BÖLÜM 16

32 1 0
                                    

Bara geldiğimizde birçok kişi vardı.Bu barda tanındığımız için hemen içeriye geçtik.Bayadır eğlenmemiştim ve bugün hepsinin tadı çıkacaktı.İçeriye girdiğimizde hemen algılanan sigara ve alkol kokusu ile karışmış parfüm kokularıydı.Bazıları dans ederek içkilerini içiyor,bazıları ise yiyişiyorlardı.Bizim için özel olarak hazırlanmış bir masaya geçtik.Çağatay ve Melek yan yana oturdu ve Çağatay kolunu Melek'in omzuna attı.Doğa ise benim yanıma oturdu ve onun yanına Kıvanç pisliği oturdu.Kıvanç pisliği arada bana bakıp göz kırpıyordu.Çağatay garsondan şampanya istedi.Kısa süre sonra şampanya geldi ve Çağatay ayağa kalktı.
"Hep birlikte olmamıza ve özellikle Hira'nın büyük aşk yaşaması için"için deyip şampanyayı patlattı.Fışkırmasıyla yerimden biraz ileri gittim.Gözlerim tam Kıvanç pisliğinin gözleri hizasındaydı.Şampanyadan herkes kadehlerini doldurduktan sonra bir dikişte içtim.Bugün fazla sarhoş olup delice eğlenmek istiyordum.Dans edenleri izleyerek kulaklarımı dolduran yüksek sesli müziğe eşlik ettim.Yanımdan geçen garsonu durdurdum.
"Tekila alabilir miyim"dedim gülümseyerek.
"Hızlı gitme Hira"dedi Çağatay.
İçkim geldikten sonra biraz bekledim.Ve daha sonra boğazımı yakan içkiyi mideme gönderdim.Her defasında yudumlarımda boğazım yanıyordu.Sarhoş olmaya başlamıştım.Başımın dönmesine aldırmayıp dans etmeye başladım.Barın dj'si işinde gerçekten iyiydi ve bizi coşturmayı başarıyordu.
"Ben sana yardım edeyim"diyip Kıvanç pisliği yanıma geldi.Ellerimi tutup beni döndürmeye başladığında sarhoşluğumdan yararlanıp ona dahada yakınlaştım.Neyseki Doğa bize arkasını dönüktü ve Melek ile konuşuyordu.
"Sana karşı bazı hislerim var Kıvanç"dedim kahkaha atarak.
Şu zamana kadar sarhoşluk rolündeki oscar ödülünü alabilirdim.Önce şaşırdı fakat sonradan yüzüne büyük bir gülümseme yerleşti.Sarhoştum ama kendimdeydim.O ise sarhoş değildi ama beni fazla sarhoş zannediyordu.
"Bende sana karşı bişeyler hissediyorum adını koyamadığım.İmkansız gibi görünsekte biz olabiliriz"diyip bana daha çok yaklaştı.İşte elime düştün pislik herif!
"Ben daha önce böyle olmamıştım"diyip tekrar kahkaha attım.
Beni etrafımda döndürdükten sonra kendine çekti.Ben ise şarkının ritmine uyup kendi çapımda dans etmeye başladım.
"Hira,bunları duyduğuma çok sevindim"dedi yapmacık gülümsemeyle.
Onun yanında daha fazla duramayacağımı anladığımdan arkadaşlarımın yanına gittim.Az önce oturduğu yerin aksine Kıvanç pisliği benim yanıma oturdu.Doğa ise benim yanıma gelip konuşmaya başladı.
"Yarın annemler sana gelecekmiş Hira müsaitsin değil mi"dedi gülümseyerek.
"Sorulur mu hiç?Tabikide gelsinler.Hem bu aralar pek görüşemedik onlarla özledim"dedim gülümseyerek.
"Peki.Bu arada sen gelsene benimle"dedi.
Daha sessiz bir ortama geldiğimizde Doğa saçma sapan kahkaha atmaya başladı.
"Hira sarhoş değilim bana malmışım gibi bakma"dedi ciddileşmeye çalışarak.
"Ee anlat bakalım ne oldu"dedim gülümseyerek.
"Ayaz'a resmen aşık olmuşsun kızım"dedi kahkaha atarak.
"Neden bahsediyorsun Doğa"dedim kaşlarımı çatarak.
"Aşık falan olduğumu ben değilde siz mi biliyorsunuz"dedim sinirle.
"Hira artık kabul et.Bakışların,ona sinirlenişin hatta ona gülüşün bile o kadar içten,samimi ve aşkla doluki"dedi gülerek.
"Bak sen"dedim bende gülmeye başlamıştım.
Ayaz'a hissettiğim duygular aşk değildi.Ama arkadaşlıkta değildi.Belkide sadece ulaşma çabası.
"Ona ulaşamadığım için kendimden nefret ediyorum.Bana karşı direnen tek erkek.Şu ana kadar belkide defalarca tahrik edildi ama hiç birinde beni etkileyen birşey yapmadı"dedim ciddiyetle.
"Peki.Sen öyle diyorsan öyledir"dedi oda ciddileşmişti.
"Hadi yanlarına gidelim"dedim.
Tekrar masamıza döndükten sonra Çağatay beni dansa kaldırdı.Melek tabikide beni kıskanmamalı.
Dans etmeye devam ediyorduk ve bir yandanda konuşuyorduk.
"Kıvanç'ı aşık ettin mi kendine bakalım"dedi gülerek.
"Daha değil.Ama olacak bak gör.Onu öyle bitireceğim ki aşktan uzaklaşacak ve aldatmanın ne olduğunu dibine kadar yaşayacak"dedim gözlerimi ona dikerek.
Bize bakıp tırnaklarını yiyiyordu.Küfürler savurduğunu anlıyor gibiydim.
"Melek'le ilgileneyim biraz"dedi Çağatay.
"Ya bak ama şimdi kıskanıyorum tatlım"dedim kahkaha atarak.
Dans etmeyi bırakıp yeniden içki aldım.Başımın dönmesi daha fazla tetiklenirken midemin bulantısıda artıyordu.Boğazımı yakan sıvı sanki vücudumu delip geçiyordu.
"Yavaş ol"dedi Kıvanç pisliği bacağıma dokunarak.
Babam gitmeden önce intikam alevleriyle tutuşuyordum ve erkekler böyle yaptıklarında onları tahrik ediyordum.Ama şimdi farklıydı sanki içime utanma duygusu yerleştirilmişti.Fakat Kıvanç pisliğinin dokunuşuyla utanma duygusundan çok nefret duygularım kabarıyordu.
"Karışma bana"dedim kahkaha atarak.
Kadehlerimi saymayı bıraktıktan sonra artık kendimden geçmiştim.Gözlerim bulanıklaşmıştı ve başım çok dönüyordu.
"Evine bırakmamızı ister misin Hira,lütfen"dedi Çağatay.
"Hayır ya ben iyiyim"diyip dans etmeye başladım.Ritimlere hiç uymuyordum ve saçma sapan hareketler yapıyordum.
"Hira,sana yardım edeyim.Hadi arkadaşım evine gidelim bak iyi değilsin"diyen Doğa'ydı.
"Doğa bari sen yapma babamdan sonra ilk büyük eğlencem bu bırakta tadını çıkarayım"dedim gülerek.
"Peki"diyip olduğu yere geri döndü.
Yanıma gelen yakışıklı bir genç adamı gördükten sonra gözlerim iyice sönmüştü.Arada geliyor sonra tekrar bulanıklaşıyordu yüzü.
"Burada da karşıma çıktın"diyen sesi tanımıştım.Evet bu Demirdi.
"Demek buraya da geldin"diyip güldüm.Sarhoşluğun etkisiyle olmuş olacak ki bir anda kendimi onun kollarında buldum.Gözlerimi tam gözlerime sabitleyerek konuştu.
"Bu kadar güzel bakma Hira.Kötü kız gibi görünen bedenine bu masum bakışların oldukça fazla geliyor"dedi.
Kolumun çekilmesiyle birden irkildim.Birden ellerim bir kere yere değdi ve başım aşağı uzandı.Beni taşıyan kişiye bakmak için eğildim ve birden gözlerim kapandı.
Ateş.
Beni kaçırıyordu fakat ben sarhoşluğumun verdiği yetkiye dayanarak hiçbir tepki veremiyordum.Gözlerim sadece karanlık bir hapisin içindeydi.Bedenim ise titriyordu.İçkinin verdiği üşüme nedeniyle mi yoksa korkudan mı olduğunu çözememiştim.Ateş koşmaya devam ettikçe kusma isteğim artıyordu.Bardan çıktığımızı anlamıştım çünkü gürültülü şarkı sesleri yerine insan sesleri vardı.Doğa ve Melek'in çığlıklarını,Kıvanç pisliğinin küfürlerini,Demir ve Çağatay'ın ise saydırdığı küfürlerin bize gittikçe yakınlaştığımı anlıyordum.Tepki veremiyordum.Bir anda çığlıklar,küfürler ve koşuşturma sesleri kesildi.Yerine motor sesini duydum ve kulağıma fısıldanan o cümleyi.
'Bu gece benim olacaksın prenses'.
