herkese selam, ben geldim! bir önceki bölümün yorumları beni çooook mutlu etti! yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın. 💘
iyi okumalar perisi ennn güzel perilerime 🧚♀️
"sana saklamışım her şeyin güzelini ben."
kızıl oğlan, geldiğinden beri kütüphanede saklanan genç kızı cam kapının ardından sessizce izlemekle yetinmişti. utandığı her halinden belliydi, dünkü mesajlarda bunu anlamak pek zor olmamıştı.
kızlara yazacağına kızıla yazması, sevdiği için teşekkür etmesi ve duyar duymaz engellemesi... o an, yatağında uzandığı sırada kızın muhtemel yüz ifadesi gelmişti gözlerinin önüne. kızarmış yanakları, güzel burnu, parıldayan ama utançla tek yere sabitlenemeyip her yerde dolanan gözleri...
güzeldi, aybike eren. yaptığı her yanlışa rağmen güzeldi. zaten onu en çok yaptığı yanlışlar güzel yapıyordu ya.. öylesine sevmek kolaydı, berk özkaya için.
kızıl oğlan, genç kızı her şeye rağmen ve hatta o'na rağmen sevmek istiyordu.
ders zili nihayet çaldı.
kütüphanedeki aybike dışında iki üç kişi dışarı çıktığında içeri girdi, oğlan.
genç kızın yanındaki boş sandalyeye oturup karşı kitaplığa bakan gözlerinin güzelliğini incelerken, "beni yok mu sayıyorsunuz, sultanım?" diyerek sordu.
tatlı tatlı gülümsedi, aybike. "sultan mı?" diyerek sordu. içinin kıpır kıpırlığı öylesine hoş yansımıştı ki sesine... büyülendi, oğlan. şu dünya üzerinde sadece bu soruyu duymak için yaşadığını anımsadı.
"sultan değil," diyerek düzeltti kızı. "sultanım." ela gözleri sonunda kahverengilerinde hissedebilmişti. parıltılarını izledikçe içi ısınıyordu. "yani, istersen."
genç kız gülümsedi. ilk kez böyle bir şey yaşıyordu. evet, hoşlandığını gelip açıklayan birkaç kişi olmuştu ama hiçbirine inanmamıştı. onlara bakınca gördüğü tek şey herkesti. özel değildi; tek kişi olarak göremiyordu. sıradandı gözlerinde.
oysa berk özkaya'ya baktığında tek bir kişi yansıyordu elalarına. vicdanlı, merhametli, dürüst... üstelik çok güzel gülmüyor muydu? sanki o güldüğünde kızıllarına ulaşıyordu kahkahası, güneşi aleve verip yepyeni bir kaynak çıkıyordu ortaya.
oğlanın kahkahası genç kızın gözünde güneşten bile daha aydınlatıcı bir kaynaktı.
"isterim." oğlanın gülümsemesi içini ısıttı. "isterim ama ben nasıl davranılır, nasıl olur hiçbir şey bilmiyorum."
berk özkaya, sevgilisi aybike eren'in ellerini nazikçe tuttu.
"birlikte öğreniriz," dedi gözlerinin içerisine bakarak. "birbirimize öğretiriz..." genç kız utançla başını önüne eğdi. bakışları hoşuna gitmişti. hep böyle mi bakacaktı oğlan?
öne eğdiği başını kaldırdığında yine aynı şekilde baktığını gördüğünde ellerini çekerek, "berk..." dedi cilveli bir tavırla. kızıl, üst dudağında dilinin ucunu gezdirdi hayranlıkla. "öyle bakma."
sandalyesini kıza yaklaştırdı. zarif, güzel tenli bacakları oğlanın bacaklarının arasında konumlanmış durumdayken hafifçe eğdi başını, gözlerine baktı. "nasıl bakmayayım?"
"böyle işte!" dedi kız çekinerek. "hm..." çenesinden kavrayarak bakışlarını birleştirdi. "nasıl bakıyormuşum ben sana?"
dilini dudaklarının üstünde gezdirerek düşündü. "küçükken," diyerek başladı söze. biraz çekiniyordu, utanıyordu ama hislerini kızıla açabileceğini düşünüyordu. sıradan birisi değildi o; biricikti. sevgilisiydi. ona emanet etmeyecekti de kime emanet edecekti duygularını?
onu ilgiyle dinleyen oğlanı daha fazla bekletmek istemiyordu. "dondurmaları çok severdim. yaz ya da kış fark etmez, her gördüğüm yerde alması için ısrar ederdim anneme." anımsadığı olayla birlikte gözleri doldu ama yine de güldü. "bir gün istediğim kadar dondurma yememe izin verdi vermesine ama ben ertesi gün boğazımın ağrısından hiçbir şey yiyemeyince anladım fazla sevginin ne demek olduğunu."
kızıla baktı. "fazla seversin, canını acıtır. kenara çekilir, düzelmesini beklersin. o süreçte bakarsın ona hafif üzüntüyle. ama sonra... yani canını acıtması geçtikten sonra muazzam bir sevinçle ışıldar gözlerin. sen bana, günler sonra dondurmaya kavuştuğu için saf bir heyecan yaşayan yedi yaşındaki aybike eren gibi bakıyorsun."
gözlerini kaçırdı. "ve bu paha biçilemez."
berk özkaya karşısındaki kızın duygularını ikinci kere en net şekilde duymuştu.
gülümsedi heyecanla. ellerini tuttu, dudaklarını bastırdı avuç içlerine. "o halde sen benim için bir dondurma ol," dedi. güldü, aybike. kızılın yanağını samimiyetle okşadı. "artık canını acıtacak hiçbir şey olmak istemiyorum ben."
aybike & berk whatsapp özel sohbeti.
berk: bir tanem
geçtin değil mi eve?
güzel bir duş alsaydınaybike: BİR TANEN
MİYİM GERÇEKTENNNNberk: bir tanem, tek tanem
can tanem... her şeysinaybike: tamam sus bayılcam
cok sevilmekten 😭
geçtim eve..
duşumu da aldım
ağrımı hafiflettiberk: daha çok ağrıyacak
söz dinlemezsen...
biliyorsun dimi? :)aybike: sen söz dinleseydin
ağrımasına gerek kalmazdı
sen aldın mı duş?
HALA COK UTANIYORUM OFberk: yani,
birlikte de alabilirdik...aybike tarafından görüldü.
berk: yeni mi
utanıyorsunLKSNDFLAKNSFaybike: ALT TARAFI
ÇAMURA DÜŞTÜK YA
BİRAZCIK ÜSTÜNE DÜŞMÜŞÜM
ONUNLA BANYO ÇOK FARKLI SEYLERberk: bağırma...
aybike: bağırırım
algı yapma berk özkaya!!berk: berk özkaya bir tek
sana algı yapar, bebeğimaybike: o algı olmuyo beyefendi
yavsaklık oluyoberk: şslknfaşlsknfaşl ne güzel işte
sevdiğine hem asık hem libidolu erkek
daha ne istiyorsun??aybike: bence sen bulmuşsun
benim gibi mükemmel kızı
hâlâ konuşuyorsun..berk: buldum, evet
dünyanın en mükemmel kızınıaybike: SAPSALLLLLLL
berk: aşsldkjaşlskjnaklsf
yarın geliyorsunuz dimiaybike: evettt
ama baştan söyleyeyim
sarp birazcık ters olabilirberk: aslında aranızdaki
en aklı başında kişi o görünüyor..
ama neyseaybike: engel yersin
berk: sen de yersin
aybike tarafından görüldü.
berk: KSJDFŞLAKSNFŞALKSNFL
dinlen sen bir tanem
ayağına kremi sürmeyi de unutma
öpüyorumaybike: ben de!! <3
CİLVELOY AYBER
ŞİMDİ OKUDUĞUN
senin hakkında / ayber
Fanfictionaybike, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşım yüzünden sınıfın sessiz çocuğu berk'in öfkesini kazanır.