Bir Mucize Olsun " Tek Hece"

5. "Beklemeye Değiyorsa Beklenen!"

Paylaştığım medya ile dinleyin derim♥️

.........

Seher ve Şafak, kavuştukları gün tekrar ayrılmışlardı. Ama bu defaki ayrılış farklıydı. Sabır vardı, sükunet vardı, teslimiyet vardı, zor olanı beklemek ve diğer taraftan da belki de, bekleyene gitmeyeceğini bile bile bekletmek vardı. İbadet gibi! Birinin yüreğinde daha iki kelam etmediği sevdigiyle " ya beklemezse korkusu varken diğerinin yüreğinde " ya dönmezse" sızısı vardı. Ama buna rağmen çok sevdiler. Aylarca birbirlerini beklediler. Taaki iki ay sonra Şafak'tan gelen telefonla Seher'in uyuyan kalbinde kelebekler uçuşana kadar sustular ve sabrettiler. Ama artık Şafak geliyordu. Bir kaç günde olsa geliyordu saramadıği sevdiğini sarmaya, sevmeye geliyordu.

"Güler anne Şafak aradı hafta sonu geliyormuş." Dedi sevinçle.

"Hım bak sen uyanığa hafta sonuna mı denk getirmiş iznini seni görmek için?"

" Yok be anne bilmiyor musun sanki? Benim hafta sonum ya da hafta içim olmadığını. O eve girince çıkamadığımi? Gördüğüm göreceğim sosyal hayat burası ve burasıyla ev arasında olan yol. Gelsede bir şey değişmez yani. Burada göreceğim neyse o."

"Kız Seher?" Dedi Güler hanım kızın dizine vurarak. "Anam bu çocuk gelince seni de alıp gitmesin? Ay keşke alsa kaçırsa seni valla ben çok sevinirim üstüne üstlük bir de kına yakarım bilin mi😅" dedi meşhur kahkahasını atarak.

"Hahah ay Güler anne sen beni güldürdünya Allah'da seni güldürsün. Kaçırmak diyosun bir de ya! Adam alıp beni sırtlasa sesin çıkmayacak yani öyle mi? Hayır yani ben sende şuan o potansiyeli görüyorum da. Yok de annecim yollamam tabi ki, o kadar da değil de bana. He, eee? Desene!"

"Yoo neden ben yalan yere tamam, yaparım diyeyim ki? Hiç de yapmam. Yapacağım şeyi illa da duymak istersen söyleyeyim ama?"

"Evet anne şöyle?"

"Eğer buraya gelip seni sırtına atarsa benim yapacağım da alttan destek vermek olur. Nede olsa birinin sizi itelemesi lazım
Ben yaparım onu hiç merak etmesin."

Seher elini ağzına kapatarak " Güler anneee, sen ciddi misin?" He birde yüzbaşı karısı olmana rağmen kız kaçırmaya yardım ve yataklık yani öyle mi?" Dedi belli etmediği hoşuna giden gülümsemesiyle.

" He yaparım valla." Deyip daha sonra seher'e doğru eğildi. "Senin de hoşuna gider itiraf et!"

"Ay Güler anne ne alaka ya? Sende valla he" dedi kızarak.

"Sus kız sende. Sanki senin birşey yapacağın var. Çocuğa iki kelam güzel söz bile etmemissindir telefonda ki. Şöyle, ettin mi he ettin mi?"

"Yoo normal konuştuk işte, geleceğini söyledi o kadar. Ne demem gerekiyor ki? Daha yüzyüze bile doğru düzgün konuşmamışken."

"ah gençlik ah, kimlerin eline kaldı da Kadir kıymet bilen yok. A benim saf kızım çocuk seni aradığında en azından seni özledim gelmeni sabırsızlıkla bekliyorum diyemedin mi? Bak o zaman nasıl açılıyordu dili"

"Kiiim, ben mi diyeceğim onu heh ben? Hayatta diyemem ya."

" iyi ya deme. O zaman daha çok beklersin Şafak gelsinde beni alsın diye. Bir umut belki gelince anasıyla tanıştırır, olurda evlenme falan teklif eder dedim ama yok. Kaçırmayı da bir kenara koydum ben de inşallah gelir bari diyorum. He, bu arada vazgeçtim. Kaçırmak istesede hiç alttan destek verip çocuğun başını yakmam. Yazık" dedi Güler hanım kıza bakıp konuşturmaya çalışarak. Sonra bir cık cık çekip " anam odunsun kızım sen odun" deyip derin bir bir nefes verdi bezgince.

"Kızma, tamam bir daha ararsa söz daha güzel konuşacağım valla bak." Dedi kadının boynuna kollarını dolayarak.

" Hım söz mü peki?"