あ
Zengin bir çocuktum.
Birazcıkta yaramaz.
Saçma sapan aşk webtoonlarına, yaoilerine, animelerine, her türlü absürt romantik komediye bağımlıyım. Bağımlıyım demeyelimde tüm vaktimi onlara harcıyorum diyelim.
Japonyada ne mi işim vardı?
Ehe,bende bilmiyorum.
Sandığımdan fazla yaramazım sanırım. Babasının sözünü dinleyen bir çocuk değildim yani.
O nedenle Avusturalya'da yaşayan arkadaşımla, Kore'de mi yoksa Avusturalya'da mı buluşalım onun tartışmasını yaparken orta yol olarak Japonya demiştik.
Nedenini bende bilmiyorum. Japonya ortada kalıyor herhalde.
Ancak ikimizde son okuduğumuz yaoi ve animelere göre japon yakuzalarına Jotto takıntılı olabilirdik.
(*Jotto japonca birazcık)
Japon sanatçılarınıda severdim ama bu aralar koreli bir santci olan BIBI'nin "JOTTO" şarkısını deli gibi dinliyorduk.
Her yerde,her zaman,kaçarken bile.Felix abisinden bende babamdan kaçmıştım.
Birde üvey kız kardeşimden.
Babam, bana veremediği sevginin tamamını ona verdiğinden bende biraz fazla rahat takılıyordum.
Onun umrunda değilim de diyebiliriz bu duruma.
Ama jotto dinleyerek meditasyon yaptığımda sadece içimden geçirdiğim şeyin manifestlenip karşıma çıkacağını nereden bileyim ben.
Biri bana açıklayabilir mi bu duruma nasıl düştük?
Canım arkadaşım Felix'e açıklamanıza gerek yokmuş, halinden memnun. Onun daha önemi işleri var. Takım elbiseli adamları süzmek gibi.
Zevklerimiz ne kadar aynı olsa da o benden birazcık daha mankafaydı.
Yani düşünmeden hareket etmekte ve aklından geçenleri söylemekte üstüne yoktu. Ve yine yaptı yapacağını.
"Şeeyy patronunuz ve onun muhtemel yardımcısı ne zaman gelir?"
Aklındaki fantezileri tahmin etmek hiçte zor degildi. Hatta fısıldayarak bana da anlatmaya başladı.
"Hyunjin, bak benim genelde mükemmmmmel kibar olan yardımcı karakterleri sevdiğimi biliyorsun, o yüzden Big Boss'u sen alabilirsin ama bu seferlik izin veriyorum. Olmazsa şuradaki kas yığınlarından birini de alabilirim.Özellikle şu köşede duran kısa boylu. Of oğlum şuna baksanaa."
"Felix daha neden burda olduğumuzu bile bilmiyoruz, halatlarla bağlıyız ve senin düşündüğün şey bu mu?"
"Ya ben o kadar animeyi niye izledim o zaman?? Hayatım boyunca bu anı bekledim ben. Sen hiç heyecanlanmıyor musun?"
"Heyecanlanmıyorum değil, en son okuduğumuz yakuza in love yaoisinin içine düşmüş gibiyim."
"Ya da Assorted Wildness gibi, bence bu daha guzeldi"
"Ay bence de."
Heyecanla saçma sapan yaoi örnekleri vermeye devam ederken içeriye takım elbiseli bir adam girdi ve korumalar önünde eğildiler.
"Hoşgeldiniz genç efendi Yuta."
Ceketinin önünü inikleyerekten bize bir bakış attığında ben ağzımızı açmamamız gerektiğini düşünüyordum ki Felix gözlerini karşımızdaki karizmatik japondan ayırmayarak konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Come Through Yakuza
FanfictionBiri beni kaçırsa fena olmaz. Böyle takım elbiseli biri. Japon biri. Yakuzaların başı gibi biri. Minho gibi biri. Hyunho