#2 Birlikte

44 10 0
                                    

     O an bir aydınlanma yaşamıştım. Yapbozun parçaları birden bire tamamlanmış gibi hissetim. Bu fikre beynim hemen sıcak bakmıştı. Evet,o olabilirdi ama bundan tam emin olamazdım. Hayır,o Üstün Oyuncuydu! Beynim sanki başka bir algıya kapalıydı,farklı türlü düşünememeye başlamıştım ki bu normaldi çünkü tahminim oldukça mantıklıydı. Ben bu düşüncelere dalmışken elimdeki kitap yere düştü. Onun sesiyle irkilip kendime geldim. "Tamam,artık bunun hakkında düşünmek yok Hajime. En azından öğle arasına kadar..."diye kendimi ikna ettim. Böyle konularda genelde o konuyu aklımdan çıkarmayı başarabiliyordum. Belki de notlarımın iyi olması da-geometri hariç- bu yüzdendi. Bir iç çekip sınıfa yol aldım. Sırama geçince haftaya başlayan sınavların çabuk geçmesini ve bu oyuncu hakkında daha fazla bilgi edinebilmeyi diledim. Onun hakkında neden bu kadar düşünüyorum bilmiyorum. Belki de ben ondan etkilenmişimdir? Yeteneklerinden...profesyönelliğinden...böyle olmalı evet. Yine derin bir nefes aldım ve öğretmen sınıfa geldi. Öğlen için daha çok süre olsa da sabah derslerin ne kadar hızlı geçtiğini bildiğim için moralimi bozmadım.

     ÖĞLEN OLDUĞUNDA Fuyuhiko ve Kazuichi ile buluşmak için yemekhaneye doğru ilerledim. Beni her zamanki yerde bekliyorlardı. Onlara şimdilik bunu anlatmayacaktım. Çünkü bana kafamı çok taktığım hakkında şikayet ederlerdi. Bunu kendim halletmeliydim. Onu bir süre gözlemliyecektim ve eğer kendimi doğrularsam ona da soracaktım. Ama kesinlikle kötü bir amaç için değil! Ben bir sapık falan değilim. Bu sadece onun oynayış stilini anlamam için bir gözlem. Ve bu fırsat ise tam öğlen arasındaydı. Oyun odası sadece öğlen araları açık olurdu ve Chiaki'nin oraya gittiğine bahse girebilirim. Sonuçta o Üstün Oyuncu. Bu yüzden yemeğimi hızlıca yiyip Kazuichi ve Fuyuhiko'ya bir yere gideceğimi söyledim. Hevesli olduğumu göstermemeye çalışarak oyun odasına doğru yol aldım.

     İçeri girdiğimde karanlık vücuduma işlemeye başladı. Taa ki küçük koridoru aşana kadar. İçerisi normal bir salon boyutundaydı fakat içerideki kalabalık yüzünden daha küçük görünüyordu. Etrafta bir sürü video oyunu düzensiz ve dağınık biçimde ilerliyordu. Bu dağınıklıkta birisinin istediği video oyununu nasıl bulabildiğini merak ettim. Video oyunlarının olduğu duvarın karşısındaki duvarda ise ekran vardı. Ekrana bağlı kablolar ortaya doğru birbirini izliyordu ve birleşiyorlardı. Ve ortada oturan bir kız bacakları "W" şekline benzer şekilde oturmuştu. Chiaki... Gözlerinin içine baktığınızda sanki pamuk şekerlerle dolu bir dünyaya gidebileceğiniz o açık pembe gözleri oyuna dikilmişti. Tıpkı sabahki hali gibi... Ya oyun onu kendine çekmişti ya da kendisi ona gitmişti. Kim bilir? Belki de ikisi de. O kadar dalmıştı ki benim geldiğimi bile fark etmemişti. Benim oyun oynadığım zamanki halime benziyordu. Fakat eline baktığımda konsolun ne kadra hızlı kontrol edildiğini fark ettim. Aslında bana benzemiyordu tamamen farklıydı. O bir profesyöneldi. Fark ettirmeden arkasında nasıl oynayacağını görebileceğim bir yere oturdum. Yerler halıyla kaplıydı ve oturma için minderler de vardı. Bu yerin bu kadar güzel bir yer olup kimsenin gelmemesine şaşırmıştım. Arada buraya uğrasam mı diye düşünürken Chiaki oyunu bitirdi ve arkasına uykulu gözlerle baktı.
"Aaa,merhaba Hajime yoksa burada benimle oyun oynamaya mı geldin?"
Oyun oynamak mı? Bu aklımdan geçmemişti bile!
"Chiaki oyun oynamak mı? Ah,hayır senin için azılı bir rakip olacağımı düşünmüyorum. Ben bunda fazla kötüyüm."
"Azılı bir rakip mi? Hayır,Hajime neden öyle bir şeye ihtiyaç duyayım ki? Birlikte oynadığımız sürece sıkıcı olmayacaktır, değil mi?"
Derin bir iç çektim. Tabii bunu söylemesi onun için kolaydı. Benimse hiçbir şeye yeteneğim yoktu. Yani böylesine yetenekli birisiyle oynamayı hak etmediğimi düşünüyordum. Fakat o an dün geceki kararlılığım ve umudum aklıma geldi. Ne kadar da çabuk pes etmiştim. Düşünürken yere kaydırdığım kafamı yukarı çevirdim. Cevabımı bekliyordu. Birden bana:
"Her şey yetenekten ibaret değildir Hajime. Yeteneğin olunca her şey güzele çevrilmez." dedi gülümseyerek. Sanki aklımı okumuştu. Onu bu kadar beklettikten sonra hayır diyemezdim. Gülümsedim ve hemen onun yanındaki mindere oturdum. Bunu evet olarak kabul edip hemen yanımda duran diğer konsolu bana uzattı. Daha rahat olmak için bağdaş kurup konsolu ayarladım. Evet, işte başlıyoruz.


Oyun BittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin