Bir bilinmezlik içinde yaşayınca insan, kendini boşlukta hissediyor. Kimi kendini müziklere veriyor, kimi kitap okuyor, kimi hayatı sorguluyor, ben ise yazıyorum... Kelimelere döküyorum belki de aşkımı... Yaşadığım ve yaşayamadıklarımı... Genelde yaşadığım kısımlar hüzünlü olanlar, mutlu sahneler de hayallerim oluyor. Bazen de rüyalarım... Rüyalarımdasın sevgilim, bilmediğim yönlerin ve konuşmaların rüyalarımda hep. Belki de seni çok özlediğim için hep seni görüyordumdur bilemiyorum. Ama sanki mutlu değilmişsin gibi hissettiriyor rüyalarım. Çoğunlukla aynı rüyayı görüyorum biliyor musun? Bana gelmek istiyorsun ama gelemiyorsun rüyalarımda. Mutlu değilsin ama rol yapıyorsun onun yanında... Neden sürekli rüyalarımdasın?"Ne güzel," dedim düz bir sesle. Sonra da telefonuma geri gömüldüm. Alin bir banyoya bir yatak odasına geçip duruyordu. Başım dönmüştü artık. Ne süslendin be! En sonunda çantasını alıp karşımda durdu. İfadesiz bir şekilde ona baktım. Çok güzel görünüyordu bu arada... Saçlarını ilk defa maşa yapmıştı. Kalbim ritmini arttırırken yüz ifademi bozmamaya çalıştım.
"Ben çıkıyorum."
"İyi," dedim umursamaz bir şekilde.
"Aa bu arada gece gelmeyeceğim. Şimdiden haber veriyorum bak."
Gözlerimi devirdim.
"İyi."
"Seni odada tek bırakıyorum," deyip muzipçe güldü. Neyi kastettiğini anlamıştım ama öyle bir niyetim yoktu. Şu an içim acıyordu sadece.
"Uslu duracağım," deyip ellerimi kaldırdım.
"Kendin bile inanmadın buna," derken ayakkabısını giyiyordu. Ağlama Meriç, birkaç dakika tut kendini...
En sonunda "Görüşürüz," deyip çıkıp gitti. Tuttuğum göz yaşlarımı bıraktım. Merve'ye bizim odaya gelmesi için mesaj attım.
Balkonda sigaralarımızı içerken konuşmuyorduk. Moralimin bozuk olduğunu anladığında ben konuşana kadar beklerdi hep.
"Gitti," dedim en sonunda.
"Kim gitti?"
"Alin."
"Nasıl yani? Nereye gitti?"
"Onun yanına..." dediğimde anlamadı. "Sevgilisinin."
"Aa Can buraya mı gelmiş?" derken biraz güldü ama daha sonra bir gariplik olduğunu anlayınca gülmesi gitti. "Meriç?"
Ağlamaya başlamıştım tekrar. Gözleri iyice açıldı.
"Yoksa?"
Kafamı aşağı yukarı salladım. Bir yandan burnumu çekiyordum.
"Ah kıyamam ben sana," deyip sarıldı. Ben de ona sıkıca sarıldım. Gerçek bir arkadaşlık sarılması... Geri çekildiğinde yanaklarımı sildi.
"Hava serinledi iyice. Hadi içeri girelim. Hem sana bir kahve yapayım," dedi ve beni içeri götürdü.
Kahvelerimizi içerken ben boş boş etrafa bakıyordum.
"Ee? Dökül bakalım."
Omuz silktim.
"Kankan imkansıza vuruldu."
Bir süre konuşmadan bana baktı.
"Yemin ederim hissetmiştim."
"Nasıl?"
"Aslında aşık olduğunu değil de onu istediğini sanmıştım. Diğer kızlar gibi yani."
Buruk bir şekilde güldüm. Diğer kızlar gibi... Sayesinde aklıma artık hiçbir kız gelmiyordu ki.