20

310 48 57
                                    


Gecenin siyahını içine hapsetmiş gözleriyle ve uzandığımız yatağın yumuşaklığı ile uyuşmuş bir şekilde bana bakıyordu dakikalardır. Ve ben, bu anın sonsuza kadar sürmesi için tanrıya binlerce kez dua ettim içimden.

Her sabah gözlerimin buluştuğu ilk kişi olması için, her çift gibi bizim de bir şarkımızın olması için, her gece sokaklarda el ele dolaşabilmemiz için, yağmurda dans edebilme fırsatı bulabilmemiz için... binlerce kez yalvardım.

Dakikalar, belki de saatler o yatakta biz birbirimize sanki ezberlemek istercesine bakarken geçmişti, biz farkına bile varamadan.

Hoş, sonsuza kadar burada onunla zaman geçirebilirdim tek kelime dahi konuşmadan.
Sessizliğimizle özlem gideriyorduk belki, belki de konuşacak bir şeyimiz yoktu ikimizin de ancak önemi yoktu.

Buğulu gözleriyle bana bakıyordu, ben de ona çoktan ıslanmış yanaklarıma aldırmadan karşılık veriyordum. Ve sonuçta ikimiz de sonuna kadar memnunduk değil mi?

Ay ışığının altında aydınlanan dudakları sonunda yukarı doğru kıvrıldığında, saniyelerdir nefes almadığımı fark ederek kesik bir nefes doldurdum göğsüme.

Bu görüntüsü ise o kadar güzeldi ki, yüzünün ağlarken bile bir bebek kadar kusursuz olması karşısında ağlamak gelmişti içimden.

Gülümsemesine karşılık verdim burukça, ardından açtığım kollarımın arasına bedenini aldım. Sıcacık vücudunu sardım tamamen.

Sarılmama anında karşılık vermişti meleğim. Kollarını arkama uzatmış, ellerini başımın arkasına yerleştirmişti nazikçe.

Bedenlerimizin sıcaklığı bu şekilde karıştığında, Jennie'yi kendime doğru biraz daha çekip başını boynuma gizlemesini sağladım.

Bunu yaptığımda uzun süredir odaya hakim olan sessizliği fısıltısıyla bozdu kollarımın arasındaki bedeni.

"Sen gidersen ne yaparım diye düşünmeme izin vermeyeceğine söz vermelisin."

Duyduğum şeyle tüylerimin titrediğini hissettim. Ne düşüneceğimi dâhi bilmiyordum ki, Jennie'den kesik bir nefes sesi geldi. Ardından aldığım derin nefes odadaki boğuk havayı karanlığa gömdü.

Cevap verecek gücü dahi kendimde bulamamıştım bu kez. Zaten güzel kalpli kızım da bir cevap beklememişti benden. Yalnızca, sanki mümkünmüş gibi, birbirine özlemiyle tutuşan bedenlerimizi daha çok birleştirmiş ve göz yaşlarımızı serbest bırakmıştık ikimiz de.

Aramızdaki özlem nasıl giderilirdi, birbirimize doyabilir miydik bilmiyordum ama, onu asla bırakmayacağını çok iyi biliyordum. Ve muhtemelen Jennie de bunu anlamış ve kendince bir cevap bulmuştu benliğine.

Aklımdaki düşünceler bir bir zihnimden boşalırken, boynuma yayılan ıslaklıkla yutkundum ve kollarındaki minik bedene mümkünmüş gibi daha sıkı sarıldım.

~

"Üşüyüp hasta olduğunda sana ben bakmak zorunda kalacağım."

Söylediğim şeyle, evrenin bana verebileceği en güzel kıkırdamalarından birini gecenin karanlığa boğduğu boş sokakta yankılanmasına izin verdi Jennie.

O gülerken, ben hâlâ bu anların gerçekliğine şaşırmakla meşguldüm. Ya da gülüşünün bu kadar güzel olmasına şaşırmıştım. Belki de, bu kadar kusursuz olmasının nasıl mümkün olabildiğine.

como te quiero [jenlisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin