13

47 8 7
                                    

O günün üstünden 3 gün geçmişti fakat minhoda bir gariplik vardı.

İşe gidiyordu, saat 20.00 gibi eve geliyor ve gelir gelmez oturma odasına geçip birseyler düşünmeye başlıyordu.

Tırnaklarını yiyor, bacaklarını hiç durdurmadan salliyordu.

Jisung eğer bir sorun varsa söylemesi gerektiğini beraber çözebileceklerini söylese de reddediyor ve düşünmeye devam ediyordu.

Sürekli jisungun telefonunu kontrol ediyor ve sürekli mesaj kutusuna bakıyordu.

Jisung ise tabii ki ondan şüphelendiğini düşünmüş sırf bu yüzden 3 gün içinde 2 kere tartışmalardı.

İlk başta jisung minhoyu karşısına alıp sorguladı.

"O adamlar yine mi rahatsız ediyorlar seni sevgilim, bu yüzden mi bu kadar stres yapıyorsun?"

Bu kelimeleri 3 gün içinde sürekli tekrarladı, her tekrarında minho yine reddediyordu. Evdeki garip atmosfer çok mide bulandırıcı olduğu için jisung sürekli nehrin orada oturup dorayı gezdirmeye çıkıyordu.

"Benden mi şüphe ediyorsun minho, sana sadakatim sonsuzdur, seni kendimden çok seviyorum. Bunu biliyorsun"

Evin içinde en sık kullanılan 2. Cümle ise buydu.

Minho yine reddediyordu.

Ne yapmam gerek diye düşünüyordu jisung, tek ihtimal verdiği şey o adamların minhoyu tekrardan rahatsız etmesiydi.

Jisunga göre; adamlar rahatsız ediyor fakat minho jisung telaşlanmasın diye reddediyordu.

Bir gün jisung bunaldı ve minhonun telefonunu kurcalayıp ne olduğunu anlamaya karat verdi.

Asla şüphelenmedi onu aldattığını dair bir şüphesi yoktu ki olmazdı böyle bir şey. Jisung minhoyu seviyordu ki, değil mi?

Hayat o anda jisungun yüzüne gülmeyi bıraktı.

Yeni iş arkadaşlarından gelen bir mesaja bakmisti sadece.

Bir kadınla minhoyu öpüşürken görmesi en beklemediği şeydi.

"Sen busun minho" jisung tekrarladı bu cümleyi defalarca kez.

"En korktuğun şeylerden biri bu videonun benim telefonuma gelmesi iken kendi telefonundan silememişsin. Aptalsın lee minho, seni defalarca affetmeme rağmen hala beni kırmaktan çekinmeyen bir aptalsın"

"Ama benim de bir sınırım var minho. Bunu biliyorsun, bu hareketin sınırı aştı, seni affetmem yeter artık" doranın yanına gidip kedinin tüylerini okşadı.

"Üzgünüm bebeğim, biz bir kere değildik ve toparlanmak için seni kullandık, ben gideceğim ama sen gitme. Bırakma minhoyu, bak ben sana hep anlatırım; dori gidince zor toparlandim diye. Sende beni toparlanmak zorunda bırakma bebeğim. Herşey için özür dilerim" kedinin yanından kalkıp sadece kendi telefonunu alarak saatin 5.30 olmasını umursamadan boş sokaklara çıktı.

Yürüdü, yürüdü ve yürüdü. Sadece yürüdü ve günün ayamasını bekledi.

_

Mal mıyım ben?

good night?〕minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin