"Senpai.." Çantasını alan çocuğa şaşkınca baktı, "Haydi Emiko, gidelim." Üstündeki gevşemiş kravatı umuramadan Emiko, eteğini esen rüzgarda dikkatle tuttu ve hızlıca Todoroki'ye yetişti.
"Ne yemek istersin?" Todoroki hızlıca sorduğunda Emiko dudaklarını büzüp omuzlarını kaldırdı, "Bilmem, sen seç Senpai." Todoroki ses çıkarmadan istikameti belirlediğinde Emiko onu takip etti.
"Kami-sama! Onunla yemek yiyeceğim! Bu bir işaret mi? Lütfen, eğer evleneceksek yoldan sarı bir taksi geçsin, ihtimali daha fazla hem ne de olsa -"
"Oh!"
Burnunu Todoroki'nin sırtına vurduğunda Emiko bir adım geriye sendeledi, "Neden durdu -" Kırmızı tabelalı lokantanın ışığı altında akşam servisi yüzünden bir tık kalabalık olan masalarından birini Todoroki göz kestirince Emiko'nun bileğimi tuttu, "Gel, insanlar doluşmadan bir yere geçelim," dedi ve nazikçe onu restoranta soktu.
Emiko'nun çantasıyla kendi çantasını solunda kalan sandalyeye attığında yerleşti, "Yer fazla cüzdan açtıracak galiba Senpai.." Emiko gerilerek söylediğinde Todoroki düz ifadeyle, "Ben öderim -" dediğinde Emiko kaşlarını çattı, "Seni yemeğe çağıran bendim ama!" dese de Todoroki devam etti, "Ama ben seni üzdüm. Yaoyorozu bunu benim seni üzmemle ilgili olduğunu söyledi."
Emiko göz devirdi, "Anlaşılan Yaoyorozu her şeye gayet hakim," dediğinde önündeki menüden kendine hafif bir salata söyledi, "Soğuk soba, lütfen." Garson gülümseyip siparişleri aldığında Todoroki, Emiko'ya döndü, "Ben üzgünüm. Sadece kızgındım, hepsi bu."
"Kızgın? Neye kızmıştın?" Todoroki kaşlarını tekrar çattı, masum ve meleksi yüzünde kırışıklık oluşacak diye Emiko tırsarken, "Pedere. Uzun hikaye, boşver," dedi ve Todoroki konuyu kapattı.
"Anlıyorum, fakat biliyorsun, o da aileye katılmaya çalışıyor Senpai." Todoroki göz devirdiğinde Emiko yutkundu, "Ve sorun değil. Bana bağırmakla tamamen haklıydın, bana katlanmak zorunda değilsin, Kami-sama..." Emiko kekeledi ve ağzında lafı dolandırdı, "Yani aslında sadece... Sen fazla mükemmelsin, buna ayak uydurmaya çalışırken çok saçmalıyorum ve işte! Her neyse." Todoroki yutkundu, düz yüz ifadesi neredeyse hiç bozulmadan kulaklarını kabarttı.
"Senden gerçekten çok hoşlanıyorum Senpai," Emiko kızaran yanak ve kulaklarına lanetler okusa da devam etti, "Hiç şansımız yok mu?" Elleri terliyordu, gözleri sonuna kadar açılmış ve kalbi bozuk bir çalar saat gibi susmak bilmiyordu. Kuru boğazı acıyla yutkundu.
"Emiko. Ben birinden nasıl hoşlanacağımı bilmiyorum," dediğinde Emiko tamamen yıkılmıştı, "Anladım. Sorun değil -"
"Bana öğret."
Emiko eğik başını kaldırdı ve derin nefesini tuttu, "Bana nasıl seveceğimi öğret." Emiko sulanan gözlerini yumdu ve gülümsedi, "Senpai!" Garson masaya tabakları koyduğunda ikisi de susmak zorunda kaldı. Soğuk sobası önünde olan Todoroki yemeğine bakıp Emiko'ya döndü, "İstersen sana yarısını verebilirim?"
Emiko gülümsedi ve ayağa kalktı, "Bana çantaları uzatır mısın Senpai?" Todoroki anlam yükleyemediği yüz ifadesiyle istediğini yerine getirdiğinde Emiko tabağı ile Todoroki'nin yanına kuruldu. "Şimdi sana daha rahat nasıl beni sevebileceğini öğretebilirim Senpai."
~•~
İmdat bu kurgu neden hiçbir yere gitmiyor?
Erken final verirsem linç yiyeceğimi hissediyorum.