❀|6

216 19 13
                                    

(oy ve yorumlarınızı bekliyorum)

Jisoo,
|

Kampa gitmek için ayarlanan araç söylenilen zamanda yerindeydi. Lalisa, Chaeyoung ve ben otobüse geçmezden önce bavullarımızı şöföre verdik. Otobüse adım attığımızda ise zar zor hatırladığım kişilerle karşı karşıya gelmiştim. Hatta bazılarını hatırlamıyordum bile. Birkaçı telefonla ilgileniyordu, biz içeri geçtiğimizde ise telefondan kafalarını kaldırıp bize bakmışlardı. Aralarında birkaç kız da vardı.

Geçip yer arayışına başladığımızda bana el sallayan uzun boylu erkeği fark ettim. "Jisoo! Buraya! Buraya, canım!" Bunun Seokjin olduğunu anında anlamıştım. Ne de olsa gruba fotoğrafını gönderip duruyor, dikkatimi çekmek için çaba gösteriyordu. O kadar bağırdı ki etraftakilerin de dikkatini çekti. Bu rezalet durumdan kurtulmak için bakışları es geçip Seokjin'in yanına vardım. Boş koltuğa oturduğumda Lalisa ve Chaeyoung önümdeki koltuklara geçmişti.

"Nasılsın?" diye sordu Seokjin. Gözlerini benden çekmiyordu. Açıkcası onun çabasını takdir etmeliydim. Gerçekten de aramızda bir şeyler olsun diye çalışıyordu.

Derin nefes alıp çantamı karıştırmaya koyuldum. Kulaklıklarımı arıyordum. "Erkenden kalkmak için kendimi zorlamış gibi."

Seokjin kahkaha attığında tek kaşımı kaldırdım. Ama yüzüne bakmadan kulaklık arama maratonuma devam etmiştim.

Otobüs kalkmaya başladığında aklıma Jennie'nin bu sabah beni ekmesi meselesi geldi. Eski sevgilisi Kai onunla buluşmak istediği için kampa gelemeyeceğini söyleyip yoldayken yanımızdan ayrılmıştı. Aslında gelmek gibi bir düşüncesi vardı, ama Kai'nin teklifi bu düşünceyi söküp attı. Ya da ben öyle sanıyordum.

Gözlerim yemek yemekle meşgul olan Seokjin'e kaydı. Neyse ki yemek yediği zamanlarda benimle ilgilenmiyor. Güzel. Açıkcası ona karşı hiçbir şey hissetmemem beni korkutuyordu. Acaba kadınlığımı mı kaybediyordum ya da belki kalbim soğumuş ve kimseyi sevemeyecek kıvama gelmişti. Sevgiyle ilgili ne biliyordum ki? Eski sevgilim bir profesördü ama yirmi bir yaşında bir kız hayatına dahil olmuştu sonra da benimle konuşup anlaşarak ilişkiyi bitirmişti. Daha sonra da onunla evlenmişti. Kızlar terk edildiğimi savunsa da ben sadece 'anlaşmalı ayrılma' olarak duruma bakıyordum.

Seokjin onu izlediğimi gördü. Gülümseyerek bana baktı. 'Açsan paylaşabiliriz' gibisinden bir teklif bekledim, ama yapmadı. Yüzümdeki karşılıklı gülümseme şaşkınlığa dönerken o yemeğine devam etti. Kaşlarım kalkmıştı. O hâlde önüme döndüm. Yüzümdeki gülümseme felç olmuş gözükmemi sağlıyordu. Kâkülümü düzelttim.

Gözlerimi kişilerde dolaştırdım. Bazıları uyuyor, bazıları telefondan kopamıyor, bir kısmı ise konuşuyordu. Öne eğilip Lalisa'ya doğru fısıldadım. "Bu kulübün başkanı nerede?"

"O bir aptal, Jisoo", dedi Lalisa ciddi suratıyla. "Kızlardan, bugünü tamamen unuttuğunu duydum."

"Evet, onun aptal olduğu aşikar ama bir başka gerçek de şu kızların korkunç derecede her şeyden haberdar olması." Fısıldıyordum. Kurnaz gülümseme dudaklarıma yerleşti. "Otobüse varamazsak başımızın çaresine bakmamız gerektiğini söyleyen adam için çok çabuk yenilgi."

"Onun aptal olduğunu söyledim." Lalisa derin nefes aldı.

Yerime yerleşirken gülümsemem ve zaferim komik gelmişti. En nihayetinde bu o kadar da abartılacak bir şey sayılmazdı. Ama nedense... Taehyung züppesinin bu duruma düştüğünü görmek beni neşelendirmişti.

vsoo | Season of passion (Tutku mevsimi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin