17|Kaleyi İçten Fethetmek

188 15 33
                                    


Jungkook...

Başımdan aşağı kaynar sular dökülmesine sebep olmuştu. Ne demişti o? Ona zarar vermekten mi bahsediyordu? Yoksa benim kulaklarım yanlış şeyler mi duyuyordu?

Ona kimse zarar veremezdi buna asla izin vermezdim. Ben izin vermediğim sürece ona kimse dokunamazdı.

"Ne dediğini duyuyor musun sen!?" derken çenem iyice gerilmişti.

Kaşlarım çatılmıştı, dişlerimi sıkıyordum ki bu benim kendimi frenlemeye çalıştığım anlamına gelirdi. Yoksa hiç istemeyeceğimiz şeyler elimden kazara çıkabilirdi.

"Evet, neden ki?" demişti Pişkin pişkin hala gülüyordu... Gelde sikme!

"Ona dokunamazsın! Buna asla izin vermem."

Derken başını yana eğmişti beni kızdırmayı hedefliyordu ve inanın şu an gayette başarıyordu.

"İnan ki Jeon ona dokunsam, canını yaksam haberin bile olmaz."

Dediğinde yakalarını ellerim arasına almıştım. Onu dövmeme az kalmıştı, ağzını burnunu dağıtmak üzereydim.

"Seni öldürürüm!" derken yakasındaki ellerim daha da sıkılaşıyordu.

"Bunu yapamayacağını ikimizde biliyoruz, Arkadaşım!" derken omzumu patpatlamıştı. Finalleri oynuyordu ve canını çok pis sıkacaktım haberi yoktu.

Ona zarar veremeyeceğimi biliyordu. İstesem onu tek hamle ile öldürürdüm. Cüsse ve güç olarak ondan kat ve kat daha iyiydim. Ama o sırtını biricik patronuna dayıyordu.

Ama o çok güvendiği patronu benim için bir hiçti asla umursamıyordum istesem yapardım ama kendimi tutuyordum.

"Jeon... İzle ve gör." diyerek yakasındaki ellerimi bir hışımla itip yakalarını düzeltmiş ve adım adım sınıftan çıkmıştı.

Sinirimi atmak içim bir o yana bir bu yana boş sınıfın içinde dönerken ne yapacağımı bilememiş ayağımla sıralardan birine vurup zincirleme olarak sıraların dağılmasına sebep olmuştum.

"Orospu çocuğu! Ben izin verir miyim ha?! Bunun olmasına ben izin verir miyim?!"

Hala sınıfın içinde dönerken öğretmen masasındaki kitapları itip yere saçmıştım.

"Seni öldüremezsem, seni bırakıp bütün sülaleni toprağa gömerim!"

Çenemi sıvazlamış ellerimi saçlarımın arasına atıp saçlarımı çekiştirmiştim.

"Topla kendini Jungkook, topla kendini."

.
.
.
.
.
Taehyung...

Sınıftan çıkıp kendimi kantine atmıştım kafam hala jungkook ve jisung'ta iken dikkatimi toplayamıyordum.

Bir kahve alıp masalardan birine geçerken ısınmak amaçlı karton bardağın etrafına ellerimi sarmıştım.

Bir yudum alıp parmağımı bardağın etrafında gezdirirken çekilen bir sandalye sesi ile dikkatim dağılmıştı.

Ben 'Lütfen kavga etmesinler' duasını içimden binlerce kez tekrar ederken jisung karşıma dikilmişti.

Ne olmuştu? Kavga etmişler miydi yoksa etmemişler, kardeş kardeş oturup sohbet mi etmişlerdi?

Jisung'un yüzünde tek bir çizik dahi olmaması kardeş kardeş oturup sohbet etme oranlarını teyit ediyordu.

Jungkook ve sohbet etmek??

Gözlerimi jisung'ta gezdirirken benimle ne işi vardı ki? Düşüncesi alıp götürmüştü beynimin içini. Güler yüzü ile sandalyeyi çekmiş karşıma oturmuştu. Şu an gayet samimi gözüküyordu.

Fregoli-TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin