0.1

734 62 94
                                    

herkese selam, ben geldim! yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌸 iyi okumalar perisii 🧚‍♀️

supersinasia için 🌞

"kısaca böyle oldu," dedi kıvırcık saçlara sahip genç kız. sarp, arkadaşının okuttuğu mesajlaşmalara kınarcasına baktı.

"valla," dedi kantin masasının üstündeki kahvesini eline alarak. "normalde birisi bizim gruptaki kızlarla böyle konuşsaydı ebesini sikerdim ama biraz hak etmişsin sanki."

talya, arkadaşının üzüntüsünü gördüğünden sarp'a uyarıcı bakışlar attı. esmer oğlan ise omzunu silkmekle yetinmişti. "tamam sen üzülme," dedi talya. "geçer elbet, unutulur."

harika araya girdi. "ben berk'in bunu unutacağını düşünmüyorum." sarışın oğlan, kızı onayladı. "video çok az kitleye ulaşmış olsa neyse ama binler izlemiş, yorumlar var. her şeyi unutsa kendisine acınmış olduğunu unutmaz."

süsen kahvesinden bir yudum aldı. "yani," dedi. "doğru." kaan ise gerçekleri konuşmak zorunda gibi hissediyordu. emir'in söylediği şeye cevaben, "bu saf ilk defa haklı," dedi. "ülkece severiz mağdura oynamayı, video bu yüzden tutmuştur zaten."

önündeki soğumaya yüz tutmuş kahvesini elinin tersiyle itip başını masaya gömdü, kız. "of!" dedi sızlanarak. "ben nasıl yüzüne bakacağım çocuğun?"

süsen, arkadaşının kolunu dürttü. "kalk bakalım," dedi. "ne yazık ki kafanı devekuşları gibi bir yerlere gömerek kurtulamazsın."

kaan kıkırdadı. "devekuşu bana çay alsın." sinirle kafasını kaldırdı, aybike. "ben diyorum çocuğun yüzüne nasıl bakacağım kaan diyor çay..."

sarp güldü. "mitinge gitmiş bu andaval."

talya, sarp'ın söylediği şeye imayla güldüğünde aybike sandalyeden istemeyen adımlarla ayağa kalkmıştı. "başka bir şey isteyen var mı?"

masadan ses çıkmayınca kendi kahvesini de yenileyebileceğini düşündü. cüzdanını alarak ilerlediğinde sıra olmaması ona bir şans gibi gelmişti.

gerçi sıra olsa da liseye gelmiş öğrenciler medenice beklemeyi bilmiyor.

"hasan amcam ya, bana bir çay verir misin? ayrıca filtre kahve istiyorum." kantinci severdi aybike'yi ve arkadaşlarını. "tabii kızım," dedi. "bekle hemen."

kocaman gülümsedi, aybike. "sıra yok ilk defa," dedi. "diğerleri derste ya kızım, ondandır."

doğru ya diyerek içinden geçirdi kız. bizim ilk dersimiz boş.

"aman böylesi daha iyi." arkasından belli bir mesafe bırakarak yaklaşan kızılı fark etmemişti, sırasını bekliyordu. "o kadar çok geri zekalı var ki liseye gelmişler hâlâ sıra olmayı bilmiyorlar."

kızıl oğlan, dünkü yaşananların öfkesiyle konuştu. "liseye gelip nasıl davranacağını bilmeyen o kadar çok kişi var ki aybike," dedi imayla. öfkesine rağmen sesi kontrollü çıkmıştı.

kız, gergince oğlana döndüğünde sözlerini sürdürmüştü. "belki de ders esnasında telefon kullanımına bu çocuklar yüzünden izin vermiyorlardır."

yerin dibine girdiğini hissetti. yüzüne bakamadı, hızla önüne döndü ve neden titrediğini anlamadığı sesiyle kantinciye seslendi. "hasan abi, istediklerim hazır mı?"

"hazır, kızım. çaya şeker istiyor musun?" başını iki yana salladı. "yok, teşekkür ederim."

titreyen elleriyle tepsiyi taşımaya çalışsa da pek başarılı olamamıştı. arkasına döndüğü an -muhtemelen- kantinciye yaklaşmak için kendisine biraz yaklaşan oğlanın yakınlığı karşısında afalladı.

senin hakkında / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin