Son kez burnumu çekip devam ettim
Sonra da öylece eve geldim işte arkamdan gelmedi bile. Anlamıyorum Pınar gerçekten bunu söyletecek kadar ne yaptım ben bu çocuğa?
Pınar kızgın ve bir o kadar da şaşkın halde bana bakıyordu. Ki söyleyeyim kızgın olmuş suratı durumun ciddiyetini kesinlikle bozuyordu. Bir iki dakika sonra durumun ciddiyetini anlayarak konuşmaya başladı.
Kızım şurada Evren'i tanıyan kime sorsak o çocuğun dengesiz olduğunu söyler. Sen hala alışamadın mı bu çocuğa hayır yani yeni tanışmış olsanız neyse diyeceğim ama koskoca 11 ay. Kendine gel mutlaka mantıklı bir açıklaması vardır.
O kadar oldu mu ya diyerek tekrar ağlamaya başladım. Pınar'da ne derse desin bu sefer susmayacağımı bildiği için üstüme gelmedi. Ağlamaktan yorgun bir halde kendimi yatağa atacağım anda Pınar'ın tiz çığlığıyla ayağa fırlayıp ne çığırıyorsun be diye cırlamam bir oldu. Eliyle yatağı gösterip;
'Götünle jelibonlarımı ezmene hemen hemen 3-4 cm kalmıştı çığırmam için yeterince iyi bir neden olduğunu düşünüyorum' derken çoktan jelibon paketlerini kucağına alıp şefkat göstermeye başlamıştı. Onun bu haline göz devirsem de istemsiz olarak gülmüştüm. Oda gülmeye başlayınca ciddi bir ifadeye büründüm ve;
'Ben burada sevgilisiyle ayrılalı daha 24 saat geçmemiş aşk acısı çeken bir kızım beni yoldan çıkarma' dedikten sonra kendimi yatağa attım.
Uzun bir of çekerek yanıma yattı. Bana kısa gelen ama Pınar için çok uzun süren bir sessizlikten sonra yataktan kalktı. Beni de kolumdan çekip kaldırarak hadi karıya gidiyoruz diye gülmeye başladı. Ona içinde hangi abaza yaşıyor senin bakışları attığımda bakışlarımı havada yakalayıp Evren'den kalma şeyler kusura bakma dedikten sonra devam etti
Eğer şimdi kalkıp hazırlanmazsan bütün ifşalık fotoğraflarını Evren'e atarım hiç şansın kalmaz
T-ta-tamam diye kekeleyerek banyoya koştum sonuçta o ifşalıklar çocuğun eline geçerse çıkmaz sokakta karşılaşsak çıkacak bir yer bulur durum o kadar vahim. Yarım saatlik bir duşun ardından Pınar'ın yatağın üstüne bıraktığı kıyafetleri giydim. Saçlarımı taradım hava sıcak olduğu için kurutma gereği duymadan cebime telefonumu ve bir miktar parayı katarak merdivenlerden aşağı indim. Kapının önünde beni bekleyen Pınar'ın koluna girdim ve gülüşerek dışarı çıktık.Taksiye bindiğimizde döndüm ve;
Ee bayan moral düzeltici beni nereye götürüyorsunuz?
Bugün kısa bir süreliğine de olsa erkekleri unutuyoruz hanımefendi bara gidip çılgınca eğleniyoruz tamam mıdır?
Bana uyar dediğimde taksiciye gideceğimiz yeri söyledi. Bende o sırada telefonumla uğraşıyordum. Yaklaşık 15 dakikalık bir süre sonra barın önündeydik taksiciye parayı verdik ve içeri girdik. Hemen barmenden en ağırından bir şeyler istedim. Kaçıncı olduğunu hatırlamadığım bardağı masaya bırakırken etrafta Pınar'ı aramaya başladım. Kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışırken ayının biriyle çarpıştık düşeceğim sırada belimden tutup yerle öpüşmemi engelledi. Kafamı kaldırıp ana avrat sövmeye başlayacaktım ki bu kişinin Uzay olduğunu fark ettim. Konuşmaya başlayacakken arkada o çok tanıdık kahverengi gözleri gördüm. Bir insanın gözleri nasıl bu kadar güzel olabilir diye düşünürken Evren yumruk yapmış olduğu eli ve hızlı adımlarıyla bizim olduğumuz tarafa gelirken ağzımdan küçük bir küfür kaçtı.
Siktir