2759 kelime
—
Jeongguk ilk kez mutluluktan uyuyamamıştı.
Taehyung'un o an her şeyi söylemesini beklerdi ama, 'Duygularının karşılıksız olduğunu kim söyledi?' demesini, hayır, bunu asla beklemiyordu. O an ne diyeceğini bilememişti bile. Taehyung'un kendisine karşı romantik hisler beslediğini analiz edebilmesi de bir hayli zor olmuştu.
Ertesi sabah kalktığında az uyumuş olmasına rağmen çok enerjikti. Hoseok'un kalkmasını bile beklemeden tek başına kahvaltıya inmişti. Taehyung'u görmek ve onunla konuşabilmek için sabırsızlanıyordu.
Ama işler düşündüğü gibi gitmedi.
Kendisinden birkaç dakika sonra arkadaşları da geldikten sonra beraber kahvaltı ettiler. Fakat kahvaltıları bittikten sonra bile Taehyung'u görememiş ve meraklanmaya başlamıştı. Dün astronomi kulesindelerken Jimin'in aniden gelişi ve Taehyung'un arkadaşını öyle gördükten sonra surat ifadesindeki değişimi dikkatini çekmişti fakat üstünde çok durmamıştı. Belki de ciddi bir şey olmuştu.
Bu düşünceyle huzursuzlanırken Chaeyoung'ın onlara seslendiğini duydu. Seokjin'in hemen yanına oturduğunda herkesi, "Günaydın." diyerek selamladı ve sohbetlerine o da katıldı.
Kısa bir süre sonra Yoongi, "Sıkıldım," diyerek mızmızlanmaya ve Büyük Salon'u baştan sona taramaya başladı. Aradığını bulduktan sonra sırıttı ve alaycı bir şekilde, "Jimin beni çok özlemiştir, ona bir selam verip geleyim." dedikten sonra ayaklandı.
Chaeyoung, "Bence bugün onunla uğraşmasan iyi olur, Yoongi." dedi ama Yoongi çoktan Jimin ve Taehyung'a doğru yürümeye başlamıştı bile.
Jeongguk'da Taehyung'un yanına gitmek için ayaklanmıştı ki Chaeyoung'ın dediği şeyle duraksadı. Özellikle, bugün, diyerek vurgulaması içine kurt düşürmüş ve Taehyung'u da etkileyen veya etkileyecek bir şey olma ihtimalini düşündürtmüştü. İçinden bir ses, Chaeyoung'ın böyle söylemesinin Jimin ve Taehyung'un dünkü haliyle ilgili olduğunu söylüyordu.
"Neden öyle söyledin?"
Chaeyoung, olduğu yerde hafifçe kıpırdandı. "Bugün ailelerimiz okul birliği toplantısı için buraya geliyor."
Hoseok, kaşlarını soru sorarcasına yukarı kaldırdı. "Ve?"
"İkisinin de aileleriyle arası kötü-"
"Herkesin az da olsa ailesiyle problemi olur zaten." diyerek lafını kesti Seokjin.
Chaeyoung, Seokjin'e gözünü devirdi. "Öyle değil. Annem zaten her zaman Jimin ve Taehyung'un ailesinden uzak durmaya çalışırdı. Neden olduğunu sorduğumda da, pek iyi insanlar olmadıklarını söylemişti." Çatalının ucuyla tabağındaki yiyeceklerle oynadı. "Ayrıca, geçen yıl Jimin'in, ailesiyle görüşmesine şahit olmuştum. Ailesi onu görünce hiç mutlu olmuş gibi değillerdi. Ona sarılmadılar bile. İlk başta bunun çok üstünde durmadım. Herkesin aile dinamiği farklıdır sonuçta. Ama sonra konuşmalarına kulak misafiri olunca anneme hak verdim açıkçası."
"Ne diyorlardı ki?" diye sordu Hoseok merakla.
Chaeyoung ofladı. Huzursuzlandığı belli oluyordu. "Çok fazla hatırlamıyorum ama iyi şeyler değildi. Hayal kırıklığısın, neden seni değil de ağabeyini sevdiğimizi şimdi daha iyi anladın mı? gibi şeylerdi. Bir ebeveynin çocuğuna asla söylememesi gereken şeyler olduğunu düşünüyorum."
Masada kısa süreli bir sessizlik oldu. Ardından Hoseok, Jeongguk'un kolunu dürtüp, "Chaeyoung'ın anlattığına göre Jimin'in ailesi, bizim seninle izlediğimiz kdramalardaki kötü ailelere benzemiyor mu?" diye sordu dehşetle. "Bu kadar kötü ailelerin yalnızca muggle dizilerinde olduğunu sanıyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
as i am ✓
FanfictionJeongguk, Hogwarts'daki ilk yılından beri dikkatini çeken Taehyung'un onu hiçbir zaman fark etmeyeceğini düşünüyordu.