Kollarımı hareket ettirip ona yumruklar savurmak istiyordum ama bedenim buna gücümün olmadığını her defasında yüzüme vuruyordu.Suratıma dökülen kova suyla gözlerimi biraz da olsa açabilmiştim.Ateş'in nefret ettiğim yüzünü gördüm.Kendimi zorlayarak etrafı inceledim.Ateş'in kucağındaydım ve bir evdeydik.Hafif serindi ama köşede şömine yanıyordu.Duvarlarına baktığımda ise benim her yerde çekildiğim fotoğraflar vardı.Benim her fotoğrafımın yanında ise Ateş'in fotoğrafları vardı ve iki fotoğrafın arası kalplerle döşenmişti.Evin bütün eşyaları beyazdı.Renkli veya siyah hiçbir şey yoktu.Tek renkli olan şey kırmızı kalplerdi.
"Kendine geldin mi güzelim"dedi Ateş gözlerime bakarak.
Başımı 'evet'anlamında salladım.
"Kahve yapabilir misin hala tam olarak ayılmadım"dedim tatlı gözükmeye çalışarak.Beni kucağından beyaz köşeye bıraktı.Bacaklarımı uzatarak köşeye yerleştim.Telefonumu bulmaya çalıştım fakat masada unutmuştum.Keşke bu kadar içmeseymişim!Şimdi bu takıntılı şizofrenle uğraşacaktım.Korkuyordum ama kötü düşünmemeliydim.Korktuğumu belli ederek kötü kız profilime zarar vermemeliydim.
"Kahven hazır"diyip yanıma geldi.
"Neden beni buraya getirdin"dedim kahvemi yudumlayarak.
"Bu gece tamamıyla benim olacaksın Hira"dedi çarpık gülümsemesiyle.
"Peki ben bunu istemiyorsam ne olacak"dedim kaşlarımı çatarak.
Bedenim eski kuvvetine geri dönüyordu ama kusma isteğim ve başımın ağrısı dinmek bilmiyordu.
"Isteyeceksin"diye bağırdı.
Kusma isteğim kendini artırınca istemsizce ayağı kalktım.
"Kusmam gerekiyor"dedim ağzımı tutarak.
"İlerdeki ilk sol kapı"diyerek eliyle gösterdi.
Koşarak söylediği yere gittim.Banyoda içerisi gibi beyazdı.Hemen işimi halledip banyoyu inceledim.Banyo dolabının içini açtığımda 2 diş fırçası,2 macun,makyaj temizleme malzemeleri,yüz temizleme jelleri vardı.Bunları kimindiki?Düşüncelerimi başımdan savup Ateş'in yanına döndüm.
"Bu ev kimin"dedim merakla.
"Benim olduktan sonra ikimizin ömürü boyunca kalacağı ev"dedi gülümseyerek.
Tepki vermedim çünkü şu an ona tepki vererek onu sinirlendireceğimi biliyordum.
"Ama istersen çocuklarımız olunca daha büyük bir eve geçeriz"dedi.
"Ateş iyi değilsin"dedim dayanamayarak.
"Emin ol hiç bu kadar iyi olmadım.Hadi hazırsan yatak odasına gidelim"dedi ciddiyetle.
"Olmaz"dedim kaşlarımı çatarak.
"Neden burada mı başlamak istiyorsun"dedi.
"Hayır seni istemiyorum.Ben seni sevmiyorum"dedim yüzümü buruştururak.
"O şerefsiz Ayaz'a mı aşıksın yoksa"dedi bağırarak.Gittikçe yakınlaşıyordu ve ben geri gidiyordum.
"Ayaz mı?Ah,saçmalama"dedim.
Herkes neden ona aşık olduğumu falan sanıyordu?
"Peki o zaman bu gece dinlen biraz.Yarın bitecek bu iş"diyip gitti.
Kapıya ilerleyip kilidi kontrol ettim.Tabikide kilitlemişti.Ceketinin ceplerini aradıktan sonra hiç bir sonuca ulaşamadım.Yorgundum ve bu yüzden uyumak istiyordum.Köşeden bir yastık alıp banyoya ilerledim.Ateş'in ne yapacağı belli olmadığından bugünlük burada uyuyacaktım.
Kapıyı kilitledikten sonra yastığımı yerleştirip yere yattım.Şimdiden özlemiştim evimi.Acaba kaçırıldıktan sonra hala beni arıyorlar mıydı?Ayaz beni merak etmiş miydi?Kurtulacak mıydım?Kendimi koruyabilirdim buna inanıyordum.Masumluğumu iğrenç birine vermeyi hiçte planlamıyordum.Her ne kadar rahatsız olsamda gözlerimi kapatıp uykuya daldım.

ULAŞILMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin