Artık yıl sonu yaklaşıyordu. Bu durum beni çok üzüyordu çünkü Merve'yi hiç bırakmak istemiyordum. Tatilde görüşemeyeceğimizi biliyordum. Ama bir yolunu bulmam lazımdı onu görmek için. Antalya'da oturdukları için genelde ailesiyle yazlıklarında tatil yaparlardı. Onu bir şekilde baş başa tatil için ikna etmem lazımdı. Bunu aklımın bir köşesine yazmıştım. Bu yazın çok güzel geçmesini istiyordum. Genelde bizim yazlıkta geçirdiğimiz tatil bana çok sıkıcı gelirdi. Annem ve babamın gözü sürekli üzerimde olduğu için hiçbir şey yapamıyordum. Sadece denize girip çıkıyordum o kadar. Aktivite anlamında hiçbir şey yapmazdık. Daha doğrusu annem ve babam beni aralarına katmazdı. İkisi birlikte takılırken beni sürekli kısıtlarlardı. Bu yaz öyle olsun istemiyordum. Ben de kendimce plan yapacaktım ve bunu uygulayacaktım."Şu tatlı çok güzel görünüyor," dedim uzaktan tatlılara bakarken. Reglim yaklaşmıştı ve bu durum beni üzüyordu. Aynı zamanda çok sinirli ve azgın hissediyordum kendimi.
"Evet. Ben ondan almayacağım ama. Canım tatlı istemiyor," dedi Merve. Hemen yanımda duruyordu ve şu an ona dokunmak istiyordum bir şekilde.
"Benim canım tatlı istiyor. Ama o tatlıdan değil," deyip muzipçe sırıttım. Koluma vurup güldü.
"Meriç!"
"Ne? Reglim yaklaştı zaten çok fenayım."
Çenesini yana doğru salladı.
"Tövbe tövbe!" deyip güldü. Kolunda elimi gezdirdim. Sonra da ellerimizi birleştirip parmaklarımızı kenetledim.
"Geçen gün öyle demiyordun ama," deyip göz kırptım.
"Sus ya! Utanıyorum hala," dedi gülmesini bastırırken.
Arkamı döndüğümde Alin ile karşılaştım. Hemen arkamıza sıraya girmişti ve konuştuklarımızı büyük ihtimal duymuştu. Sanki iğreniyor gibi bakıyordu şu an. Merve de onu gördüğünde bana baktı tedirgince.
"İğrenç bir insansın sen!" dediğinde dişlerimi sıkıp tekrar yüzüne baktım.
"Hop! Düzgün konuş!" dedi Merve. Alin Merve'ye döndü.
"Seni de kendine benzetti değil mi? Zaten anlamalıydım. Bana onu anlatırken çok farklı bakıyordun. Ama bir şey söyleyim mi? Tencere kapak gibisiniz aynı."
Merve çenesini yukarı kaldırdı.
"Bana bak! Meriç'i daha fazla üzmene müsaade etmem duydun mu beni? Sen onun kalbini hak etmedin! Daha doğrusu o kalbin nasıl güzel olduğunu göremedin hiç!"
Alin alayla güldü.
"Gerçekten sizin bu hallerinize anlam veremiyorum. Meriç her boku yerken oturur izlersin artık."
Merve elimi bırakıp Alin'i omuzlarından iteklediğinde herkes bize bakmaya başladı. Evet uzun süren sessizliğimiz bugün bozulmuştu tekrar. Merve ile ikisinin arasına girip Merve'ye döndüm. Yüzünü ellerimin arasına aldığımda sinirli bakışları biraz sakinlemişti.
"Şş! Sakin ol."
Alin'i gerçekten tanıyamamış olmama şaşırıyordum bir yandan. Bu kadar düşmemeliydi ya. Bu kadar olamazdı. Benim hiç hatrım yoktu demek ki onda.
Merve başını salladı. Saçını okşayıp geri çekildim. Alin'e döndüğümde attığım buz gibi bakışlar karşısında afalladı.
"Bu kadar düştün demek! Sırf bende hatrın olduğu için susuyorum Alin! Benim sende yokmuş ama ben senin kalbini kırmayacağım. Kendi hayatına bak. Bize burnunu sokma! Okey?"
Hiçbir şey demeden arkasını dönüp gitti. Ben de Merve'ye döndüm tekrar. Onun üzülmesini hiç ama hiç istemiyordum. Etrafımızdaki insanlara aldırmadan kollarımı ona doladım ve başının üstüne bir öpücük kondurdum.