The longer you're in love than if you were alone

353 34 82
                                    


14 Şubat'tan bir gün önce

Nagi araba kullanırken hiç bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu. Tırnakları direksiyon simidinin kenarına iz bırakırcasına gömülmüştü. Bu durumun dışarıda deli gibi yağan yağmurla bir ilgisi yoktu bu arada. Evet teknik olarak göz gözü görmüyordu ve yollar kaygandı. Nagi yolu göremiyordu lakin sebebi bunlardan hiçbiri değildi.

Saniyesinde sulanan gözleri sağ olsun araba sürmek çok zordu. Yanaklarından akıp geçip çenesinde toplanan sıcak sıvı yüzünden, kasılan karın boşluğu yüzünden, aldığı havayı anında dışarı atan ciğerleri yüzünden, en çok da onun yüzünden araba sürmek çok zordu.

Elinin tersiyle gözyaşlarını sildikten sonra ona şu anda unutmak için can attığı anıları hatırlatan ve hiç de yardımcı olmayan kaseti çıkarttı, camdan dışarı fırlattı. Onu da aynen bu şekilde kafasının içinden atıp gidecekti. Nagi o zaman şu anda bir bebek gibi ağlamayı keserdi, boynunu delip geçen nabzı biraz olsun azalırdı.

Her şey bitecekti. Evet, her şey bitecekti.
Neden bu gerçeği her hatırlayışında ciğerleri daha da sıkışıyordu? Bu çok saçmaydı. Son günlerde hayat çok saçmaydı. Her şey çok saçmaydı.

Arabayı gelişi güzel park ettikten sonra arka koltukta duran içinde gece için aldığı ufak tefek malzemelerin olduğu poşeti eline aldı ve arabadan indi. Kapıyı kapatır kapatmaz kapıdaki hasar gözüne çarptı. Hasarı incelerken tatsız anılar gözünün önüne geldi. Baş parmağını ağzına götürdü ve kenarındaki deriyi sıyırdı. Araba sürerken hissettiği melankoli yerini öfkeye bıraktı.

O kapıyı bir ara tamir ettirirdi. Kendisini tamir ettirdikten sonra yapacağı ilk iş buydu.

Evine doğru yürürken yanından geçen ve çok da dikkatli bakmadığı büyük araba bunu seve seve yapacaktı gerçi. Her neyse.
Apartman kapısını itekleyip içeri girdikten sonra kafasındaki bereyi çıkarttı, dağılmış saçlarını düzeltti.

"Selam Nagi!"

Ah, şu geveze ve çok bilmiş komşusu Karasu. Görmeye en son ihtiyacı olan kişilerden birisini de gördüğüne göre bugün bir an önce bitebilir miydi?

"Selam."

Karasu elindeki birkaç tane zarfla Nagi'nin yanına yaklaştı,Nagi'nin haddinden fazla yorgun ve biraz da sinirli çıkan sesini çok da umursamış gibi durmuyordu. "14 Şubat'tan nefret ediyorum. Şuna bak aldığım tek sevgililer günü kartı annemden geliyor! " derken bir yandan da elindeki kırmızı kartı Nagi'nin gözüne sokarcasına gösterdi. Nagi, Yoichi'den öğrendiği birkaç insan ilişkisi tavsiyesi gereği ona nezaketen gülümsemeye çalıştı ama Karasu'nun sözleri Nagi'yi pişman etti.

"Reo olduğu için çok şanslısın Nagi. Çocuk her şeyiyle dört dörtlük. Sevgililer günü için bir planınız var mı bakalım?"

İşte bu yüzden Karasu görmek istediği en son kişilerden birisiydi. İki gün önce tartışıp onu terk eden erkek arkadaşının varlığını kendisinin hatırlaması yeterliyken bir başkasının ona hatırlatmasına hiç gerek yoktu. Reo'yla olduğu için şanslıymış, sevgililer günü planıymış ortada sevgili mi kalmıştı? "Hayır yok." diye bir an önce bu konuşmayı bitirmek için Karasu'yu cevapladı.

"Yok mu? Yarın sevgililer günü bir şeyler yapmak istiyorsan acele etmelisin adamım. Eğer istersen bir kutu bira eşliğinde sana tavsiye verebilirim bu konuda."

Mümkünse susmasını istiyordu. Eğer daha fazla sevgili muhabbetini sürdürürse içindeki öfkeyi ondan çıkaracak gibi duruyordu. Fakat Nagi'nin, Karasu'nun elindeki zarflardan birinde yazan yazıyı fark etmesi Nagi'nin o geveze adam için az da olsa üzülmesine neden oldu.

house of memories| nagireoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin