Yoğun bakım Ünitesi'nden doktor çıkınca hepimiz yanına koştuk.
"Ayaz nasıl"dedik hep birlikte.
"Durumu stabil.Yani hayati tehlike olmasa bile ani bir reaksiyona karşı 3 gün burada kalması gerek.Zaten geçirdiği ameliyat kolay bir operasyon değildi arkadaşlar.Kısa süreliğine bir yada iki kişi girebilir ama birlikte girmeyin.Lütfen içeride çok az kalın"diyip gülümsedi ve gitti.Ben Doğa'ya Doğa Çağatay'a Çağatay Melek'e Melek bana bakıyordu.Kıvanç pisliği ise hepimize mal mal bakıyordu.Gözüm Ulaç'a takıldığında yanına gittim.
"Geçmiş olsun"dedi dalgın haliyle.
"Anlaşılan sana bişeyler olmuş.Ayaz'dan sonra söz veriyorum seninle dertleşeceğim"diyip sırtını sıvazladım.
Bizimkilerin yanına gittiğimde hep birlikte kimin gireceğini karar veriyorlardı.Doğa'nın Ulaç'ın yanına gittiğini görünce istemsizce gülümsedim.
"Kimler giriyor bakalım"dedim.
"Sen ve Melek"dedi Çağatay.
"Saçmalamayın Ayaz beni görürse hiç uyanmaz hatta direk ben ölüyim falan der"dedim heyecanla.Filmlerdeki gibi bana aşık olmasını istediğim adamın yanına gidip ağlayıp sarılamazdım.Açıkcası yapmak istesemde bir anda Ayaz'ın uyanacağı düşüncesi tırsmama sebep oluyordu.
"Önce ben gireyim sonra sen gir Hira olur mu"dedi Melek şişmiş gözleriyle bana bakarak.
"Peki"demekle yetindim.Girip yüzünü görüp çıkacaktım işte.
Melek Abi'sinin yanına giderken üstüne birkaç şey giydirdiler.Çağatay ve ben ise kahve içiyorduk.Doğa,Ulaç ve Kıvanç pisliği ise tartışıyorlardı.Hatta daha çok Ulaç ve Kıvanç pisliği.Doğa ise tartışmaya girip onları anlamaya çalışıyordu.Melek'in çıktığını görünce ayağı kalktık.
Ağlıyordu ama bir yandanda gülümsüyordu.
"O kadar güzel uyuyor ki Hira onunla her şeyini paylaşabilirsin"dedi.Evet,belkide uyurken ona bazı şeyleri açıklamak iyi gelebilirdi.Bende yoğun bakıma gireceğimden ellerimi iyice dezenfekte ettim.

ULAŞILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin