Hani bazen olur ya, bir anlığına boşluğa düşer, kendini umutsuzluğa mahkum gibi hissedersin. Tüm düşünme yetin kaybolur; aklını bembeyaz bir çarşaf gibi örter bilinmezlik. İçindeki derin karanlık bütün organlarına işlemiştir sanki, elinle söküp atmak isteği gelir kafandaki hafif slow şarkı çalarken. Sebebini düşünmek istersin bu bilinmezliğin ama elinden bir şey gelmez, çaresiz gözlere çevrene bakınırsın: Bir kurtarıcı, belki de bir "sebep" bulmak için. Neden sorusuna cevap verebilecek somut bir mazeret bulabilmek için.
Aradığını bulursun bulmasına, ama asla içindeki derin boşluk hissi dolmaz. Çünkü ihtiyaç duyduğun şey dilinle ifade etmen değil, bu sahte hissi yalanlamayı başarmaktır. Ağlayacak gibi olursun; umutsuzluk hissi ve kalbindeki karanlık kat be kat artarken seninle iletişim çabasındaki insanlara aval aval bakarsın. Ama bunu yapmak istediğinden yapmazsın; elinden bu gelir içindeki senle boğuşurken.
Bu sana ilk olduğunda; hemen sarılacak birini ararsın. Seni o geniş, sıcak, beyaz kanatlarıyla saracak bir cankurtaran. Hayata tutunman için tek bir gerekçe. biri seni o hayattan kurtardığında işte o zaman dünyanın en mutlu insanı olursun. Hiçbir şey eskisi kadar koymaz sana. ona güvenirsin, elini sıkı sıkı tutar; seni yukarı tutması için yalvarırsın adeta, ve o da seninle aynı şeyleri hissediyormuş gibi gelir sana.
Halbuki o
Sadece
Sana acıyan gözlerle bakmıştır.
Senin tek yaptığın onunla yukarı çıkmak değil onu aşağı çekmek olmuştur.
Senin sıkı sıkı tuttuğun el senin elini hiç kavramamıştır.
Bunun farkına varana dek uzun bir
müddet rahat yaşarsın, günlerce, aylarca,
belki de yıllarca.Ama sonra
Her şeyin farkına bir anda varırsın.
Eskisinden daha ağır gelir sana bu can yakan gerçekle yaşamakİnsanlar bana acıyarak bakıyor.
O an, daha dibe çöktüğünü sanarsın; bu yanılgı yüzünden aslında nefesinin rahatladığını, çekingen tavırlarının azaldığını hissedemezsin. Sorunlu biri profilinden asosyal profiline terfi etmişsindir fark etmeden.
Basit bir boşluk hissiyle başlayan bu bilinmezlik, yepyeni bir hayat olmuştur senin için.
Bir de bu hikayeyi daha önce defalarca görenler vardır. Alışmışlardır artık; bu his mutluluk, üzüntü gibi tek kelimeyle ifade edilebilir gündelik bir his haline gelmiştir. Bu insanlara ne bu içindeki boşluk, ne de anlaşılma isteği koymaz; ya içindeki hayatla birlikte geriye ittiği acıyı paylaşırlar, ya da bu kişi ustaca sıyrılır bu boşluktan. Ama ilk tecrübenin bıraktığı iz her zaman taze kalır. Acıtmaz, ancak aklımızın bir köşesini sürekli kurcalar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Kaçıncı Hayat? (Yeniden)
General FictionTekrar Başlayalım Mı? 'istersen gel seninle içindeki sayısız hayata bir defa daha tercüman olalım. ama öyle bir iki kelimeyle değil, sahip olduğu her şeyiyle. her bir hayatın yaşadığı yaşattığı, kazandırdığı kaybettirdiği her şeyiyle. bu hayatı özel...