14 ŞubatKunigami, içinde ekipmanların olduğu minibüsü çok da geniş sayılmayan otoparkta köşede bir yere park ettikten sonra minibüsten indi. Sabaha kadar doğru düzgün uyumadığı için bedenen yorgundu o sebeple ekipmanları yorgunluk kahvesi içtikten sonra yerlerine geri koymaya karar verdi.
Kliniğe girer girmez ilk gördüğü şey şu anda üzerinde koca bir kutu olan sekreterlik masası oldu. Kutunun içinde Chigiri'nin karakterine çok uyan ve Kunigami'yi iş yerinde her gün karşılayan masa süsleri, çerçeveler ve bir takım evraklar vardı. O kutunun orada durma sebebi, ortada bir kutu olmasının sebebi belliydi.
Birkaç saat önce yaşanan şeylerden sonra Chigiri'nin yerinde Kunigami'nin kendisi olsa o da aynı şeyi yapardı. Yine de bir yanı Chigiri'nin gitmesini istemiyordu. Yine her sabah neşeli bir şekilde herkesi selamlasın her odadan çok rahat duyulan ciddi telefon konuşmaları yapsın ve arada Kunigami'ye görünüp gülümsesin istiyordu.
Chigiri, evrak odasından gözleri kızarık, her gün bakımına çok dikkat ettiği saçları dağınık bir halde çıktığında Kunigami'nin kalbi hayatı boyunca hiç bu kadar kırılmamıştı. Onu kollarının arasına almayı, sarıp sarmalamayı, Chigiri bıkana kadar kulağına 'Her şey geçecek.' diye fısıldamayı deli gibi arzulasa da yerinden bir santim dahi kıpırdayamadı.
Kunigami, olduğu yerde durup gözlerinde kederli bir ifadeyle sadece yutkunurken Chigiri ; Kunigami'ye tek bir kelime etmeden, tek bir selam vermeden, onun varlığını fark ettiğine dair en ufak bir belirti dahi vermeden resepsiyon masasının üstündeki kutuyu aldı ve kapıdan çıkıp arabasına doğru yürüdü.
Turuncu saçlı adam, her ne kadar olabileceklerden çok korksa da Chigiri'nin kırgın ifadesini görmek yüreğini dağlasa da onunla konuşmak istedi. Yumruklarını sıkıp cesaretini topladı, Chigiri'nin peşinden o da kapıdan çıktı.
Köşeye park edilmiş siyah arabaya doğru yürüyen kızıl saçlı adamın arkasından "Hyoma!" diye seslendi.Kızıl saçlı adam, caddede yankılanan gür sese karşılık bir anlığına duraksadı. Kendisine doğru yaklaşan adım seslerini duyduğunda ise öncekinden daha hızlı bir şekilde yürümeye devam etti. Kunigami de Chigiri gibi adımlarını hızlandırırken bir yandan da Chigiri'ye ulaşmaya çalışıyordu. "Hyoma, beni bir dinle lütfen!"
Chigiri, kutuyu sertçe araba bagajına bıraktı. Surat ifadesi Kunigami'nin ilk gördüğünden farklıydı. Kaşları çatıktı ve gözleri olduğundan daha parlaktı. Öfkeli ve kalbi kırık bir adamın suratıydı bu. Kızıl saçlı adam, aralarındaki mesafeyi kısa bir sürede burun farkına indirip ellerini kendisinden uzun olan adamın montunun yakalarına getirdiğinde uzun olan adam, onu durdurmak için hiçbir şey yapmadı.
"Ne anlatacaksın Rensuke? Doktor Ego ile bir olup beni nasıl kandırdığınızı mı?! Her şeyden bir haber halimle benimle eğlendiğinizi mi? Ha neyi anlatacaksın?!"
Chigiri, Kunigami'nin montunun yakalarını sıkı sıkı tutarken Kunigami, kızıl saçlı adamın bileklerini nazikçe tuttu ve onu sakinleştirmek için başparmaklarını nabız atan yerlerde gezdirdi. Chigiri, ellerini geri çekmek istese de Kunigami'nin dokunuşu karşısında direnç göstermek zordu.
"Sinirlenmekte çok haklısın. Bana kızmakta da çok haklısın ama sana yemin ederim ki ikimiz de seni kandırmayı hiçbir zaman istemedik. İnan bana bizim için de zor bir durumdu."
Chigiri'nin bileklerini Kunigami'nin ellerinden kurtardı. Dudaklarında beliren alaycı gülümsemesinden hiç de ikna olmadığı belli oluyordu. "Öyle mi çok mu zor bir durumdu? Bu, yaptığınız şeyi değiştirmiyor. Söylesene sen bu işin neresindesin? Anılarım silinirken beni izledin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of memories| nagireo
Fanfiction"Mikage Reo, Nagi Seishiro'yu hafızasından sildirdi. Lütfen ilişkilerini ona tekrardan anmayın." Mikage Reo x Nagi Seishiro [Bluelock evreninden bağımsızdır]