Part XXV|I'm here

1.1K 85 77
                                    




"Artık kaçıp uzaklaşmak zorunda olduğumu biliyorum."


Part XXV|I'm here


Dediklerinin ardından yerinden ayrılan çocuk için Hyunjin, ilk başta hiçbir tepki vermemişti.

Lakin savsak hareketlerle çatının tırabzanından uzaklaşmasını izlemeye sadece birkaç saniye dayanabildi. Zira Felix de peşinden gelmeyen gençle duraksamış, arkasına döndüğünde Hyunjin, çoktan önüne varmıştı. Nefesini tutuyor. Düşünmekten kaçmak istediği zamanları yaşıyordu. İleride ne olacağını,

yaşayıp yaşamıyor olacağını düşünmek istemediği bir zamandı.

"Alkol toleransın ne kadar?" diye sormuştu yine zihnindeki karmaşadan kaçarak. Hyunjin'in yüzüne bakmıyordu bile. Odağı gencin boynundaki henüz yeni yeni kabuğu düşmüş kesik izindeydi. Fakat aldığı alakasız cevap, onu Hyunjin'e bakmaya zorluyordu adeta. "Hiçbir yere gitmiyorsun." Genç adam, biraz daha yaklaşıyor. Felix, tişörtünün karın kısmından tutulduğunu hissetmesiyle Hyunjin'in onu kendine çekmesi bir olmuştu. Nefesini titrekçe verdi. "Sadece bir kereliğine, şu sikik katılığından ödün versene Hwang..?" elmacığına değen dudaklarla irislerini yumarken ağzı aralanmış, iki yanındaki elleri havalanıp Hyunjin'in kollarını tutmuştu. Göğsü yükseldi. Sesi istemsizce kısıldığında yalvarırcasına konuştuğundan bir haberdi. "Sadece bir kereliğine rahatlamak istiyorum." Şimdi yanaklarının beraberinde üst ve alt bedenleri de birbirine sürtünüyor. Felix, biraz önceki tahammülsüz sinirinin bedeninden an be an aktığını biliyordu. Hyunjin'in tek bir teması bile yetiyordu.

ve bu suratına her çarpışında dehşeti biraz daha katlanıyordu.

"Bunu istemiyorsun." dedi Hyunjin. Gülümsemişti sonra. "İstemediğini biliyorum. Sadece kendine kabul ettiremiyorsun. Şu saatten sonra içerek rahatlayamazsın sen." Güldü yeniden. Çocuğun ne denli bir buhrana kapıldığından bir haberdi. Öyle ki o her güldüğünde, Felix'in tüyleri biraz daha dikeliyor ona sığınma ihtiyacı güdüyordu. Bağımlılığının ilk göstergesi buydu.

İkincisi ise daha tehlikeliydi.

Çocuğun beline sarılırken eğildi kulağına. Ağzını araladı ve kulağının altına sürttü dudaklarını. Mırıldanmıştı. "Yanımda durmak yerine içkiyi tercih edemezsin." Felix, tınak uçlarını batırmıştı Hyunjin'in koluna. Gencin gülüşü artıyor. Yakınlıklarını tehditinin etkisini artırmakla kullanıyordu. "Canımı yakma isteğini bu şekilde bastıramazsın Lee." Başarıyordu da. Felix'i sinsi bir şekilde manipüle ediyordu. Öyle ki çocuk, onun amacının ne olduğunu bilse dahi karşı koymakta çok ama çok zorlanıyordu. Her şeyin biteceğini düşündüğü zaman, belki de ölene kadar Moi'de kalma ihtimali olduğunu kabullendiği zamanda,

Kartlarını açık oynamasının ilk kez bu kadar işe yarayacağını tahmin etmedi ama.

"Kafama sıkma isteğimi körüklüyorsun."

Uyuşukça sarf ettiği kelimeler, kendisiyle birlikte bir nebze de olsa dinginleşen Hyunjin'de boktan bir etki bırakmıştı. Zira sarılışı sıklaşmış, dişlerinin arasından, "Kes sesini. "demişti. Felix, zorlukla nefes alırken çenesinin titrediğinin farkında değildi. Sadece gencin kollarını ölümüne sıkıyor, onun göğsüne yaslanmışken çaresizce sakinleşmeyi bekliyordu. Uzaklıkları ölüm, demekti. Lakin yakınlıkları da mezarla eş değerdi.

"Senin kafana yalnızca ben sıkabilirim."

Birbirlerinin ölümlerine karar vermek için tanrıya kafa tutuyorlardı.

Old Boy | hyunlix +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin