#3 Sıkı Çalışma

38 9 1
                                    

Farklı bir dünyaya ışınlanmıştım ve hasar almaya devam ediyordum. Ne kadar kendimi savunmaya çalışsam da canım çok azdı ve birden, daha oynamaya başlayalı yirmi dakika olmasına rağmen en az on kez karşıma çıkan "Öldün" yazısı çıktı. O dünyadan ayrıldım ve ellerimi kaldırıp gerindim. Derin bir nefes aldım ki bu durumdan sıkıldığımın işaretiydi. Birlikte oynarsak sıkıntı olmayacağını söylemişti ama bana bir kere bile tolerans göstermedi. Ona göz ucuyla baktım. O da bana bakıyordu. Gözümü kaçırdım. Biraz sinirli gözüküyordu.
"Hajime,dikkatinin dağılmasına izin verme."
Uzun bir sessizlik oluştu. O sırada bana meraklı gözlerle bakmayı sürdürdü ve sessizliği ilk o bozdu.
"Oyunu oynarken dikkatin neye dağılmıştı?" İşte bunun cevabını ben de bilmiyordum. Elimi sıktım ve gözlerim Chiaki'den başka bir yere odaklandı. Ona ne cevap vereceğimi bilmiyordum ve bu işleri daha da zorlaştırıyordu.
"Sen kötü bir oyuncu değilsin Hajime. Hatta harika oynuyorsun ama karşında Üstün Oyuncu olunca onu yenmek kulağa zor gibi geliyor değil mi?" Başımı salladım çünkü kulağa zor gelmiyordu zordu.
"Hmm... o zaman sana itiraf edeceğim az önce beni yenmek üzereydin ama o an umudunu kaybettin,pes ettin ve senin açığından yararlanarak seni yendim." Gözlerimi şaşkınlıktan yavaşca açıldı. Bu sözler yeni bir güne başlarkenki hisle aynı şeyi hissetirmişti. "Her şey daha yeni başladı. Potansiyelin tahmininden de büyük." iç sesim böyle diyordu. Chiaki demeseydi bunu farkedemezdim. Hedefe ne kadar yakın olduğumu ve bunun farkına varamadığımı... Yüzümde tebessüm ettiğimi hissetim. Bunu yapabilirdim.
"Teşekkür ederim Chiaki. Bu beni gerçekten de bir şeyleri yapabiliyormuşum hissetirdi."
Chiaki hâlâ mutlu gözükmüyordu.
"Yapabiliyormuşum gibi değil yapabiliyorsun. Her şey yetenek değildir Hajime,bunun bir örneği de sensin. Senin ne kadar çalıştığın gözünden belli oluyor." Bu kelimeler ise önceki dediği sözlerle birlikte gaza gelmem için çok mâkuldu. Ayrıca Chiaki'nin daha önce bu kadar çok konuştuğunu duymadığım için bir yandan da şaşırmıştım. Bu da kendimi daha da değerli hissetmeme sebep oldu. Konsolu elime aldım ve yüzüme yayılan tebessüm çok daha iyi hissetirdi. Ya da öyle diyebilirdim okul zili çalana kadar...Derin bir iç çektim.
"Sanırım şimdilik sınıflarımıza gitsek iyi olacak." Chiaki başını salladı ve sınıflarımıza geri döndük.

~~~~~

Son dersin ortalarındaydık ve benim beyin hücrelerim algılarını kaybetmeye başlamıştı. Kafam masaya değmemek için mücadele veriyordu,gözler kapaklarım kapanmamak için sımsıkı tutunuyorlardı ve sonra birden önümde Fuyuhiko'nun Kazuichi ile fısıldaştığıni duydum. Acaba yine hangi zırvalık hakkında konuşuyorlardı? Sıkıntıdan patlamak üzere olduğumdan ve dersi anlama algımı yitirdiğimden onlara katıldım.
"Kazuichi bak ne kadar çok kişiyle olumlu ya da olumsuz tanıştığını biliyorum ve bunun için yanına lütfen çok kişiyi çağırma. Yalnız kalmak istiyorum."
"Tamam Fuyuhiko anladım. Bin kere söylemene gerek yok."
"Senin anlaman için evet gerek var."
"Hıh, neyse senin ne için yalnız kalmak istediğini biliyorum. Peko ile yalnız kalmak istiyorsun değil mi?"
Fuyuhiko sinirlenmek yerine sakin bir şekilde;
"Evet, onunla uzun zamandır yalnız kalamamıştık ve bunu onun için ayarlamıştım ama sen planımı mahvettin."
"Hadi ama dostum bir kaç kişiden ne olucak!"
Bunu biraz sesli söylemiş olmalı ki ögretmen de dahil bir çok kişi ona bakmaya başladı.
"Şey yani ıhmm..."
Kazuichi kıvırmakta berbattı ve bunu zaten biliyordu buna uğraşmasına bile gerek yoktu. Sadece dışarı çıkıp kalan süreyi koridorda geçirecekti. Bu benim Kazuichi'nin yerine geçmeyi istememe sebep oldu ama sonra sınav haftasını ve verilecek sözlü notlara olan etkisini düşündüm. Notlar girilmeden öğretmenlerin dizine kapanıp yalvaracak değildim. Bu yüzden derse olan ilgimi göstermeye çalışırken ki savaşımı vermeye devam ettim.

~~~~~

Okul çıkışı tam Fuyuhiko'yu kendi evine bırakırken sorumu sordum.
"Son derste bu konuştuğunuz şey tam olarak neydi?"
Kazuichi hevesle anlatmaya başladı.
"Fuyuhiko sınavlardan sonra Peko ile birlikte Yoshino parkına gitmeyi planlıyormuş ben de neden topluca gitmiyoruz dedim. Nasıl demişim iyi değil mi?"
"Hmm iyi fikirmiş ama Kazuichi bunu Fuyuhiko'nun kabul ettiğinden emin misin?"
Fuyuhiko tam ağzını açacakken Kazuichi eliyle onun ağzını kapadı ve;
"Tabii ki onayladı o çok dost canlısıdır biliyorsun ya! Canım fedakar arkadaşım bizim için sevgilisiyle olan buluşmasını feda ediyor."
Fuyuhiko buna gerçekten sinirlenmişti.Kazuichi'nin elini ısırdı ve Kazuichi hayvan gibi bağırıp Fuyuhiko'ya saldırmadan önce mahalleyi ortaya kaldırmasın diye Kazuichi'yi elimle sürüklemeye başladım.
"Eğer birisi istemiyorsa ona onu yaptırmaya zorlayamazsın Kazuichi."
Ama Fuyuhiko onceden düşündüğü belli eder şekilde bir sakinlikle cevap verdi;
"İki hafta sonra Cumartesi saat 12:30'da benim evimin önünde olun. Kazuichi sen de kimleri getirmek istiyorsan onlara haber verirsin.Ama söz verdiğin gibi fazla kişi getirmek yok."
"Tamam!" Kazuichi mutlu bir şekilde cevap verdi ve önümde durdu.
"İlk benim evime giden kazanır."
"Hayır Kazuichi yine mi..." Kazuichi koşmaya başlamıştı bile ve ben arkasından biraz daha hızlanarak yürüdüm. Umarım sınavlar hızlı biter...

Oyun BittiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin