"Sevdiklerimizi gözlerimizle değil aklımızla görürüz genelde."
Olaydan iki ay sonra yeniden yapılan evimize daha doğrusu evime ilk adımımı attım içeri girmek benim için zordu evin her köşesi abimdi mutfakta bana yemek yaparken söylediği şarkılar bağırıyor salonda abimin en sevdiği şarkı çalıyor etrafta abim geziniyor dokunduğum an kayboluyor yukarı katta ettiğimiz kavgalar aşağı katta yaptığımız danslar beraber söylediğimiz şarkılar hepsi birbirine karışıyor her yerde o var onun sülieti onun sesi özür dilerim minik cadının en değerlisi özür dilerim.Yukarı onun odasına çıktığımda masanın üzerindeki zarf dikkatimi çekti üzerinde onun yazısıyla Minik prenses'e yazıyordu dolan gözlerime aldırış etmeden zarfı açıp içindeki kağıdı çıkarıp okumaya başladım.
21.03.2007
"Cadı,eğer bu mektuplar eline geçmeye başladıysa biz ayrılmışızdır ben seni bırakıp uzaklara gitmişimdir çünkü plan bu ben erken gidersem sen tek kalamazsın korkarsın bi kere bende sana yardım edicem yokluğuma alıştırıcam seni.
Cadı,benim minik cadım abisinin herşeyi özür dilerim seni bırakıp gittiğim için özür dilerim geceleri korkup sarılacağın abin
olmayacağı için ama biz ayrılmadık cadı
sadece bana dokunamıyorsun geçicek miniğim geçicek abim alışacaksın."Sayfanın sonuna bi damla yaş düştü ıslanan yerin altındaysa onun şu sözleri vardı:
"Ağlama cadı,hayat kayıplara ağlayacak kadar uzun değil."