•
Zil sesiyle birlikte okuldan çıktı. Yüzü her zamanki gibi asık, biraz da düşünceli.
Onu her gün böyle gördüğümde güzel yüzünü güldürmeyi beceremeyen herkesten nefret ederim. Nefret etmek, ağır bir duygu belki. Ve onun bana duyduğu muhtemelen tek his bu.
Önümdeki ağacın arkasına bedenimi gizlemiş onu izlerken, kendimi de nefret ettiğim kişilerin arasına çoktan koymuştum. Asık yüzüyle, ilerdeki parktaki bir banka oturdu.
Biraz sonra Yanına gelip dudaklarına ıslak bir öpücük bırakan sevgilisi tarafından gülümsetildiğinde, alışmaya başladığım bu görüntüden gözlerimi kaçırmamayı sonunda başarmıştım.
Dudakları hareketlenmeye başladığında yalnızca ona odaklandım. Gülümsemesini izledim. Kapanmayan siyah gözlerini.
Bu anda, dolan gözlerimi göremiyor olması işime geliyordu. Erkek arkadaşı dudaklarından ayrılmayıp onun bedenini kendisine bastırdığında ise, artık gitmem gerektiğini anlamıştım.
Gözlerimi baktığım görüntüden ayırdığım an arkama döndüm. Tam da bu anda, vücudumun kaskatı kesildiğini fark edememiş olmalıyım ki, düşecek gibi oldum.
Yanımdaki duvara tutunmak istediğimde avuçlarıma batırdığım tırnaklarımın farkına daha yeni varıyordum. Aptallığıma burukça gülümsediğimde, ellerimi serbest bırakıp geldiğim yere geri yürümeyi denedim.
bu şekilde hızla yürürken yüzüme çarpan rüzgarın göz yaşlarımı kurutmasına izin veriyordum. Onu her gün görmek kalbimi acıtırken, buna alışmaya başlamak daha ağır geliyordu çünkü.
Hızla yürüken çarpıp düşürdüğüm insanları umursamadan ilerlemeye devam ettim. Bu, her gün yapmaya başladığım bir rutindi artık. Onun güzel yüzünü görmek için değerdi.
"O" dediğim kişi, Jennie. üçüncü sınıf öğrencisi. Başından beri başarılı bir kızdı ve hiçbir zaman bununla övünmezdi. Şimdiyse, tamamen farklı. Kendini herkesten üstün görmeye başlamış ve aşık olduğu kızı bir erkek için bırakabilecek kadar değişmiş. Ben ise onu bu versiyonunu yalnızca uzaktan izleyebiliyorum.
Jennie okulunda sevilir, ailesi sayesinde saygı görür. Zengin ve köklü bir ailesi olduğundan, Bunun getirdiği katılık nedeniyle hiçbir zaman dışarı pek çıkamıyor. Ancak en yakın arkadaşı Jisoo, ailesinden zorla izin alıp çıkmak istediğinde evden ayrılabiliyor.
Ve ben, Birincilikle kazandığım okulda okumak için şehir değiştirmiş ve yeni okuluma kısa sürede başlamanın heyecanıyla temiz bir sayfa açam Lalisa. Lise benim için oldukça kolay geçiyor neyse ki. Üçüncü sınıfa kadar birincilikle gelmenin güveniyle yaşıyorum şimdilik.
Ayrıca, chaeyoung'dan bahsetmiş miydim? çünkü o kısa yaşamında benim için parlayan bir yıldızdı.
babam evi terk ettiğinde, ve annem önüne gelen herkesle yatmaya başladığında benim için yeni bir aile olan chaeyoung'tu.
* * *
"Lalisa!"
Koridorda hızla yürüken arkamdan seslenen tanıdık sese döndüm. Chaeyoung'un gözleriyle gözlerim buluştuğu an vücuduma çarpan bedenle birlikte kendimi yerde bulmam bir oldu.
Benimle birlikte yere düşen kız başını kaldırdı ve
"Ah! Üzgünüm, istemeden oldu." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
como te quiero [jenlisa]
Fanfiction"beni bırakıp gittiğin gece, öyle paramparça uyandım ki." ♤