1. bölüm

46 7 29
                                    

Her zaman zeki biri olarak anıldım, ama aşık olmanın bana kattığı zararı kimse bilemezdi. Bu sefer tek zararlı ben olmayacaktım, gerekirse herkesin canı yanacaktı. Ama ben asla tek olmayacaktım.

Bu sefer tek başıma ölmeyecektim...

Meril Korku

Çok yorgunum ve dinlenmek için ofisteki odama girdim. Odamda olan koltuğa uzanıp biraz kestirmek istedim, ama benim asla öyle bir şansım olamazdı. Çünkü içeri girer girmez, arkamdan biri daha geldi. Asistanım Güneş, ve baya koşmuş gibi duruyordu.

'Meril Hanım, arkanızdan seslendim ama duymadınız.'

'Evet, biraz dalgındım. Bir sorun mu vardı Güneş?'

'Müvekkiliniz olan Kadir Bey, şu anda ofisin önünde ve durumu pek iyi değil. Sanırım kafası güzel, ve sizin isminizi bağırıp duruyor.'

Cidden, sadece dinlenmek istemiştim? Ayrıca ne demek ismimi bağırıyor? Nasıl bir kafa yaşıyor? İnsanları anlamak cidden çok zor.

'Tamam, iniyorum aşağıya.'

Bir şey demesini beklemeden, yanından geçip asansöre yürüdüm. Asansörün gelmesini beklerken, içimi bir korku aldı. Acaba yanlış bir şey mi olmuştu soruşturmada? Gerçi kendi karısını dövüp, öz çocuğuna taciz girişiminde bulunan bir adamdan ne beklenir ki? Hâlâ adaletin sağlanıp hapise girmemesi beni çok sinirlendiriyor.

Asönser geldiğinde, içinde iki kişi daha vardı. İnmelerini bekledim, indiler ve ben bindim. Tüm asaletim ile iniyordum, tabi olacakları bilmeden.

Asansör giriş katta durdu, bende adımlarımı hızlı tutarak dışarı doğru ilerledim. Cidden ismimi bağırıyordu. Otomatik kapının oraya gelmiştim, otomatik kapının açılmasını beklerken, Kadir Bey bir anda yere yığıldı. Silah sesiydi. Binanın tam karşısından gelmişti. Bir saniye... Çatıdan da ateş ediyorlar. Ne oluyor amına koyayım! Tek taraflı değil, Kadir beye düşman olan biri yapmadı. Eşinin kardeşi ya da, ailesinden biri yapmadı. Kazara öldü. Çünkü,bu bir karşılıklı çatışmaydı. Her iki tarafta, hiç durmadan ateş ediyordu. Kadir ölmüştü, ona çare yoktu. Ama,kendimi hâlâ koruyabilirdim. Kendimi fark ettirmeden içeri tekrar girdim, arka tarafta olan çıkışa yöneldim. Sesleri duyanlar korku içinde, koşa koşa geliyordu.

Büyük bir izdiham vardı, şu anda kimin ne olduğu kimse için önemli değildi. Çünkü herkesin canı kendine değerliydi. Bencilce ama, evet olması gereken buydu. Arka tarafta olan çıkıştan çıkmaya çalışıyordu herkes, ve neredeyse düşecektim. Dışarıya adımımı attığımda, hiç beklemeden arabamın anahtarını aradım. Kahretsin! Yukarıda, ceketimin cebinde unutmuştum. Ani bir kararla yukarı çıkmaya başladım. Ayaklarım ileri doğru giderken bir yandan da olduğum yerde kalmak istiyordum. İçimde bir ses şu anda nefes almanın bile çok büyük bir hata olduğunu sayıklayıp duruyor.

içimdeki sesi dinlersem,akşama kadar bir sik başaramayacağımı biliyordum. O yüzden, kulak asmadan önümdeki insan müsfettelerini yok sayarak, hızlı bir şekilde tekrardan içeri girmeye çalıştım. Arkamdan,asistanım Güneş sesleniyordu ama şu anda umrumda değildi. Şahsen, kendisini de fazla samimi bulmuyordum. Öyle ki, Savcı olan Okan beyle ofisin kuytu köşelerinde yiyişiyordu. O yüzden kendisi benden uzak.

kapıdan içeri girdiğimde merdivenlerden biri daha çıkıyordu. Kim olduğu o kadar önemli değildi, ben sadece kendi canımı kurtarmanın derdindeydim. Ama bir anda bir telefon geldi adama, biraz fazla sinirli gibiydi.

"NE VAR AMINA KOYAYIM?"

Karşı taraftaki kişi her ne dediyse, merdiven korkuluklarını yumruklamıştı. Tabi bu biraz korkmamı sağlamıştı, ayriyeten tam şu anda kim olduğunu çok merak etmiştim. Peşinden gitsem ne oldurdu? Bence bir şey olmazdı.

3. Kat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin