Hazırım

80 20 4
                                        


Yavaşça kollarımı belinden çektim. Bir iki adım gerileyip yüzüne baktım.


''Ne var niye sırıtıyorsun''


''Sadece, sahnede bana bir şeyler kanıtlayabilmek için kendini öldürdün'' tekrar güldü.


''Hah, hiçte bir kere. En kolay söylediğim şarkılardan birini seçmiştin hem neden öyle diyorsun ki çok mu kötüydü ?''


''İdare ederdin işte'' diyerek sırıtmasını benim sırıtmamı sağlayacak kadar güzel bir gülümsemeye çevirdi. Hemen ardından somurtup ''Ya ya idare ederdim. Bir kere ağzın açık kaldı niye burada havalı havalı idare ederdin işte diyorsun tavuk çişi beyinli''dedim. Bana salak mısın bakışları atıp yürümeye başladı. Belki de salak mısın bakışları atmamıştır. Ama ben öyle hissettim yani. Kafeden çıkıp sahile doğru ilerledik. Yol boyunca tek bir cümle bile kurmadı. Arada kaçamak bakışlarla acaba hala yaşıyor mu diye kontrol etmem haricinde hiçbir şey olmadı.


Sahile geldiğimizde kumların üstüne oturup beni de elimden çekerek oturttu. Deniz sert dalgalarla kıyıya vuruyordu. Ben denize bakarken Yüce'de bana bakıyordu. Görmesem de bakışlarını üzerimde hissediyordum. Yaklaşık 10 dakika boyunca ben denize oda bana baktı. En sonunda pes ederek


''Kaç dakikadır sormayayım diyorum ama kendimi tutamayacağım. Seni sokak aralarında ağlatacak kadar ne yaşamış olabilirsin ki ?'' dedi.


''Bilmek ister misin ki.''


''Vıcık vıcık sevgilinle kavga ettiysen bilmek istediğimi sanmıyorum.''


''Biraz öyle ama tamamen ondan değil tabi neyse boş ver dinlemek isteyeceğin bir konu değildir.''


Vücudunu benim olduğum tarafa çevirip bacaklarını kendine çekti kollarını dizine koyarak ''Dinlemek istiyorum'' dedi.


''Sanırım 10 yaşındaydım yada 11. O zamanlar gerçekten mutlu bir ailem vardı. En azından aile diyebileceğim kadar mutluydular. Yada ben öyle düşünüyordum. Babam her zaman kendimi en iyi şekilde savunmam gerektiğini düşündüğü için 7 yaşındayken en ağır dövüş sanatlarına başlamıştım. O zamanlar diğer kızlar gibi okuldan eve gelip ödevlerimi bitirdikten sonra evcilik veya o tür şeyler oynamak istiyordum. Babam ise her seferinde bu yaptığımın saçmalık olduğunu büyüyünce güçlü olmam gerektiğini evcilik veya o tür şeylerin güçsüz duygusal kızlara göre olduğunu söylerdi. Her zaman kardeşimden ayrı büyüttü beni. O tüm çocukluğunu oyunlar oynayarak geçirirken ben sadece dövüşüp bir yandan da derslerimi yüksek tutmaya çalışıyordum. 10 yaşıma geldiğimde sıradan bir günde gözlerimin önünde babamın annemi aldattığına şahit oldum. O zaman çocuk aklıyla hiçbir şey yapamadım. Annemin de üzülmesini istemediğim için ona da bir şey söylemedim. Zaman hızla geçerken gün ve gün babama olan nefretim arttı. İçimde bir yerlerde hala onu sevdiğimi bilsem de yaptığı şeyden sonra nefretim ağır basıyordu derken babama olan davranışlarım hırçınlaşmaya başladı. En son sabrını taşırdığımda benden iki yaş büyük bir kızla dövüşmemi istemişti. O gün yediğim dayağı da asla unutmam mesela. O zaman neden duygusal ve güçsüz bir kız olmamam gerektiğini anlamıştım. Yaptıklarının eninde sonunda ortaya çıkacağını bildiği için tüm güçsüzlükler den kurtulmamı istemişti. En başta da duygularımdan. 15 yaşına geldiğimde başka bir kadınla olan ilişkisini yakaladım ruhsal ve fiziksel anlamda oldukça olgun bir kız olmuştum. Bir an bile tereddüt etmeden anneme söyledim. Üzüleceğini biliyordum tabi ama en mantıklısının bu olacağını da biliyordum. Anneme söylediğim günün akşamı evde çok büyük bir kavga çıktı. Hani vazoların çerçevelerin eline ne geçtiyse duvarlara yerlere atıldığı kavgalardan.'' gözlerimde biriken yaşların akmaması için başımı yukarı kaldırdım. Bir süre bekledikten sonra anlatmaya devam ettim.

UniverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin