Jisung, Hyunjin onunla tek kelime etmeden yürürken ne söyleyeceğini düşündü. Parka gelmişlerdi, saat ilerlerken havada turuncu kırmızı görüntü dolanıyordu. Hyunjin'in bunu takdir ettiği her halinden belliydi. Parmakları hafifçe kalçalarının biraz üzerinde bir araya gelmiş, sekerek ilerlerken bakışları gökyüzüne çevrilmişti. Her zaman havaya karşı garip, anlaşılmaz bir sevgisi vardı. Jisung bunu biraz düşündü ve ardından vardığı karar şuydu: Sikerler, Hyunjin seviyorsa bu andan itibaren hava durumu hayatının önemli bir kısmını oluşturuyordu! Hava durumu onun hayatıydı!
Hyunjin'in konuşması için onu zorlamamasına minnettardı ama bir tarafta eğer hiçbir şey söylememeye devam ederse konuşmadan ayrılacaklarını hissediyordu. Bu da isteyeceği son şeydi. Bu yüzden birlikte salıncakta hafifçe sallandıkları sırada ona döndü.
Jisung, "Minho sana bir şey sorarsa cevap vermek zorunda değilsin." Dedi.
Hyunjin bakışlarını ona çevirdi. "Anlamadım?"
"Bazen tam bir aptal. Eğer seni rahatsız edecek bir şey söylerse veya sorarsa cevap vermen gerekmiyor."
"Nasıl bir sorudan bahsediyorsun?"
Jisung bunu düşündü. "Bilirsin işte. İnsan ilişkileri, arkadaşlıklar, ve-"
Hyunjin onun sözünü keserek tamamladı. "Sevgililik."
Jisung kızardığını hissetti. "Evet, ve sevgililik." dedi.
"Neden onunla konuşmamı istemiyorsun Jisung?"
"Çünkü-" Jisung bunun için ne söylemedi gerektiğini bilmiyordu. Hyunjin'in üzülmesini istemiyordu ama Minho'nun onu nasıl üzeceğini anlatabileceğini de bilmiyordu. "Hyunjin benim sana bir şey itiraf etmem gerek." diye söze başladı.
"Minho'dan hoşlanıyordun, biliyorum."
"Öyleydi. Ancak sana söylemem gereken şey bu değil."
"Ne söyleyeceksin Jisung?" Hyunjin hafif sallanmasını kesti ve başını zincire dayarken Jisung'a dikkatini verdi. "Beni üzecek bir şey mi?"
Jisung iç çekti. "Evet. Öyle."
"Bana çıkma teklifi edeceğini zannediyordum."
"Evet ama belki bu söylediğimden sonra kabul etmezsin."
"Minho ile yattın mı?"
Jisung bir hışımla ona döndü. Suratındaki şaşkınlık söyleyeceği şeyi unutturacak kadar güçlüydü. "Hayır! Hayır Hyunjin bu nereden çıktı?! Tanrım!"
Hyunjin sakinleşmesi için salıncakta ona yaklaştı ve elini omzuna koydu. "Hey, tamam. Sadece sordum. Beni üzeceğini falan söyleyince onunla birlikte olduğunu düşündüm."
"Hayır, Hyunjin yemin ederim öyle bir şey yok! Ilk ve son öpüştüğüm kişi sensin."
Şimdi şaşırma sırası Hyunjin'deydi. "Kimseyle öpüşmedin mi?"
"Seninle öpüştüm."
"Evet, bunu yaparken ben de oradaydım. Benden başka kimseyle öpüşmediğini sindirmem lazım."
"Sen de ilk olduğunu söylemiştin."
"Evet ama benimkisinin ilk olacağı çok belliydi. Ortaokuldan beri senden hoşlanıyordum bu yüzden başka kimseyle flörtleşmiyordum."
Jisung buna güldü. "Benimle de flörtleşmiyordun."
"Çünkü başkasından hoşlanıyordun."
"Evet, bu konuya geri dönmeliyiz. Lütfen bir süre kafamı karıştıracak sorular sorma." Jisung derin bir nefes aldı ve bakışlarını Hyunjin'den çekti. "Sana ilk çıkma teklifi ettiğimde o çıkma teklifi hiç benlik değildi tamam mı? Çünkü amacım sana çıkma teklifi etmek değildi. Yani bir bakıma öyleydi ama tam olarak öyle değildi." Hyunjin'in hiçbir şey söylemeden dinlemesi iyi bir şeydi. "Çünkü o sırada Minho'dan hoşlanıyordum. Ve o teklif Minho içindi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uygulamalı(metot) erkek arkadaş | hyunsung
FanfictionJisung, Minho'u tavlamak için Hyunjin'e sahte erkek arkadaşı olması gerektiğini söyler ve günün sonunda kendisi tavlanır.