6, dudaklarındaki özgürlüğüm

157 27 43
                                    

4 Ağustos, 1989

Hyunjin ses çıkartmaya korkar gibi yavaşça merdivenleri çıkıyordu. Evde kimsenin olmadığını söylememe rağmen tüm adımları temkinliydi ve buraya daha önce hiç gelmemiş gibi çekingendi. O gece kırgın bakışlarını görmek her ne kadar beni ne kadar kötü hissettirmiş olsa da, şu anda yanımda olduğu için rahat hissediyordum. Eğer hiç kapıma gelmeseydi gece boyunca durmaksızın düşünecek, cevap alamayacağımı bile bile iyi olup olmadığını sorgulayacaktım. İyi değildi ancak yanımdaydı. Sesindeki üzüntüyü de ona yakıştıramıyordum.

Odama geldiğimizde yavaşça ona döndüm. Üstünde hala aynı kıyafetler vardı. "Sana giymen için daha rahat bir şeyler vereyim, olur mu?"

Kafasını sallayarak beni onayladığında dolabıma gittim ve Hyunjin sessizce beni izlerken birkaç parça kıyafeti yatağımın üstüne dizdim. Odadan çıkacağım esnada beni durdurdu ve yatağıma yaklaştı. "Arkanı dönsen yeter."

"Nasıl istersen," dedim duvara doğru dönüp gözlerimi kapatmadan önce.

"Anneme ilaçlarını verdim, sakinleşip uyudu." Sesini düz tutmaya çalışsa da hafifçe titrediğini duyabilmiştim. "Gördüğün şey için özür dilerim. Bunu görmeni istemezdim."

Derin bir nefes aldım. Ne söylemem gerektiğini bile tam olarak kestiremiyordum. Yalnızca tüm bunları düşünmemesini ve ona iyi gelebilmeyi istiyordum. "Sen iyi misin?"

Bir süre bir şey söylemedi. Yatağımın gıcırtısını duyduğumda oturduğunu anladım. "Arkanı dönebilirsin," dedi neredeyse fısıltı gibi çıkan alçak sesiyle. "Arkanı dönüp birde gözlerini kapatman komikti."

Tekrar ona döndüğümde güven verici olarak nitelendirdiğim şekilde gülümsedim ona. Gülümsememe karşılık verdiğinde içimdeki sızı beni titretti. Özenle katlayıp yatağımın kenarına koyduğu kıyafetleri kaldırdım ve dolabımdan çarşaf çıkartmaya koyuldum. "Sen yatağımda uyursun bu gece. Ben yerde yatarım. Rahatsız olursan salonda da yatabilirim."

"Gerçekten çok nazik birisin, bu yüzden söyleyeceğim şeye karşı çıkacağını biliyorum ama... Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm. Yalnızlığı da çok seviyorsun belli ki." Bunu söylediğinde beni gerçekten hiç tanıyamadığını ve anlayamadığını fark ettim. O geldiğinden beri hissettiğim rahatlığı ve yersiz heyecanı biraz olsun görememişti. "Burada yat."

Kucakladığım çarşaf ve kılıflarla yatağa doğru yaklaştım. "Kalk bakalım," dedim kalkmasını sağlayarak. "Ben halimden çok memnunum. Hem geceleri benimle vakit geçirecek birisine çok ihtiyacım vardı."

"Tek bir gecelik bu ama," diyerek bozdu beni hemen. Sandalyeme ters bir şekilde oturup kollarını arkalıkta birleştirdi ve çenesini dayadı. Yüzünde yine o bilmiş, aynı zamanda oyuncu ifade vardı. "Arkadaşların da var."

Kızmış gibi yaparak kaşlarımı çattım. "Aynı şey değil ki. Bozma beni."

Başını koluna yaslayıp bir şey söylemedi ve ben yatağı hazırlarken sessizce beni izledi. Hızlıca işimi bitirdikten sonra yatağa gelmesi için birkaç kez yastığa pat patladım. Gözleri öyle dalgın görünüyordu ki, hiçbir tepki vermedi ve aniden tekrar durgunlaştı. Ben de başka bir şey söylemeden yerdeki yatağımı hazırlamaya başladım. Birisine ihtiyaç duyduğum hakkında dürüst değildim ancak Hyunjin de birisi sayılmazdı. Bu talihsiz olay hiç gerçekleşmemiş olsaydı bile benimle kalmasından hiç şikayet etmezdim.

"Uykun var mı? Akşam yemeği de yemedin, aç mısın?" diye sordum ona işim bittiğimde.

Uykusundan uyandırılmış gibi irkildi ve yerinde doğruldu. "Yalnızca biraz uykum var, iştahım yok. Ya senin? Sen akşam yemeğini yedin mi? Sen yemeden yatmayalım."

ölü denizciler, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin