Nagi'nin Reo ile tekrardan karşılaşması çok uzun sürmedi.Nagi, o gün birkaç gün önce anlamadığı bir şekilde hasar alan arabasını tamire götürmüştü. Arabasını tamir ettirmezse şubat soğuğunda yürümeye devam edecekti. Yürümeyi sevmezdi. Kış mevsimini sevdiği hiç söylenemezdi. O yüzden izin gününü bunun için harcamak kötü bir fikir sayılmazdı.
Teknik serviste geçirdiği yarım günün ardından araba kapısı tamir olmuştu. Nagi, arabasını aldığı sonuçtan memnun bir şekilde evine doğru sürerken mağazaların önünden geçen tanıdık bir sima Nagi'nin arabayı sağa çekmesine neden oldu.
Küçük bir atkuyruğu yapılmış mor saçlar, üzümü andıran mor gözler, soğuktan kızarmış yanaklar ve ne ince ne de dolgun olan dudaklar... Bu birkaç gün önce tanıştığı ve sürekli rast geldiği çocuktu. Bu kez üzerinde siyah bir palto, içinde de lila renginde bir kazak vardı ve eldiven takmayı da unutmamıştı. Fakat titreyen bedeninden üşümemek için kabanının da eldiveninin de yeterli olmadığı belli oluyordu. Nagi, Reo'nun nereye yürüdüğünü bilmiyordu ama şundan emindi ki çocuğun yolu uzunsa bu yol onun için epey külfetli olacaktı.
Arabanın camını açtı. "Reo!" diye yürüyen çocuğa seslendi. Şanslıydı ki Reo Nagi'nin sesini duydu ve meraklı bakışlarla ona doğru döndü. Nagi, Reo'nun soğuktan kızarmış yanaklarını daha net gördüğünde kurumuş dudaklarını ıslattı. "Sen de istersen gideceğin yere kadar seni bırakabilirim hava çok serin." dedi. Reo ikilemde kalmış bir halde olduğu yerde kıpırdanırken Nagi hayatında yapmayacağı şeyleri yapma zincirine devam etti
"Bir yırtıcının soğuğun gazabına uğraması sence de çok talihsiz olmaz mı?"
Reo, mırın kırın etse de Nagi'nin ısrarı ile hafifçe kıkırdadı. "Madem bu kadar ısrar ettin tamam o zaman." dedi ve Nagi'nin yanındaki koltuğa oturdu. Nagi, Reo'nun yanına oturmasının ardından arabayı memnun olmuş bir ifadeyle tekrardan çalıştırdı ve yola çıktı. Nagi gözlerini yola diktiği sırada Reo dirseğini cam kenarına koyarak "Söylesene Nagi sen bir stalker mısın?" dedi. Nagi "Benimle konuşma başlatan sendin." derken konuşma hızı yavaştı. Reo'yla gözleri kısa bir süreliğine kesişti ve Reo konuşmasını alaycı bir şekilde sürdürdü.
"Stalkerlığın el kitabında ilk kural budur ama."
"Vay canına öyle bir kitap mı vardı? Bu kitaba bir bakacağım"
Nagi'nin kaşları kalkıp dudakları büzüştüğünde ortaya çıkan saf şaşkınlık ifadesi Reo'ya göre tatlıydı. Mor saçlı çocuğun dudakları engel olamayıp büyük bir gülümseme için kıvrıldığında Nagi ona eşlik etmesine engel olamadı. Reo'yu birkaç gündür tanımasına rağmen onun yanında yıllardır tanıdığı arkadaşlarına yapmadığı hareketleri yapıyordu.
İkilinin birbirlerine sırıttığı ve aralarında ikisinin de anlam veremediği bir sinerjinin oluştuğu dakikaların ardından Reo'nun gülümsemesi soldu ve Nagi'nin üzüme benzettiği gözlerini dışarıya dikerek "Bak kaçık gibi göründüğümü biliyorum ama kaçık değilim. Gerçekten." dedi. Cümlesini bitirirken dudaklarında durumu kurtarmak için ortaya çıkan beceriksiz bir gülümseme vardı. Nagi durum kurtarmadaki berbatlığı umursamıyordu ama. Reo'nun kaçık olup olmamasını da umursamıyordu. Reo'dan aldığı hoş enerjiyi umursuyordu. Hepsi bu kadar.
"Kaçık olduğunu düşünmedim. Gerçekten."
Nagi, Reo'nun tarif ettiği yönde arabasını sürdü, varış noktası yeni duran müstakil bir ev oldu. Reo eşyalarını alıp arabadan inmeden önce biraz çekingen bir şekilde "Nagi, eğer istersen yani yanlış anlamayacaksan evime gelmek ister misin? Bir şeyler içeriz, bir şeyler izleriz falan filan. "demesinin ardından beyaz saçlı adamın donup kalmış ifadesiyle içine utanç yayıldı. "Pardon ben çok saçmaladım. Tanrım bu cidden utanç verici." diye tamamladı cümlesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of memories| nagireo
Fanfiction"Mikage Reo, Nagi Seishiro'yu hafızasından sildirdi. Lütfen ilişkilerini ona tekrardan anmayın." Mikage Reo x Nagi Seishiro [Bluelock evreninden bağımsızdır]