8(m)

1.1K 65 46
                                    

Unutulmak.
Bu belki de fazla ağır bir sözdür, herkese söylenmez. Ancak bunu size söyleyen kalbiniz ise, işte o zaman unutulmanın gerçek anlamını anlamaktan ziyade hissedebilirsiniz, üstelik kalbiniz bir insansa, ona adanmışsa, bu daha acı verici olur ki buna dayanmak imkansızdır.

Benim kalbim de hayatım da O'na adanmıştı,
artık O, "O"ydu; ismini gerekmedikçe anmazdım. Yaptıkları, gösterdikleri, sözleri ve her zaman taşıdığı siyah incileri kadar ismi de yaralar bırakmıştı ruhumda.

Onun bende bıraktığı yaralar dışında kalan tek şey ise birkaç güzel anıydı, acınası, evet ama cevabını hiçbir zaman bulamadığım ve içimi kemiren bazı sorulardan kaçmak için bazen anılara sığınmak en cazip fikirdi. Her acı geçer miydi, her yapılan affedilir miydi, yoksa her şey bir gün unutulup gider miydi, bilmiyordum artık. Cevap da aramayı bırakmıştım. Hislerim böylesine zifiri bir karanlıkta yok olurken tek başıma kaldığım bu kabusta mücadele veriyorum yalnızca.

Bu okula tekrar gelme nedenim de buydu, her ne kadar kendime itiraf edemesem de. Bilinmezliklerime bir cevap istiyordum, O'nun gecenin bir yarısında aptal parkta bir kaç cümleyle beni terk etmekten daha fazlası oldugunu göstermesini umuyordum.

Tek istediğim, Jennie'nin aşık olduğum Jennie gibi davranmasıydı. Benim tanıdığım Jennie sadıktı ancak, O bana ihanet etmişti. Belki de çoktan unuttuğundandı, vazgeçmişti.
Ancak belki de ihanet eden bendim, çünkü gidene sadık kalanlar hep diğerini suçlardı, sevilmek isterdi. Ben de bunlardan farklı sayılmazdım.

Tüm bu düşüncelerimden, yarım saattir oturup kahvemi yudumladığım masaya bir kızın oturmasıyla kurtulmuştum. Zihnimdeki derin okyanustan ayrılıp karşıma oturan kıza baktığımda ise bu kızı daha önce hiç görmediğimi fark ettim.Yabancı kız, karşıma oturmuş anlamsızca gülümsüyordu, tatlı bir yüzü vardı ve bir o kadar da güzeldi.

"Merhaba."

Dedi heyecanla oturduğunda, artık o gülümserken tüm dişlerini görebiliyordum.
Tatlı selamına başımı eğerek ve hafifçe gülümseyerek karşılık verdiğimde sandalyesini ileri çekti ve kendisini masaya yaklaştırdı. Kollarını masanın üzerine koyduğunda ise söyleyecek bir şeyleri olduğunu anlamıştım. Biraz sonra dudaklarını araladığında ise yanılmadığımı kendime kanıtlamış oldum.

"Dün sizi gördüm, derste.."

Duraksadı, ve ben bu duraksayışın sonsuza kadar sürmesini dilerken o acımasızca devam etti sözlerine.

"Bilirsiniz, iyi anlaşabiliriz diye düşündüm.. yani, isterseniz."

Cümlesi bittiğinde yüzünün kızarmasından masumluğu belli oluyormuştu, ruhuma bir nebze de olsa huzur vermişti sesi. Beklediğim şey olmamıştı, yanlış bir şey söylememişti, ya da komik duygular beslememişti bana karşı. Yalnızca tanışmak istemişti, düşüncelerimin aksine.

Karşımda daha fazla utanmasını istemediğimden dudaklarımı araladım, bunu yaptığım an derin bakışları gözlerimden dudaklarıma kaymıştı.
Bunu yaparken öylesine dünyadan kopmuş gibiydi ki, bu halleri bana çok tanıdıktı, bir zamanlar ben de onu gibiydim. Masumca birini sevmiştim.

"Tatlı bir kızın isteğini geri çevirmek olmaz
değil mi?"

Söylediğim şey bittiğinde kıkırdadım. Ben güldüğümde az önceki dalgın ifadesi yüzünden silinmişti kızın, bakışlarını dudaklarımdan gözlerime tekrar çıkardı. Şimdi o da gülümsüyordu, söylediklerimi ancak şimdi anlamış olmalıydı.

como te quiero [jenlisa]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin