Başlarken

25 5 0
                                    

15 yaşımda yazmaya başladığım bu satırlar, içimdeki umutsuzluğun gücünü biraz olsun düşürmek için.

Biliyorum; bu yaşlardaki her duygu geçici ve belki biz ergenler yaşanıp biten her durumu oldukça geniş iç dünyamızda abartıyoruz. Ama bu istemsiz davranış tüm bu hisleri reddetmek için yeterli bir sebep midir? Bu yaşlarda yaşadığımız her şeyin; gelecekte bizim için önemsiz olacağını bilmemiz bunları unutmamızı, yokmuş gibi davranabilmemizi mi sağlıyor? Hiç sanmıyorum.

Evet tecrübesiziz. Siz büyüklerimizden öğreneceğimiz çok şey var. Ama hayattan öğreneceğimiz daha çok şey var, ve bu duygular da hayattan öğreneceğimiz şeylerden biri bence, çünkü bu duyguların gerçek olmadığını kimden duyarsam duyayım asla bu düşünceye katılamadım. Biliyorum, sahte dünyamda sahte bir hayatım var ancak bunu bilmemin pek bir işe yaradığını söyleyemem.

Evet, içimizdeki farklı dünyada yaşıyoruz. Ödenek olarak değerli zamanımızı alan ve gerçeklik algımızı darma duman eden, ama karşılığında bizi biz gibi kabul eden dünyada. Gerçek hayat bize bir değişiklik, bizi hayata döndürmek için cezbedici bir şey sunana dek istediğimiz her şeyi bize verebilen dünyada.

Ve bizim çöküşümüzü tetikleyen şey bu iki dünya arasındaki fark: Bu yüzden biz gençler hayatımızdan nefret ediyoruz. Bu yüzden bir şeylerin değişmeyeceğine bu kadar eminiz. Dünya kötü bir yer olduğundan değil, içimizdeki yeni dünya -mükemmel olmasa da- gerçek dünyadan çok daha güzel bir yer olduğundan.

bu "çöküş" tanımının basit duygu ifadeleriyle belirtlebilecek basit hislerden ibaret olduğunu düşünmüyorum. her biri birer hikaye. her biri nefes alan, yaşamını sefalet içinde sürdüren, asla istenmeyen birer yaşam formu. Dünyanın çer çöpüyle kirlenmiş düsüncelerin derinliğinde boğulan birer hayat her biri. Bu hayatları o derin okyanusta boğulmaya terk eden biziz. Isyan eden, var olmuş her canlının ihtiyacı olan "ilgi"yi vermeyen; tam tersine bu hayatları hor gören, nefret eden bizleriz. bu konuyu daha fazla eşelemeye gerek yok, yorum işini size bırakıyorum.

Isteyen karakter desin, isteyen fazlalık. Ama karara varmadan önce bilinsin ki biz onlar sayesinde varız; onlar da bizim. şimdiye kadarki yaşantımızda çıkardığımız her olayın, attığımız her adımın, aklımızdaki her duygunun, düşüncenin, hareketlerin, alışkanlık ve yeteneklerin sebebi bu hayatlar. Aslında biziz bu hayatlar. İçimizdeki bir yabancı değil.

Yeterince gevezelik yaptıysak, istersen gel seninle içindeki sayısız hayata tercüman olalım. ama öyle bir iki kelimeyle değil, sahip olduğu her şeyiyle. her bir hayatın yaşadığı yaşattığı, kazandırdığı kaybettirdiği her şeyiyle. bu hayatı özel kılan her şeyiyle.

Bu hikayeyi -eğer başarılı olursa- gençliğinde veya ergin hayatında, geçmişte veya gelecekte, ölü ya da diri kendini ifade etmekte zorlanan; hislerini anlatamayan/anlayamayan her bir yürüyen düsünce bulutuna adamak istiyorum.

Keyifli okumalar..

Bu Kaçıncı Hayat? (Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin