14. Bölüm "Yok"

891 102 73
                                    

Herkese merhabalarr❤️❤️‍🔥🫃

Rasa bir bölüm attı kırk yıl ortadan kaybolur diyenler utanır mı acaba?

Çünkü bu bölümü atıp kaybolucam(saka)

———

"İşte Jeongin böyle oldu" dedim yüzüğümü gösterip

"Yaa çok tatlısınız umarım mutlu olursunuz" dedi Jeongin gülerek

"O salak biraz daha bekleseydi dövecektim, çocuk doğacak daha yeni evlenme teklifi etti" dedi Seungmin sinirle

"Bu çok negatif at bunu aramadan" dedi Jeongin Seungmine sinirlenip

"Haklı olanı dokuz köyden kovarlar ben doğruları söylüyorum" dedi ve çalan alarmı ile

"Görüşürüz benim mesai devam hadi kendinize iyi bakın Jeongin bebişi bol öp yerime bay" deyip armayı sonlandırmıştı, Jeongin ike biraz daha konuşup o da bebeği ağlayınca kapatmıştı telefonu.

Biraz oturarak telefonda oyalanmaya devam ettim, evimizdeki sessizliği bölün zil ile gülümsedim büyük ihtimalle Jisung gelmişti. İçime sığmayan mutluluk ile gülümseyip kapıya ilerleyip kontrol etmeden açtım.

Karşımda gördüğüm beden ile kan akılım durmuş gibi put kesilmiştim, dedesi iğrenç sırıtışıyla karşımda öylece baba bakıyordu hatta süzüyordu.

"Merhaba Minho" adımı onun ağzında duymak bile midemi bulandırırken elim belli olan karnıma gitti.

"Ne istiyorsun?" Dedim sinirle, yüzüne bakmak bile istemiyordum

"Sadece seni ve torunumu görmek istemiştim" arkasındaki adamları etrafa bakıyordu

"Yalan söyleme pislik" dedim ve hızla elim kapıya gidip kapatmaya çalıştı. Araya koyduğu ayağı ve kapıya yaslanması ile kapıyı kapatmam imkansız hale gelmişti.

Derin bir nefes alıp içerdeki telefonuma doğru koşmaya başladım, telefonuma ulaştığım anda titreyen ellerim ile rehbere girdim ardından ise iki tarafamda beliren adamlar kollarımdan sıkıca tutup elimden telefonu aldılar

"Bırak beni! İmdat!" Çığlıklarım yankılanırken dedesi eliyle ağzımı kapatıp yüzümü yüzüne yaklaştırdı

"Güzelliğin aklımdan çıkmıyor Minho, şimdi uslu bir çocuk olup sessiz oluyorsun yoksa karnındaki piçi öldürürüm" dedi, elini ağzımdan çekerken el mahkum sessiz kaldım. Yüzü yüzümün dibinde iken bulanan midem ile yüzümü buruşturdum

"Çok güzelsin" eli yanağımda gezerken

"Midemi bulandırıyorsun şerefsiz" dedim ve yüzüne tükürdüm. Sinirle ve nefretle bakıp yüzüme sertçe tokatı geçirdi.

Acıyla dudaklarımı ısırırken

"Bu asiliğin her zaman hoşuma gitmişti" deyip boynuma yaklaşıp derince koklamıştı

"Utanmaz iğrenç herif küçücük çocuğa sarkıntılık yapan pislik herifin tekisin sen" dedim, geçmiş aklımda canlanırken

"Sen olayları büyütüyorsun" dedi sanki yaptığı iğrençlikler hayatımı mahvetmemiş gibi

"Umarım geberirsin" kolumdan tutan adamlardan kurtulmaya çalışırken, ağzıma kapatılan bez ile çığlık atmaya çalıştım ama bir kaç saniye sonra kapanan bilincim ile oraya yığıldım.

-

Jisung

Minhonun dün akşam televizyonda görüp beğendiği pastayı yaptırıp yanına da çiçek alıp arabaya bindim.

Bu aralar aşermeleri sıklaşsada bana belli etmek istemiyordu, nedenini sorduğumda ise utandığını söylemişti. Bu utangaçlığı bir an önce yenmek istiyordum.

Eve yaklaşırken içime sığmayan bir mutluluk oluşuyordu.

Eve gitmek eskiden benim için ceza olsada şimdi bir ödüldü, aile kavramı benim için her zaman saçmaydı. Aile kurmak, bir çocuğun olması ve bir sürü sorumluluğun omuzlarına yüklenmesi açıkçası benim gibi sorumsuz adam için imkansız gibi birşeydi. Ta ki Minho hayatıma giril yaşanılmaz hayatımı yaşanılır yapana kadar.

Onun üzülecek olması bile kafayı yemem için bir sebepti. Onun için herkesi karşıma alıp çocukken olduğu gibi dünya ile savaşabilirdim yeter ki o yanımda olup elimden tutsun.

Siteye girerken güvenlik kulübesinin bol olduğunu gördüm, asla ama asla bol olduğunu görmemiştim hatta etrafa baktığımda korumalarının çoğunun yerinde olmadığını fark etmiştim.

Değişim saati olduğunu düşünüp çok üzerine durmadım, otoparka girip arabayı park ettim ardından ise çiçeği ve pastayı alıp asansörle evimizin olduğu kata çıktım.

Elimdeki çiçeğe ve pastaya bakıp gülümsedim aşırı mutlu olacağına hatta diyebileceği cümleler aklımda geçerken kapının önüne gelmiştim ve fark ettiğim ayrıntı ile kaşlarım çatıldı.

Kapı açıktı.

Hızla kapıyı itip içeri girdim

"Minho ben geldim, Minho! Minho! Lavaboda mısın hayatım" her yeri tek tek bakarken elde ettiğim tek sonuç burda olmayışıydı. Elimdeki pasta ve çiçeği daha fazla tutamayıp kesilmeye başlayan nefesim ile yere düşürdüm.

Anında telefonumu çıkarıp adını tuşladım.

Telefonun sesi içeriden gelirken koşarak oraya ilerledim ve yerde gördüğüm telefon ile nefesim kesildi. Minho benim telefonlarımı asla açmamazlık yapmazdı çünkü korkacağımı bilirdi.

Telefonu alıp bakarken sıklaşan nefesim ve dolan gözlerim ile Hyunjin aradım

"Alo" dedi Hyunjin

"Jisung iyi misin?" Dedi sesi uğuldayan kulağımda yankılanırken

"Yok" dedim titrek bir nefes bırakıp

"Ne yok?" Dedi Hyunjin telaşla

"Hyunjin, Minho yok" dedim sol gözümden akan yaşı tutamayıp

"Ne demek yok?" Dedi

"Eve geldim kapı açıktı ve telefonu yerdeydi evde kimse yok" dedim kesik kesik olan nefesim ile

"Bekle hemen geliyorum" dedi ve telefon kapandı, dizlerimin üzerine çöküp ellerimle yüzümü kapatıp göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Kaybetme duygusu ile bütün vücudum buz keserken, kim bilir ne kadar korkuyordur?

Peki ya çocuğumuz ya ona bir şey olursa? İzin vermem ne olursa olsun ikisine bir şey olmasına izin vermem.

———

Üff rasa ne dram kastın amk

Minsung sevenleri amor kitabıma bekliyorum tamam mı onuda okuyun o da çok güzel

Bir de taekook seviyorsanız profilimdeki taekook kitabımada bekliyorum

Tşk

İnsta: rasabirskzenayisi

Sex, money, feelings dieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin