İş Başına

19 4 3
                                    

Yapmacık bir sevinçle eve girdim. Aklım çok doluydu ve sevinebileceğim tek şey alacağım altındı. Evde bir şenlik havası vardı. Onların sevinmesi beni mutlu ediyordu ama bundan sonra ne olacağını öngörememek beni telaşa sürüklüyordu. Ailemin unuttuğu bir şey vardı. Büyük ihtimalle sarayda kalcaktım. Belkide farkındalardı ama sarayda güvende olacağımı düşünüyorlardı. O prensin yanında ne kadar güvende olabilirim? Ne kadar böyle desemde o anlar aklımdan çıkmıyordu. Ellerinin vücudumda gezişi, beni yutacakmış gibi öpmesi... aklımdan çıkmıyordu. "Sarayda kalmam gerekecek farkındasınız değil mi?" Annem ve babam kafasını salladı ancak kardeşim şaşırdı. "Ama bana ödevlerimde kim yardım edecek?" Beni hiç özlemeyecek miydi? Tek derdin ödev olsun sevgili kardeşim. Ben sarayda da yaparım ödevlerini. "Biz yardım ederiz annem. Abin hem bizim hem senin için çalışacak." Her seferinde Opelia'yı bana bırakıyorlardı halbuki. Umarım onu başlarından savmaya çalışmazlar. Derslerine çalışmasına ben yardımcı oluyordum ama şimdi olamayacaktım. "Ben yatayım. Erken kalktım ve sınavları çok yorucuydu." Kardeşim çoktan okula gitmeliydi ama ilk iki dersi bedendi ve kendini yormak istemediği için geç gidecekti. Annem ona montunu giydirdi. Kendisi gidebilirdi ama anlaşılan annem komşulara benim üzerimden hava atmak için kardeşime okuluna kadar eşlik edecekti. Babamda şapkasını alıp çıktı. O da tarlaya gidiyordu. Bende odama çekilidim.

Üstümdeki kıyafetler oldukça pahalıydı. Yarın giderkende bunları giyecektim. O yüzden çıkarmam gerekiyordu. Gömleğimin düğmelerinin açarken hipnoz olmuşum gibi aklım saraya kaydı. Onun gömleğimi çıkartışına, soğuk ellerinin tenime değişine. Dolaba katlayıp geri koymam gereken kıyafeti elimde tutup öylece bakıyordum. Zar zor kendime geldim. Tekrar erekte olmuştum. Buna erekte olmama gerektiğini biliyordum ama vücudumu ben kontrol edemiyordum. Hızlıca elimdeki gömleği katladım ve altımdaki pantolonu çıkartıp dolaba koydum. Normal geceliğimi geri giydim ve kendimi yatağıma attım. Uykum yoktu. Olsa bile uyuyamayacak kadar fazla düşünceye sahiptim. Sırt üstü uzanmış tavanı izlerken yatağımın yanı daki cama bir kaç kez vuruldu. Oturur pozisyona gelip tülü açtım. Bu Daniela idi. Camı açtım. "Oh, Tekrar merhaba Daniela." Kafasında bu sefer mavi bir gül yoktu. Bu sefer benim verdiğim beyaz lale vardı. Gülümsedim ama tedirgindim. Ya prens beni hâlâ izletiyorsa? "Merhaba, uyuyor muydun? Umarım rahatsız etmiyorumdur! Sadece sarayda çalışmaya başlayacağını duydum. Tebrik etmek istemiştim." Yüzünün önüne düşen saçı alıp kulağının arkasına atmıştı. Prens olmasaydı bu güzel kızı asla kaçırmak istemezdim. Fakat şu anda aklım prensteydi ve uzun bir süre orada kalacak gibiydi. "Yok, rahatsız etmedin. Daha uyumamıştım. Teşekkür ederim. Keşke işi almadan biraz daha vakit geçirebilseydik. Sarayda kalmam gerekeceğini düşünüyorum. Buraya çok uğrayamam sanırım." Sıcak gülümsemesi ile içimi ısıttı. "Sorun değil. Eğer çok uykun yoksa hâlâ biraz takılabiliriz. Nasılsa gideceksin değil mi?" Doğru, nasılsa gideceğim değil mi? "Tamam o zaman biraz bekleteceğim üstümü değiştirmeme izin ver." Kafasını salladı ve pencerenin önünden ayrıldı. Tülü tekrar çektim ve dolabıma yöneldim. Eğer uyumaya çalışırsam prensle yaşadıklarım yüzünden kafayı yerdim. Hâlâ dudaklarının tadını alabiliyordum.

***

Daniela'yı alıp kasabada gezmeye başlamıştık. Bizi görenler yanındakilerinin kulaklarına bir şey fısıldıyor ya da sırıttıyordu. Bizi mi yakıştırıyorlardı? Prens bunu öğrense ne olurdu kim bilir? Arada elini tutmak istiyordum ama izleniyor hissi peşimi bırakmıyordu. Prens bunun da cezasını benden çıkartacak mıydı? Neden bir kadınla takıldığım için buna maruz kalıyordum? Kafam çok karışıktı. Kafamı boşaltmak için çıktığım yolda bile onu düşünüyordum. Beni seviyor olabileceğine inanmak istemiyordum. Ben sevince bağlanan biriydim. Bir oyuncak gibi kullanılmayı kaldırabilecek bir kalbim yoktu. "Gözlerin çok boş bakıyor. Kafana bir şey mi takıldı?" Tekrar o sıcak gülümsemesi ile içimi ısıttı. Prensi düşündüğümü söyleyecek halim yoktu. Bende en olabilecek şeyi söyledim. "Aslında evet, iş konusunda hâlâ gerginim. Ailemden hiç bu kadar uzak olmamıştım. Ayrıca saraydaki en genç çalışan olacağıma eminim." Bunlarda bir yandan gerçekten kafamı kurcalayıp beni geriyordu. Gergin şekilde saçlarımı dağıttım. Saraya gideceğim için bir şekil vermiştim ama ben dağınık kulanmayı tercih ediyordum. Yürümeyi durdurdu. O durunca bende durdum. Sağ elini sol omzuma koyup ovdu. Teselli etmek ve rahatlatmaya çalışmak ister gibi. "Endişelenme, eminimki iyi olacaksın. Seninle tanışalı uzun bir süre olmadı biliyorum ama annenden duyduğum kadarıyla bu işte zorlanmayacaksındır. Tarlada çalışmaktan daha kolay olacaktır." İçtenlikle gülümsedim. Daniela'nın arkasındaki evlerden birinin arkasında bir haraket gördüm. Merakla o tarafa bakarken bu gün sarayda gördüğüm askeri görmüştüm. İçeri benden hemen önce giren ve onun yüzünden biraz daha beklememiz gereken o askerdi bu. Beni mi izliyordu? Prense o mu haber vermişti? Neden soruyorum ki? Başka neden bir asker bir evin arkasında gizlensin? Beni izliyordu ve prense haberimi uçuruyordu. Panik olmuştum. "Teselli için teşekkür ederim Daniela. Bu keyifli yürüyüş içinde teşekkür ederim ama artık gitmeliyim." Anlayışla kafasını salladı. "Zaten seni çok tuttum. Üç saat olmuştur. Görüşürüz." El sallayıp evime doğru koşar adım ilerledim. Artık izlendiğimi kesinlikle biliyordum. Eve gidip duygularımı boşaltmak için annemin çiçekleri ile uğraşacaktım. Sonrada duş alıp yemek yerdim. Ondan sonrada yatardım. Evet, şu an planım buydu.

O Benim Cennetim (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin