Choi Soobin.
Samimi gülümsemesiyle etrafa ışık saçan, dersleri bir tarafına takmamasına rağmen daima ismi sınıf listesinde en tepede olan, aykırı kişiliğiyle göze batan altın çocuk.
Şiirlerinizde konu edebileceğiniz kadar beyefendi bir çocuk değil anlatıldığının aksine. Tam bağlanmamış kravatı, ilk üç düğmesi daima açık olan gömleği ve yırtık pantolonlarıyla her ay en az bir kez müdürün yanında bulurdu kendini. Müdürle bile bir şekilde samimiyet kuran Soobin her seferinde cezadan kaçmayı başarırdı.
Ensesinde uzattığı saçları gül dövmesini kapatıyordu, o dövmeyi bilen kaç kişi vardı bilmiyorum, ben bile şans eseri görmüştüm.
Onu ilk gördüğüm anda dikkatimi çekmişti, okul bahçesinde arkadaşlarıyla birlikte kaykayıyla turluyordu. Dört yıl boyunca sürekli etrafındaydım, bir hayalet gibiydim. Sürekli beni görebileceği yerlerdeydim fakat ismimi bile bilmiyordu.
Dikkatini çekebilmek için dudağımı deldirdim, onun asla solmayan mavi saçlarının aksine pespembe yaptım saçımı. Onun gibi yırtık kotla okula geldim fakat sonum müdürün odası oldu.
Okulda görünmez değildim, müzik grubunda gitaristtim. Ne yaparsam yapayım dikkatini çekemedim. Ara sıra pratiklerimizi izlemeye gelirdi.
Grubun bateristi Huening Kai'yi görebilmek için.
Soobin bateristleri seviyordu. Bense gitar çalıyordum.
Dördüncü sınıfın ikinci dönemi ilk kez fark etmişti beni. Huening Kai ile hiçbir zaman çıkmadılar. Bizim aramızdaki ilişki ise dostluktan uzaktı.
Pembe saçlarımı sevdiğini söylemişti bir keresinde. Lise biteli beş yıl oldu, beş yıldır Soobin'i bir kez bile görmedim fakat saçlarım hala ilk günkü gibi pespembe.
Aradan geçen beş yılda çok fazla şey değişti, değişmeyen yalnızca iki şey kalmıştı. Saç rengim ve sahneye çıktığımda on binlerce kişi arasından en ön sırada duran Soobin'i gördüğümde hissettiğim şeylerdi.
5sos- Try Hard