I don't want to be afraid

233 25 49
                                    


Reo'yla olan en büyük ve son tartışmalarının anısı parçalandıktan sonra Nagi'nin bir sonraki durağı yine gri koltukta gündüz vakitlerinde oturduğu bir anısı oldu. Bir elinde noodle kutusu duruyordu diğer elinde ise çubuklar vardı. Dilindeki makarnadan köri ile biberin tadını alabiliyordu. Odada bestecisinin kim olduğunu bilmediği klasik türde bir müzik çalıyordu.

Şu anda yanında oturan ve ağzındaki kırmızı biberi yüksek sesle çiğneyen Reo'nun zevkine uyacak türden bir müzikti. Ne hoş. Az önce sokakta peşinden koştuğu adamın şimdi saçları ıslak ve üstünde pijamalarıyla yanında oturması karşısında Nagi ne düşünmeliydi bilemiyordu. Ama Reo onun aksine ne düşüneceğini iyi biliyor gibiydi, yaklaşık birkaç dakika boyunca sesli bir şekilde yemek yemeyi sürdürüp gözlerini kısarak Nagi'yi izlemesinden bu belli oluyordu.

Nagi, Reo'yu tanıyorsa Reo yine onun yaptığı ya da yapmadığı ama Nagi'nin bunun ne olduğunu asla anlamadığı bir hareketine sinirlenmişti. Son zamanlarında hep böyle davrandı. Bir şekilde sinirlendi, kırıldı ya da üzüldü ama bunun sebebini Nagi'ye asla söylemedi. 'Bir şey yok.' , 'Önemli bir şey yok' dedi. 'Ne olabilir?' diye sordu. Nagi, Reo'nun hareketlerine inanmaktansa Reo'nun sözlerine inanmayı seçti.

Bir şey vardı. Önemli bir şey vardı. Çok şey olmuştu.

Yanlış bir seçimdi.

Reo'nun, Nagi gibi insanlardan izole büyümüş birisine sözler değil davranışlarla bir şeyler anlatmaya çalışması kadar yanlış bir seçimdi.

Nagi, çubukları noodle paketine daldırdığı sırada öncesinde eko yapan sesi tekrardan duydu. Sinir bozucu gelmeye başlayan ses o kadar yakından geliyordu ki sanki o sesin sahibi evin içinde megafonla konuşuyordu.

'Bir de şey oldu. Onunla tanıştığımız geceden sonra Reo'nun sahibi olduğu Dvd dükkanını buldum.'

"Bir de şey oldu. Onunla tanıştığımız geceden sonra Reo'nun sahibi olduğu Dvd dükkanını buldum." Zantetsu, Nagi'nin mutfağında dolanırken Kunigami ağzı bir karış açık ona bakıyordu. Zantetsu gibi işkolik birisinin bu hallere düşeceğini hiç tahmin etmezdi.

Nagi ; elindeki noodle paketiyle ayağa kalktı, mutfağa doğru yürüdü. Mutfak boştu. Yüzündeki anlamsız ifadeyle "Neler oluyor burada?" dedi. Sesler bu defa oturma odasına taşınmıştı.

'Kunigami bana şöyle bakmayı keser misin?'

"Kunigami bana şöyle bakmayı keser misin?" Zantetsu, bilgisayar başında verilerle uğraşmayı bırakıp onu donup kalmış bir şekilde izleyen Kunigami'ye bakıp mırıldandı. Kunigami iç çekip şakaklarına masaj yaptı.

"Zantetsu birisinin tokasını çalmışsın ve iş adresini bulmuşsun. " dedi. İkisi arasındaki birkaç saniyelik sessizliğin ardından Kunigami ciddi tutmaya çalıştığı ifadesini bozdu ve kahkaha attı.

"Senin gibi adamın düştüğü hallere gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum.".

Birkaç cızırtı sesinin ardından Nagi oturma odasına geri döndü. Reo dikkatini televizyon izlemeye vermişti Nagi elindeki çubuklarla mutfağı işaret edip "Burada birisi var ve tokalarını çalıyor." dedi. Reo, Nagi'ye sanki uzaylı teorilerinden birisini anlatmışçasına bir bakış attı. "Ben kimseyi görmüyorum." dedi. Çubukları noodle paketine daldırdı ve sesli bir şekilde biber çiğnemeyi sürdürdü.

Nagi bir süre tek kelime etmeden hiçbir şeyden haberi olmayan ve asık suratla yemek yiyen eski erkek arkadaşını seyretti. Reo hırsla bir şeyler çiğnerken onun ne düşündüğünü öğrenmek istedi. Şu anda aklından Nagi'yi sonsuza dek terk etmeyi geçiriyor muydu? Ya da sadece kendi kendine bir şeylere canı mı sıkılmıştı? Kim bilir?

house of memories| nagireoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin