Bir iki dakika kapıda sinirden kudurmuş halde dikildi. Daha sonra bizim oturduğumuz sıraya doğru hızla gelmeye başladı. Sıranın önüne gelince ellerini sert bir şekilde masaya koydu ve sinirli olduğu her halinden belli olan gözlerini gözlerimle buluşturdu. Ben içimden hatim indirip sakin ol tamam bu çocuk şimdi seni öldürmezse hiçbir zaman öldürmez diye geçirirken gülmeye başladı. Hayırdır lan ne oluyoruz der gibi ona bakıp tam bir şey diyeceğim anda konuşmaya başladı.
''Sen ne güzel sosluyorsun öyle'' diyerek gülümsemesini büyüttü.
Benden bir hönk sesi çıkınca Yüce'den de bir könk sesi çıktı. Ben Yüce'den çıkan sese gülmeye çalışırken hönk sesiyle gülme sesim birbirine girdi. Durum böyle olunca otaya Recep İvedik'in gülmesine rakip olabilecek bir Sude gülüşü çıktı. Çıkardığım sesten sonra utanmam gerekirken ben Evren'in suratına Chloe bakışları atmaya başladım.
''Ne diyorsun be dengesiz. Şimdi gelip bana tokadı yapıştırman gerekiyordu'' dedim.
Bu sefer Chloe bakışları atma sırası ona geçmişti.
''Ya salak mısın canım Sude'm ne tokatı'' diyerek ellerini saçlarına götürdü karıştırdıktan sonra ''Bir dakika saçında bir şey var'' diyerek saçımı düzeltirmiş gibi yaptı. Ellerini saçlarımda dolaştırarak az önce saçını karıştırdığında eline ne kadar sos geldiyse şuan hepsinin benim saçımda olmasını sağladı. Sinirle elimi anlıma vurdum. Ben sinirden kudururken o çoktan sınıfın kapısına gelmişti arkasından ''Allahsız köpek'' diye bağırdım. Arkasına dönüp bana baktı gülerek tekrar önüne döndü. Yüce arkadan ''Kanka yazık oldu'' dedi. Hala Evren'in arkasından bakarken ''Götü güzelmiş çocuğun yazık oldu yani'' diyerek devam etti. Yüce'nin kafasına bir tane yapıştırıp ''Sen kiminkinin götüne bakıyorsun lan'' dedim. Ardından ''Ne saçmalıyorsun hem'' diye devam ettim. Kendin bak deyince şöyle bir sırtından götüne doğru bakışlarımı kaydırdım cidden çocuk haklıydı yani okul pantolonunda bile güzel duruyordu. Daha sonra Sude sen ne yapıyorsun diye kendime kızdım. Ben hem salak hemde sinirli bir şekilde Evren'in arkasından bakarken sınıf kapısının önünde beliren Yasemin'i görünce ulan yeter diye sitem ederek ayağa kalkıp kızın ağzını burnunu kırdım demek istesem de kalkma bölümünü hayata gerçekleştirirken Yüce kolumu sıkmış ve beni tekrar oturtmuştu. Gözlerimi kapatıp kafamı sıraya koydum. Şuan kendimi mükemmel hissediyordum yani saçımda sos tabakası vardı Yüce hala kalkıp kızı dövmemem için kolumu sıkıyordu birde bunlar yetmiyormuş gibi Yasemin'lerin olduğu tarafa attığım kaçamak bakışların hepsinde yakalanmış ve kızın bana gülmesine sebep olmuştum.
''Bırak tamam bırak yoksa ben seni bıraktırırım Yüce'' diyerek kolumu kurtarıp sınıftan çıktım. Kızların sınıfına girip sinirli olduğumu belli ederek sert bir şekilde sıraya oturdum. Hepsinin aynı sınıfta benim farklı sınıfta olmam sinirimi bozmaya başlamıştı. Tamam hocaya eşek şakası yapmasaydım hala bu sınıfta olabilirdim ama sırf yaptım diye başka sınıfa yollamak nedir ? Altı üstü şakaydı abartmanın anlamı yoktu bence. Sinirli olduğumu en iyi anlayan kişi Naz olduğu için kolumu okşayarak sakinleştirmeye çalıştı. 9 yaşından beri arkadaştık ve ne zaman bu hareketi yapsa dakikalar içinde sakinleşiyordum. Kolumu okşamaya devam ederek ''Ne oldu ?'' dedi.
''Ya şu kızı öldürün biriniz yada hep beraber öldürelim sonra gömeriz bir panda alır mezarının üstüne işetiriz. Bu arada pandalar işiyor mu ? Bence işemeleri gerek yoksa içlerinde kalır sonra şişer patlarlar falan. Acaba pandalar bu yüzden mi şişman ?'' dedim. Hepsi aynı anda gözlerini devirdi.
Ece çantasından telefonunu alıp bir şeyler yazmaya başladı. Bir kaç dakika sonra ''Pandalar da işiyormuş hatta en yükseğe kim işer gibi yarışlar yapıyorlarmış bu onlarda güç göstergesi gibi bir şeymiş'' dedi. Kızlar ona dik dik bakarken ben onların arkasından ellerimle kalp yapıyordum. Hepsi aynı anda bana bakınca ellerimi hemen hırkamın ceplerine soktum.
